Osteoid osteoma genç yetişkinlerde sık görülen iyi huylu bir kemik tümörüdür. Bu tümör genellikle gece saatlerinde artan ağrılara yol açarak hastaların yaşam kalitesini düşürür. Uzun yıllar boyunca tedavisi yalnızca cerrahi rezeksiyon ile mümkünken son zamanlarda radyofrekans ablasyonu etkili bir alternatif olarak öne çıkmıştır. Bu yöntem daha az invazivdir ve hastaların iyileşme sürecini hızlandırır. Dolayısıyla bu tedavi hem maliyeti azaltmakta hem de hastanede kalış sürelerini kısaltmaktadır.
Osteoid Osteoma Radyofrekans Ablasyonu Nedir?
Osteoid osteoma ablasyonu etkili bir tedavi yöntemidir. Etiyolojisi bilinmeyen bu kemik tümörünün tedavisinde cerrahi müdahaleye modern bir alternatif sunar. Gelişmiş tekniklerle özellikle de radyofrekans enerjisi kullanılarak tümör dokusu hedeflenir. Bu işlem sırasında;
- Radyofrekans dalgaları doğrudan tümöre uygulanır.
- Yüksek frekanslı akımlar tümör dokusunu ısıtarak yok eder.
Hastalar bu yöntemle daha az ağrı hisseder ve tedavi sonrası iyileşme süreci hızlanır. Ayrıca hastanede kalış süresi önemli ölçüde azalır. Bu durum tedavinin maliyetini de düşürür. Radyofrekans ablasyonu özellikle genç yetişkinlerde tercih edilen bir yöntemdir. Hastaların yaşam kalitesi üzerinde olumlu bir etki yaratır ve işlevsel iyileşmeler sağlar. Dolayısıyla bu tedavi osteoid osteoma hastaları için değerli bir seçenektir.
Osteoid Osteoma Vücutta Nerede Oluşur?
Osteoid osteoma çeşitli iskelet bölgelerinde gelişebilir ve bu yerleşim yeri klinik belirtileri doğrudan etkiler. En yaygın olarak bu tümörler alt ekstremitelerdeki uzun kemiklerde meydana gelir. Bu konumlar arasında özellikle iki bölge ön plana çıkar:
- Uyluk kemiği (femur)
- Kaval kemiği (tibia)
Bu kemiklerde tümör genellikle kemiklerin orta veya uç kısımlarında lokalize olur. Bununla birlikte osteoid osteoma diğer bölgelerde de görülebilir. Örneğin:
- Küçük kemikler yani el ve ayak kemikleri
- Omurga özellikle bel omurları
Omurga bölgesinde tümör genellikle arka kısımlarda bulunur ve bu durum ağrılı omurga eğriliğine neden olabilir. Eklem çevresindeki tümörler ise sıklıkla eklem sıvısı birikimine ve iltihaplı eklem hastalığı benzeri semptomlara yol açar. Dolayısıyla osteoid osteoma yerleşim yerine göre değişken klinik özellikler gösterebilir. Bu farklılıklar tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
Osteoid Osteoma oluşumu sonrasında neler olur?
Osteoid osteoma belirli kemik yapıları içinde farklılaşan bir tümör türüdür. Bu tümör çoğunlukla genç yetişkinlerde ve çocuklarda görülen küçük iyi huylu bir lezyondur. Tümör merkezde nidus adı verilen bir doku kümelenmesi ile karakterizedir. Nidus çoğunlukla yuvarlak veya oval formdadır ve genellikle 1,5-2 cm çapını geçmez. Bu merkezi bölge çeşitli kemik mineralizasyon düzeyleri içerir. Çevresinde ise reaktif sklerotik kemik bulunur ki bu da tümörün kendini koruma biçimidir.
Osteoid osteoma üç ana tip altında sınıflandırılır:
- Kortikal osteoid osteoma en sık rastlanan formdur.
- Medüller osteoid osteoma daha çok uyluk boynu ve küçük kemiklerde görülür.
- Subperiosteal osteoid osteoma ise eklem içi yüzeylerde bulunabilir.
Bu türler arasında kortikal tipi klasik merkezi nidus ve etrafındaki skleroz ile dikkat çeker. Diğer iki tip olan medüller ve subperiosteal daha az periferik skleroz sergileyerek bazen tanı koymayı zorlaştırır. Her tür tümörün yerleştiği kemik yapısına göre değişik semptomlar ve tedavi yöntemleri gerektirir.
Görüntüleme Yöntemleri Nedir?
Osteoid osteoma tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri hastalığın doğru saptanması için kritik öneme sahiptir. İlk adım olarak genellikle düz röntgen çekilir. Bu yöntemde lezyon küçük yuvarlak veya oval şekilde görünür ve çevresinde iğsi kemik sklerozu bulunur. Röntgende nidus bazen gizlenebilir bu nedenle daha detaylı görüntüleme gerekebilir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) osteoid osteoma tanısında en etkili yöntemdir:
- Nidus ve çevresindeki skleroz alanını net bir şekilde gösterir.
- Küçük ve az sklerozlu lezyonları bile saptayabilir.
- Lezyonun vasküler yapısını ve çevresini detaylı inceler.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ise özellikle kemik iliği ve yumuşak dokudaki inflamasyonu değerlendirmede hassastır. Nidus MRG’de genellikle düşük veya orta derecede sinyal yoğunluğu gösterir. Ancak MRG bulguları her zaman diğer görüntüleme teknikleriyle karşılaştırılmalıdır çünkü yanlış tanılara yol açabilir.
Kemik sintigrafisi özellikle daha büyük lezyonları saptamada kullanılır:
- Yoğun radyonüklid alımını ve çevresindeki az yoğun bölgeyi ortaya çıkarır.
- “Çift yoğunluklu” işaret olarak bilinir.
Osteoid Osteoma Radyofrekans Ablasyonu Nasıl Yapılır?
Osteoid osteoma radyofrekans eablasyonu minimal invaziv bir teknik olarak ön plana çıkar. Bu işlem hastalar için konfor ve iyileşme sürecini hızlandıran etkili bir tedavi yöntemidir. Hastalar genellikle işlem sonrası hızla normal yaşantılarına dönebilirler. İşlem steril koşullarda gerçekleştirilir ve hastanın durumuna göre pozisyonlandırılması sağlanır. Radyofrekans jeneratörü ve BT teknolojisi bu tedavinin başarısında kritik roller oynar. İşlemin adımları özenle planlanmış ve uygulanmıştır.
Hastanın işlem için hazırlanışı:
- Hasta uygun pozisyona yerleştirilir yüzüstü sırtüstü veya yan olarak.
- İki topraklama pedi hastanın cildine yerleştirilir ve RF jeneratörüne bağlanır.
Lokal anestezi uygulaması:
- Lokal anestezi ağrı kontrolü için genellikle yeterlidir.
- Anestezi tipi hastanın klinik durumu ve iş birliği dikkate alınarak seçilir.
Lezyonun lokalizasyonu ve giriş yolu:
- BT taraması kullanılarak lezyonun tam yeri belirlenir.
- Çok düzlemli rekonstrüksiyonlar optimal giriş yolu için kullanılır.
- Kan damarlarına ve sinirlere zarar vermemek için dikkatli olunur.
Giriş kanülünün yerleştirilmesi:
- İçten iğneli bir giriş kanülü belirlenen yola göre ilerletilir.
- Kanülün doğru konumu yeni BT görüntüleri ile doğrulanır.
Kemik penetrasyonu ve ablasyon elektrodu:
- Kirschner teli kanül yardımıyla kemik içine sokulur.
- Tümör merkezine kadar olan mesafe titizlikle hesaplanır.
- Elektrot Kirschner teli ile değiştirilir ve doğru konum teyit edilir.
Radyofrekans ablasyonunun başlatılması:
- Elektrot RF jeneratörüne bağlandıktan sonra ablasyon işlemi başlar.
- Lezyon belirlenen sıcaklık ve süre boyunca ısıtılır.
- Optimal ablasyon için sıcaklık ve süre önemlidir.
İşlem sonrası izlem:
- Son BT taraması ile yumuşak doku hasarı kontrol edilir.
- Elektrot ve kanül çıkarıldıktan sonra lokal anestezik uygulanır.
- Steril bir pansuman ile cilt giriş bölgesi korunur.
Hastanın taburcu edilmesi ve takip:
- Hastalar genellikle aynı gün içinde taburcu edilir.
- Takip ziyareti ve MR kontrolü 30 gün sonra planlanır.
Osteoid Osteoma Radyofrekans ablasyonu Sonrası Süreç Nasıldır?
Osteoid osteoma radyofrekans ablasyonu sonrası süreç hastanın iyileşme dinamikleri üzerine önemli etkilere sahiptir. İlk olarak işlem tamamlandıktan sonra hasta dört saat boyunca iyileşme odasında gözetim altında tutulur. Bu süre zarfında herhangi bir komplikasyon açısından değerlendirilir ve gerekli müdahaleler yapılır. Hastalar genellikle aynı gün içerisinde taburcu edilir. İşlemden sonra meydana gelen ağrılar genellikle ilk 72 saat içinde azalarak devam eder. Çoğu hasta ağrıyı kontrol altına alabilmek için ağrı kesicilere ihtiyaç duyar. İşlem sonrası iyileşme sürecinde:
- Hastaların çoğu ilk hafta sonunda günlük aktivitelerine geri döner.
- İlk üç ay boyunca ağır fiziksel aktivitelerden kaçınmak önerilir.
- Gece ağrılarına yanıt birkaç gün içerisinde izlenir.
Nadir durumlarda yaklaşık %10 oranında hastada tümörün tekrarlama ihtimali bulunur. Bu durumda hastanın durumuna göre ikinci bir radyofrekans ablasyonu prosedürü gerekebilir. Her adımda hasta sağlığı ve iyileşme süreci önceliklidir.
Osteoid Osteoma Radyofrekans ablasyonu Avantajları Nelerdir?
Osteoid osteoma tedavisinde radyofrekans ablasyonu (RFA) öne çıkan bir yöntemdir. Bu yöntem özellikle düşük nüks oranı ile dikkat çeker. Omurga dışı osteoid osteomalarda yapılan geniş çaplı bir araştırmada nüks oranının %2’ye kadar düştüğü görülmüştür. RFA hastaların büyük bir kısmında etkili ağrı kontrolü sağlar. Araştırmalara göre tedavi sonrası hastaların %95’i tam veya önemli ölçüde ağrı kesici etki yaşar. RFA’nın bir diğer avantajı minimal komplikasyon riskidir. Hastalar genellikle tedaviden sonraki ilk günlerde önemli rahatlama hissederler.
Yüksek Başarı Oranı:
- Nüks oranı genellikle %10 ila %16 arasındadır.
- Tedavinin başarısı %95 oranında ağrı kesici etki sağlar.
Minimal Komplikasyonlar:
- İlk birkaç gün içinde ağrı kesici yaşanır.
Kemik Korunması:
- Kemiğin bütünlüğü korunur.
- Doku bozulması en aza indirilir.
Maliyet Etkinliği:
- Cerrahiye kıyasla daha uygun maliyetlidir.
Ek Kaynaklar ve Dökümanlar

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar