Diyaliz hastaları için fistül tıkanıklıkları ciddi bir sorundur. Bu tıkanıklıklar zamanla gelişebilir ve diyaliz işleminin başarısını doğrudan etkiler. Hastaların yaşam kalitesi için fistüllerin açık kalması şarttır. Bu nedenle girişimsel radyoloji, fistül tıkanıklıklarını anjiyografi kullanarak tedavi etmekte büyük bir rol oynar.
Anjiyografi ile daralmış ya da pıhtılaşmış damarlar etkili bir şekilde açılabilir. Böylece hastaların diyaliz makinalarına düzenli olarak bağlanmaları sağlanır ve uzun dönemde daha büyük sağlık problemleri önlenebilir.
Kategori | Bilgi |
Tedavi Yöntemi | Diyaliz Fistül Tıkanıklıklarının Açılması |
Kullanım Alanı | Diyaliz fistüllerinde tıkanıklık oluşumu durumunda, kan akışını yeniden sağlamak amacıyla kullanılır |
Endikasyonlar | Diyaliz fistülünde tıkanıklık, fistülün yetersiz çalışması, fistül trombozu |
İşlem Açıklaması | Fistül tıkanıklığını açmak için anjiyoplasti (balonla genişletme) veya stent yerleştirme yöntemleri kullanılır |
Avantajları | Minimal invaziv yöntemlerdir, genel anestezi gerektirmez, fistül fonksiyonunu hızla geri kazandırır |
Komplikasyonlar | Kanama, enfeksiyon, damar hasarı, fistülün yeniden tıkanması |
Başarı Oranı | Yüksek başarı oranına sahiptir; anjiyoplasti ve stentleme işlemleri genellikle etkilidir |
İyileşme Süreci | İşlem sonrası birkaç gün dinlenme önerilir, işlemden sonra fistül bölgesinin düzenli kontrolü gerekir |
Alternatif Tedaviler | Cerrahi revizyon, yeni bir fistül oluşturma, hemodiyaliz kateteri kullanımı |
Hazırlık ve Önlemler | İşlem öncesi kan sulandırıcı ilaçların kesilmesi, işlem sırasında lokal anestezi kullanılması, işlem sonrası bakım ve takip |
Epidemiyoloji | Diyaliz hastalarının önemli bir kısmında zamanla fistül tıkanıklıkları gelişir; bu tıkanıklıkların açılması sıklıkla gereklidir |
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel NöroradyolojiProf. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Diyaliz Fistülünün Önemi ve İşlevleri
Arter ve venin cerrahi yöntemlerle birleştirilmesi sonucu oluşturulan bu bağlantı, diyaliz sürecinde kritik bir role sahiptir. Kanın diyaliz makinesine hızlı ve etkin bir şekilde taşınmasını sağlar, bu da makinenin kanı temizlemesine olanak tanır. Diyaliz sırasında, temizlenmiş kan tekrar hastanın vücuduna dönüş yapar. Bu süreçte fistülün sağlıklı bir şekilde işlemesi esastır, çünkü:
- Kan akışını maksimize eder.
- Diyaliz sürecinin etkinliğini artırır.
- Hastanın tedaviye olan ihtiyacını karşılar.
- Diyaliz süresince daha fazla kanın süzülmesine yardımcı olur.
Fistül, diyaliz için elzem olan kan akışını düzenlerken, hastaların düzenli kontrol ve bakım gereksinimini de beraberinde getirir. Etkili bir diyaliz deneyimi için fistülün açık ve işlevsel kalması şarttır.
Diyaliz Fistülü Açılmasını Gerektiren Faktörler
Diyaliz fistülü, böbrek yetmezliği yaşayan hastalar için hayati önem taşır. Bu yapı, diyaliz sürecinde kanın temizlenmesini sağlar. Ancak fistülün oluşumu ve işlevselliği çeşitli faktörlere bağlıdır.
- Diyabet
- Hipertansiyon
- Kalp hastalıkları
Bu sağlık problemleri, böbreklerin fonksiyonlarını zamanla azaltır ve böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Kan Damarlarının Durumu:
- Yaşlanma ile damar hasarı
- Hipertansiyon sonucu damar hasarı
- Diyabetin neden olduğu damar hasarı
Hasarlı kan damarları, fistül oluşumunda zorluklar yaratır.
Cerrahi Geçmişi:
- Geçmişte yapılmış operasyonlar
- Cerrahi müdahaleler, damar yapısında değişikliklere neden olabilir.
Kan Damarlarındaki Değişiklikler:
- Daralmalar
- Düşük kan basıncı nedeniyle damar genişlemesi
Bunlar, kan akışını etkileyerek fistül oluşumunu etkiler. Hastaların sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri, bu riskleri azaltmada önemli bir adımdır. Bu faktörlerin bilincinde olmak, tedavi sürecini yönetmede yardımcı olur.
Diyaliz Fistül Komplikasyonlarının Göstergeleri
Diyaliz fistülü olan hastalar, çeşitli komplikasyon belirtileriyle karşı karşıya kalabilirler. Fistül bölgesinde meydana gelen şişlik, genellikle kan akışının yetersizliği veya enfeksiyonun bir işareti olabilir. Şişlikle birlikte hastalar, fistül bölgesinde ağrı veya hassasiyet hissedebilirler. Bu durum, fistülün işlevselliğini etkileyen temel sorunlardan biridir.
- Şişlik: Fistül bölgesinde kan akışı yetersizliği veya enfeksiyon sonucu ortaya çıkar.
- Ağrı: Yetersiz kan akışı veya enfeksiyon nedeniyle fistül bölgesinde meydana gelir.
- Kızarıklık: Enfeksiyon belirtisi olabileceği gibi kan akışının yetersizliği de kızarıklığa neden olabilir.
- Damar darlığı: Fistül bölgesindeki kan akışının yetersizliği veya cerrahi işlemler sonucu gelişebilir.
- Damar tıkanıklığı: Kan akışının yetersizliği veya bölgedeki pıhtılaşma sonucu ortaya çıkar.
Hastalar, bu belirtileri gözlemledikleri anda hemen sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Bu belirtiler, diyaliz fistülünün fonksiyonelliğini doğrudan etkileyebilecek ciddi sorunlara işaret eder. Tedavi sürecinde erken müdahale, fistülün uzun ömürlü kullanımını sağlayarak hastanın yaşam kalitesini artırabilir.
Diyaliz Fistül Problemlerinin Tanısı
Diyaliz fistülü tanısı koymak için çeşitli tıbbi testler ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Öncelikle doktor, fistül bölgesini fiziksel olarak muayene ederek belirgin semptomları değerlendirir. Bu semptomlar arasında şişlik, kızarıklık ve hassasiyet yer alır. Ardından daha detaylı incelemeler için bir dizi test uygulanır:
- Doppler ultrason: Fistül bölgesindeki kan akışını ölçer.
- Fistülografi: Kontrast madde enjekte edilerek fistül bölgesinin röntgen görüntüleri alınır.
- MR anjiyografi: Magnetik rezonans görüntüleme ve kontrast madde kullanılarak damarların durumu incelenir.
- Fistül debimetrisi: Kan akışının yeterliliğini ölçer.
Bu testler, fistülün kan akışını yeterince sağlayıp sağlamadığını, herhangi bir tıkanıklık veya darlık olup olmadığını belirlemek için kritik öneme sahiptir. Test sonuçları, doktorun hastaya uygun tedavi yöntemini belirlemesi için gerekli bilgileri sağlar. Her bir test, fistülün işlevselliğini ve hastanın diyaliz tedavisine uygunluğunu değerlendirme konusunda önemli rol oynar.
Anjiyografi ile Diyaliz Fistül Tıkanıklıklarının Açılması
Diyaliz hastalarında sıklıkla karşılaşılan fistül tıkanıklıkları, anjiyografi yöntemiyle etkin bir şekilde tedavi edilir. Bu yöntem, minimal invaziv niteliği sayesinde hastalar için daha az risk taşır ve kısa sürede iyileşme sağlar. İşlem sırasında bir kateter, damar içinden tıkanıklığın bulunduğu alana kadar ilerletilir. Tıkanıklığın açılması için kullanılan yöntemler şunlardır:
- Balon Anjiyoplasti: Tıkanıklık olan bölgeye bir balon yerleştirilir ve bu balon şişirilerek damarın genişlemesi sağlanır.
- Stent Yerleştirme: Damarın tekrar tıkanmaması için genişletilen bölgeye metal bir stent yerleştirilir.
- Trombektomi: Kan pıhtısı, özel aletler veya ilaçlarla çözülerek damarın açılması gerçekleştirilir.
Bu yöntemler, hastanın durumuna göre seçilir ve uygulanır. Böylece diyaliz için gerekli olan fistülün fonksiyonelliği korunmuş olur. Anjiyografi ile yapılan bu müdahaleler, hastaların diyaliz tedavisine devam etmelerini sağlayarak yaşam kalitelerini artırır.
Anjiyografi Yönteminin Avantajları
Anjiyografi, diyaliz fistül tıkanıklıklarını açmada büyük faydalar sunar. Bu tedavi, minimal invaziv özelliği sayesinde büyük cerrahi müdahalelere gerek kalmadan uygulanabilir. Küçük bir kesi yeterli olur ve bu da iyileşme sürecini hızlandırır. Hastalar genellikle işlem günü taburcu edilir, bu da hastanede kalış süresini önemli ölçüde azaltır. Aşağıda anjiyografi yönteminin öne çıkan avantajları sıralanmıştır:
- Minimal İnvaziv: Küçük kesilerle uygulanır, büyük ameliyatları gerektirmez.
- Hızlı İyileşme: Hastanede kalış süresi kısalır, hastalar çoğunlukla işlem gününde evlerine dönebilir.
- Etkili Tedavi: Tıkanıklıkları açmada yüksek başarı oranına sahiptir, diyaliz tedavisinin devamlılığını sağlar.
- Düşük Risk: Komplikasyon oranı düşük olup, işlem genellikle güvenlidir.
- Konforlu İşlem: Çoğunlukla lokal anestezi altında gerçekleştirilir, hasta ağrı hissetmez.
Bu avantajlar, anjiyografinin diyaliz fistül tıkanıklıklarının tedavisinde tercih edilmesinin başlıca sebeplerindendir. Tedavi sürecindeki konfor ve güvenlik, hastaların yaşam kalitesini artırırken, diyaliz tedavisinin etkinliğini de maksimize eder.
Anjiyografi ile Diyaliz Fistül Tıkanıklıklarının Giderilmesinde Karşılaşılabilecek Riskler
Anjiyografi, diyaliz fistül tıkanıklıklarını açma konusunda etkili bir yöntem olmasına rağmen bazı riskleri barındırır. Bu işlem sırasında yaşanabilecek komplikasyonlar hastanın sağlık durumunu etkileyebilir.
İşlem genellikle güvenli kabul edilir fakat her tıbbi müdahalede olduğu gibi bazı olumsuz durumlar ortaya çıkabilir. Özellikle kanama riski, işlem yapılan bölgede en sık karşılaşılan problemlerden biridir. Nadiren ciddi kanamalar gelişebilir ve hızlı müdahale gerektirebilir.
- Kanama: İşlem sonrası genellikle kendiliğinden durur.
- İnme: Kan pıhtıları nedeniyle beyne kan akışı bozulabilir.
- Kalp krizi: İşlem esnasında kalbin oksijen ihtiyacı artabilir.
- Kontrast maddeye bağlı yan etkiler: Alerjik reaksiyonlar görülebilir.
- Damar hasarı: Arter yaralanabilir, bu da tıkanıklıklara yol açabilir.
- Enfeksiyon: İşlem sonrasında enfeksiyon gelişme riski vardır.
Bu tür riskler anjiyografinin nadir görülen yan etkilerindendir ve genellikle hastalar bu işlem sonrası iyileşir. Ancak riskler, her hastanın kendi sağlık durumuna ve mevcut komorbiditelere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Her işlem öncesinde doktor ile detaylı bir değerlendirme yapılması önerilir.
Anjiyo Sonrası Alınması Gereken Önlemler
Anjiyo işlemi sonrasında hasta birkaç saat boyunca dinlenmelidir. Bu süreç, kalp ve damar sağlığı için kritik öneme sahiptir. Doktorun verdiği talimatlar doğrultusunda hareket etmek, iyileşme sürecini olumlu yönde etkiler. İşlem sonrası dönemde, belirli adımların titizlikle takip edilmesi gerekmektedir:
- Yeterli dinlenme sağlanmalıdır; bu süre genellikle birkaç saati bulabilir.
- İlaçlar doktorun önerdiği şekilde düzenli olarak alınmalıdır.
- Beslenme alışkanlıkları gözden geçirilmeli ve sağlıklı gıdalar tercih edilmelidir.
- Sigara ve alkol tüketiminden kesinlikle uzak durulmalıdır.
- Doktorun önerdiği egzersizler düzenli olarak yapılmalıdır.
- Doktor kontrolleri aksatılmamalı ve randevulara zamanında gidilmelidir.
Bu önlemler, anjiyo sonrası kalp sağlığınızı korumak ve komplikasyon risklerini minimize etmek için elzemdir. Herhangi bir anormallik fark edildiğinde derhal sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar