Tromboz kan damarlarında istenmeyen pıhtıların oluşumudur. Bu durum kanın normal akışını bozar. Genellikle kanın pıhtılaşma eğilimi arttığında ve damar duvarları zarar gördüğünde ortaya çıkar. Çeşitli faktörler trombozu tetikleyebilir. Örneğin uzun süreli hareketsizlik veya bazı ameliyatlar riski artırır. Ayrıca genetik yatkınlıklar ve hormonal değişiklikler de önemli rol oynar. Trombozun belirtileri pıhtının yerleşim alanına göre değişiklik gösterir. Özellikle bacaklarda derin ven trombozu belirtileri olarak ağrı şişlik ve kızarıklık sık görülür. Erken tanı ve tedavi hayati önem taşır.

Tıbbi AdıTromboz
Etkilenen BölgelerDamarlar (venöz tromboz – toplardamarlar, arteriyel tromboz – atardamarlar)
NedenlerYavaş kan akışı, damar hasarı, kanın aşırı pıhtılaşma eğilimi (hiperkoagülabilite); risk faktörleri arasında uzun süreli hareketsizlik, obezite, sigara kullanımı, doğum kontrol hapları, genetik yatkınlık (Factor V Leiden mutasyonu), kanser, kalp hastalıkları, hamilelik bulunur.
BelirtilerDerin ven trombozu (DVT): Bacakta şişlik, ağrı, hassasiyet, ciltte kızarıklık ve ısı artışı

Pulmoner emboli: Nefes darlığı, göğüs ağrısı, hızlı kalp atımı, kan tükürme

Arteriyel tromboz: Etkilenen organa göre ani ağrı, kol veya bacakta soğukluk ve solukluk, felç belirtileri, göğüs ağrısı (kalp krizine neden olabilir)

Tanı YöntemleriUltrason (Doppler): Derin ven trombozu tespiti

Bilgisayarlı Tomografi (BT): Pulmoner emboliyi doğrulamak için

D-dimer testi: Pıhtı oluşumunu gösteren kan testi

Anjiyografi: Atardamar pıhtılarını görüntülemek için

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Beyin damarlarındaki pıhtıyı tespit etmek için

Tedavi YöntemleriAntikoagülanlar: Kanın pıhtılaşmasını önlemek için (heparin, warfarin, rivaroxaban, apixaban)

Trombolitik tedavi: Mevcut pıhtıyı eritmek için (streptokinaz, tPA)

Cerrahi müdahale: Pıhtının fiziksel olarak çıkarılması (trombektomi) veya stent yerleştirilmesi

Komprasyon çorapları: DVT sonrası bacakta kan dolaşımını iyileştirmek için

Olası KomplikasyonlarPulmoner emboli: Akciğer damarına pıhtı atması sonucu ciddi solunum yetmezliği ve ani ölüm riski

İnme: Beyindeki bir artere pıhtı atması sonucu felç

Post-trombotik sendrom: DVT sonrası bacakta kronik ağrı, şişlik ve cilt değişiklikleri

Kalp krizi: Kalp damarlarında pıhtı oluşumu sonucu

Önleme YöntemleriDüzenli egzersiz, uzun süre hareketsiz kalmaktan kaçınma (özellikle uzun yolculuklarda), yeterli sıvı alımı, sağlıklı beslenme, sigarayı bırakma, aşırı kilolardan kurtulma, pıhtılaşma riski yüksek hastalarda antikoagülan kullanımı
İyileşme SüresiTrombozun yerine ve şiddetine göre değişir; hafif vakalarda birkaç hafta, daha ciddi vakalarda aylarca tedavi ve takip gerekebilir. Pulmoner emboli veya inme gibi komplikasyonlar kalıcı hasar bırakabilir.

Kan Pıhtılaşması (Tromboz) Neden Olur? Belirtileri Nelerdir? hakkimda 1
Kan Pıhtılaşması (Tromboz) Neden Olur? Belirtileri Nelerdir? hakkimda 2 1

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ

Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji

Prof. Dr. Kılıçkesmez, Türk Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Türk Girişimsel Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Strok (inme) tedavisi sertifikasyonu ve Avrupa Girişimsel Radyoloji Boardu (EBIR) sahibidir. Akademik geçmişinde, 2008 yılında Siemens Radyoloji Birincilik Ödülü’nü kazanmıştır.  Medicana Ataköy hastanesinde tedavilerini yapmaktadır.

Özgeçmiş Ödüller Yorumlar

Kan damarlarında kan pıhtılaşması neden olur?

Kan pıhtılaşması çeşitli etmenler tarafından tetiklenen karmaşık bir süreçtir. Endotel hasarı önemli bir faktördür; damarların iç yüzeyi olan endotel travma veya iltihaplanma sonucu zarar görebilir. Bu zarar pıhtılaşma kaskadını başlatır ve alttaki dokuları açığa çıkarır. Damar hasarı genellikle lokalize olmakla birlikte sistemik inflamasyon durumlarında da görülebilir.

Hiperkoagülabilite durumu bireylerin pıhtı oluşturma riskini artırır. Bu yatkınlık:

  • Kalıtsal faktörler örneğin Faktör V Leiden mutasyonu
  • Edinsel faktörler kanser veya hormon tedavisi gibi durumlar

Kan akışının durması da tromboza neden olabilir. Uzun süre hareketsiz kalmak kanın damar içinde durgunlaşmasına ve pıhtılaşma faktörlerinin birikmesine yol açar. Bu durum özellikle bacaklardaki derin damarlar için geçerlidir ve derin ven trombozu riskini artırır.

İnflamasyon ve bağışıklık yanıtları pıhtı oluşumunu teşvik edebilir. Aşırı inflamasyon ve düzensiz antikor üretimi trombositleri ve diğer pıhtılaşma bileşenlerini aktive eder. Bu süreçler anormal pıhtılaşma riskini önemli ölçüde yükseltir.

Tromboz vücutta nasıl gelişir?

Tromboz kan damarlarında pıhtılaşma sürecinin başlamasıyla gelişir. İlk adım endotel hücrelerinin yaralanması veya işlev bozukluğudur. Bu durum endotelin antikoagülan özelliklerini kaybetmesine ve pıhtılaşma kaskadını tetikleyen doku faktörlerinin serbest bırakılmasına neden olur. Sonrasında trombositler devreye girer. Zarar görmüş bölgeye yapışan trombositler çeşitli şekil değişiklikleri geçirir ve prokoagülan maddeler salgılar:

  • Adenozin difosfat (ADP)
  • Tromboksan A2

Bu maddeler yaralanma yerinde daha fazla trombosit toplanmasını ve trombosit tıkacının oluşumunu teşvik eder. Ardından pıhtılaşma kaskadı etkinleşir. Doku faktörü trombin aktivasyonunu başlatarak fibrinojeni fibrine dönüştürür. Fibrin pıhtının stabilitesini sağlayan temel bileşendir. Trombüsün büyümesiyle birlikte daha fazla trombosit ve kırmızı kan hücresi pıhtıya katılır. Bu süreçte doğal antikoagülanlar ve fibrinolitik sistemler pıhtının büyümesini dengelemeye çalışır. Ancak bu sistemler yetersiz kaldığında trombüs kontrolsüz şekilde büyümeye devam eder. Tromboz arteriyel veya venöz olabilir ve gelişim mekanizmaları farklılık gösterir:

  • Arteriyel tromboz yüksek kesme stresi altında ve ateroskleroz ile ilişkili olarak gelişir.
  • Venöz tromboz yavaş kan akışı ve staz durumunda fibrin bakımından zengin pıhtılarla karakterizedir.

7/24 WhatsApp
İçin
Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Trombozun belirtileri nelerdir?

    Trombozun belirtileri genellikle etkilenen damarın türüne ve yerine göre farklılık gösterir. Derin ven trombozu durumunda belirtiler çoğunlukla bacaklarda yoğunlaşır. Etkilenen bacakta ağrı ve hassasiyet baş gösterir; bu durum genelde baldır veya uyluk bölgesinde hissedilir. Ağrının yanı sıra bacağın sıcaklık hissi artabilir bu da iltihaplanma işareti olarak kabul edilir. Renk değişiklikleri de görülebilir bacaklarda kırmızımsı veya mavimsi bir ton ortaya çıkabilir. Etkilenen bölgede şişlik de sık rastlanan bir durumdur; bu şişlik genellikle eşitsizdir ve sağlıklı bacağa göre daha büyük görünür.

    • Ağrı ve hassasiyet: Baldır veya uylukta lokalize olur.
    • Şişlik: Etkilenen bacakta diğerine kıyasla daha belirgin şekilde görülür.
    • Sıcaklık: Etkilenen bölgede artmış sıcaklık hissedilebilir.
    • Renk değişikliği: Etkilenen bölge kırmızımsı veya mavimsi renkte olabilir.

    Pulmoner emboli durumunda ise belirtiler daha hızlı ve şiddetli bir şekilde kendini gösterebilir. Ani başlayan nefes darlığı en bilinen belirtidir ve acil müdahale gerektirir. Göğüs ağrısı genellikle derin nefes alındığında artar ve keskin bir karakter taşır. Hızlanan kalp ritmi ve öksürük de sıklıkla eşlik eden diğer semptomlardır. Öksürük bazen kanlı olabilir. Buna ek olarak baş dönmesi ve sersemlik hissi özellikle oksijen düzeyi düşük olduğunda görülebilir. Bu semptomlar derhal tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabilir.

    • Ani nefes darlığı: Çoğu zaman ilk belirti olarak ortaya çıkar.
    • Göğüs ağrısı: Derin nefeslerle kötüleşebilir.
    • Hızlı kalp atışı: Oksijen azalmasıyla vücut kompanse etmeye çalışır.
    • Öksürük: Kanlı olabilir veya kalıcı şekilde devam edebilir.
    • Baş dönmesi veya sersemlik: Oksijen düzeyindeki düşüşle ilişkilendirilir.

    Hareketsizlik kan pıhtılarına nasıl yol açar?

    Hareketsizlik kan pıhtılaşması üzerinde önemli etkilere sahiptir. Uzun süreli hareketsizlik durumlarında özellikle yatak istirahati uzun uçuşlar veya felç gibi sebeplerle normal kan akışı bozulur. Kas kasılmalarının azalması venöz dönüşü düşürerek damarlarda kanın durgunlaşmasına neden olur. Durgun kan damar duvarlarını kaplayan endotel hücrelerinin işlevlerini bozar. Endotel hücreleri kanın pıhtılaşmasını normalde engelleyen maddeler salgılar. Ancak kan akışının azalması bu işlevi sınırlar.

    Ayrıca hareketsizlik durumunda bazı pıhtılaşma faktörlerinin etkisi artar:

    • Fibrinojen gibi pıhtılaşma faktörlerinin kanda konsantrasyonu artar.
    • Protein C ve S gibi antikoagülan faktörlerin aktivitesi azalır.

    Bu değişiklikler pıhtılaşma kaskadını tetikler ve özellikle bacaklarda derin ven trombozu oluşumuna yol açabilir. Derin ven trombozu kan damarları içinde tehlikeli pıhtıların oluşumuyla karakterizedir. Hareketsizlik aynı zamanda inflamatuar yanıtı tetikler. İnflamasyon endotel üzerinde protrombotik moleküllerin ekspresyonunu artırır ve trombositlerin aktivasyonuna yol açar. Bu süreç pıhtı oluşumunu daha da şiddetlendirir. Eğer bu pıhtılar yerinden ayrılıp akciğerlere taşınırsa ciddi ve potansiyel olarak ölümcül bir komplikasyon olan pulmoner emboliye neden olabilir.

    Genetik faktörler tromboza neden olabilir mi?

    Genetik faktörler venöz tromboembolizmin gelişiminde kritik bir role sahiptir. Trombofili gibi durumlar bireyin pıhtı oluşturma eğilimini artırır ve bu durum genellikle kalıtsal genetik mutasyonlarla ilişkilidir. Bu mutasyonlar kan pıhtılaşma mekanizmasını doğrudan etkiler. Örneğin Faktör V Leiden mutasyonu pıhtılaşma faktörü V’nin inaktivasyonunu zorlaştırır böylece pıhtı oluşum riskini yükseltir. Bu genetik özellik Avrupa kökenli bireyler arasında oldukça yaygındır. Ayrıca Protrombin G20210A mutasyonu da venöz tromboz riskini artırır çünkü bu mutasyon kan protrombin seviyelerini yükseltir.

    Genetik mutasyonlarla ilişkili bazı önemli faktörler şunlardır:

    • Faktör V Leiden: Pıhtılaşma faktörü V’nin aktivasyonunu güçleştirir.
    • Protrombin G20210A Mutasyonu: Kan protrombin seviyelerini artırır.
    • Doğal Antikoagülanlardaki Eksiklikler: Protein C protein S ve antitrombin eksikliği pıhtı oluşum riskini artırır.
    • Hiperhomosisteinemi: Yüksek homosistein seviyeleri MTHFR mutasyonlarından kaynaklanabilir ve kan damarlarına zarar vererek pıhtılaşmayı teşvik eder.

    Sigara içmek kan pıhtılaşmasını nasıl etkiler?

    Sigara içmek kan pıhtılaşması üzerinde derin etkiler yaratır. Nikotin karbon monoksit ve diğer zararlı maddeler içeren sigara dumanı kan damarlarını döşeyen endotel hücrelerine zarar verir. Bu zarar kan akışını bozarak ve pıhtı oluşumunu kolaylaştırarak ateroskleroz riskini artırır. Sigara aynı zamanda trombosit fonksiyonlarını değiştirir ve bu hücreleri daha fazla kümelenmeye yatkın hale getirir.

    • Sigara içen kişilerde fibrinojen seviyesi yükselir; bu da kanın daha çabuk pıhtılaşmasına neden olur.
    • Trombositlerin artan aktivitesi kan damarlarında pıhtı oluşumunu teşvik eder.

    Araştırmalar sigara içenlerin sigara içmeyenlere kıyasla venöz tromboembolizm geliştirme riskinin üç kat daha fazla olduğunu belirtir. Bu durumlar arasında derin ven trombozu ve pulmoner emboli yer alır. Sigara içmek kalp krizi ve felç gibi ciddi arteriyel pıhtı sorunlarına yol açabilir. Sigara içmenin neden olduğu zararlar sigara içilme miktarıyla orantılıdır ve daha fazla sigara içmek riski artırır. Ancak sigarayı bırakmak zamanla bu sağlık risklerini azaltabilir. Yine de eski sigara içenler hiç sigara içmemiş bireylere göre daha yüksek risk altında kalabilir.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Tromboz ve uzun uçuşlar arasındaki bağlantı nedir? Uçuş sırasında tromboz riskini azaltmak için neler yapılabilir?

    Uzun süreli uçuşlar, özellikle ekonomi sınıfında kısıtlı bacak hareket alanı nedeniyle “Derin Ven Trombozu” (DVT) riskini artırabilir. Saatlerce aynı pozisyonda oturmak, bacaklardaki kan akışının yavaşlamasına ve kanın göllenerek pıhtılaşma eğiliminin artmasına yol açar. Ayrıca kabin basıncındaki değişiklikler ve düşük nem oranı da riski bir miktar etkileyebilir. Uçuş sırasında tromboz riskini azaltmak için her saat başı kalkıp koridorda yürümek, otururken ayak bileklerini ve bacak kaslarını çalıştıran egzersizler yapmak, bol su içmek, alkol ve kafeinden uzak durmak ve doktor tavsiyesiyle kompresyon çorabı giymek önemlidir.

    Hamilelikte tromboz riski neden artar ve anne ile bebek için ne gibi önlemler alınır?

    Hamilelik sırasında kadın vücudunda kanın pıhtılaşma eğilimi doğal olarak artar; bu, doğum sırasında aşırı kan kaybını önlemeye yönelik bir adaptasyondur. Aynı zamanda büyüyen rahmin bacaklardan kalbe dönen büyük toplardamarlara baskı yapması kan akışını yavaşlatarak tromboz riskini yükseltir. Özellikle hareketsiz kalan veya ailesinde tromboz öyküsü bulunan hamilelerde risk daha fazladır. Anne ve bebek sağlığı için doktorlar düzenli hareket, bacak egzersizleri, bol sıvı tüketimi ve gerekirse düşük molekül ağırlıklı heparin gibi güvenli kan sulandırıcı tedaviler önerebilir. Doğum sonrası dönemde de bu risk bir süre devam eder.

    Kanser hastalarında tromboz görülme sıklığı neden daha yüksektir ve bu durum tedavi sürecini nasıl etkiler?

    Kanser hastalarında tromboz riski, sağlıklı bireylere göre belirgin şekilde daha yüksektir ve bu durum “kansere bağlı tromboz” olarak adlandırılır. Bunun birkaç nedeni vardır: Bazı kanser türleri kanın pıhtılaşma sistemini doğrudan etkileyen maddeler salgılar. Kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavileri damar duvarlarına zarar vererek veya kan hücrelerini etkileyerek pıhtı oluşumunu tetikleyebilir. Ayrıca, kanser hastalarının uzun süreli yatak istirahati veya cerrahi operasyonlar geçirmesi de hareketsizliğe bağlı tromboz riskini artırır. Tromboz, kanser tedavisinin aksamasına, hastanede kalış süresinin uzamasına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir, bu nedenle riskli hastalarda önleyici tedavi önemlidir.

    Tromboz riskini azaltmada beslenmenin rolü nedir? Hangi yiyecekler trombozdan korunmaya yardımcı olabilir veya riski artırabilir?

    Sağlıklı ve dengeli beslenme, genel damar sağlığını koruyarak tromboz riskini dolaylı yoldan azaltabilir. Özellikle omega-3 yağ asitleri içeren somon, uskumru gibi yağlı balıklar ve ceviz, keten tohumu gibi besinler kanın akışkanlığını artırabilir ve pıhtılaşma eğilimini düşürebilir. Antioksidanlardan zengin meyve ve sebzeler damar duvarlarını korur. Yeterli lif alımı kilo kontrolüne yardımcı olarak dolaylı yoldan riski azaltır. Trans yağlar ve aşırı doymuş yağ içeren işlenmiş gıdalar, kırmızı et ve yüksek şekerli yiyecekler ise damar sağlığını olumsuz etkileyerek ve inflamasyonu artırarak tromboz riskini yükseltebilir. Bol su tüketimi de kanın yoğunlaşmasını önleyerek önemlidir.

    COVID-19 enfeksiyonu geçiren kişilerde tromboz riski neden artmaktadır ve bu risk ne kadar sürer?

    COVID-19 enfeksiyonu, özellikle şiddetli vakalarda, vücutta aşırı bir inflamatuar yanıta (sitokin fırtınası) yol açarak kan damarlarının iç yüzeyinde (endotel) hasara ve kanın pıhtılaşma eğiliminde belirgin bir artışa neden olur. Virüsün doğrudan endotel hücrelerini etkileyebildiği de düşünülmektedir. Bu durum, hem atardamarlarda hem de toplardamarlarda pıhtı oluşum riskini artırır; derin ven trombozu, pulmoner emboli ve hatta felç gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Tromboz riski, enfeksiyonun akut döneminde en yüksek olmakla birlikte, bazı hastalarda iyileşme sonrası haftalar hatta aylar boyunca devam edebilir, bu nedenle doktor takibi önemlidir.