Aort, kalpten çıkan ve tüm vücudu besleyen ana atardamardır. Bu ana damar, tıpkı bir ağacın gövdesi gibi dallara ayrılarak kanın beyne, karaciğere, böbreklere ve bacaklara kadar ulaşmasını sağlar. Aort duvarı üç tabakadan oluşur ve herhangi bir nedenle iç tabakada bir yırtılma meydana gelirse, kan bu katmanların arasına sızarak “aort diseksiyonu” adı verilen ciddi bir tabloya yol açar. Bu durum kan akışının yanlış bir kanala (sahte lümen) yönlenmesine neden olabilir ve zamanında müdahale edilmezse hayati tehlike oluşturabilir.
Tanım | – Aortun iç tabakasının (intima) yırtılması sonucu kanın, damar duvarı tabakaları arasında ilerleyerek bir yırtılma veya “diseksiyon” oluşturduğu ciddi ve hayatı tehdit eden bir durum. |
Belirtiler | – Ani ve şiddetli göğüs veya sırt ağrısı (bıçak saplanır gibi) – Karın ağrısı – Nefes darlığı – Bayılma veya bilinç kaybı – Kan basıncında ani düşüş veya asimetri (kol veya bacaklarda) |
Nedenler | – Hipertansiyon (yüksek tansiyon) – Bağ dokusu hastalıkları (örn. Marfan sendromu, Ehlers-Danlos sendromu) – Aort koarktasyonu – Travma veya cerrahi sonrası komplikasyonlar – İleri yaş |
Risk Faktörleri | – Yüksek tansiyon – Sigara kullanımı – Erkek cinsiyet – Ailede aort hastalığı öyküsü – Bağ dokusu bozuklukları – Ateroskleroz (damar sertliği) |
Türleri | – Tip A: Aortun çıkan kısmında yırtılma (acil cerrahi gerektirir). – Tip B: Aortun inen kısmında yırtılma (ilaç tedavisi veya cerrahi gerektirebilir). |
Teşhis Yöntemleri | – BT anjiyografi – Transtorasik veya transözofageal ekokardiyografi (TTE/TEE) – Manyetik rezonans görüntüleme (MR) – Göğüs röntgeni (genişlemiş mediastinal görünüm) |
Tedavi Seçenekleri | – Tip A Diseksiyonu: Acil cerrahi müdahale (yırtılan aortun tamiri veya protez ile değişimi). – Tip B Diseksiyonu: Kan basıncını kontrol altına almak için ilaç tedavisi (beta blokerler) ve gerektiğinde stent greft uygulaması. |
Komplikasyonlar | – Aortun tamamen yırtılması – Organ yetmezlikleri (böbrek, beyin, bağırsak) – Kalp tamponadı – Felç – Ölüm |
Korunma Yolları | – Kan basıncını kontrol altında tutmak – Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek (düzenli egzersiz, sigara ve alkolü bırakma) – Aort anevrizmaları için düzenli tarama yaptırmak (özellikle risk faktörleri olan kişilerde) |


Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji
Aort Diseksiyonu (Yırtılması) Tam Olarak Nedir?
Aort diseksiyonu, aort duvarının iç kısmında bir yırtık oluşarak kanın damar duvarının katmanları arasına girmesiyle ortaya çıkan akut bir durumdur. Bu yırtılma sonucu damar içinde iki ayrı “yol” (lümenden söz ederken biri “gerçek (true) lümen”, diğeri “sahte (false) lümen”) oluşur. Kan bazen her iki lümenden de akabilir, ancak sıklıkla sahte lümene geçen kan, damar çeperini daha da zayıflatabilir. Bu tablo tıpkı bir borunun içindeki deliğin büyüyüp sızıntının artmasına benzetilebilir. Eğer yırtık genişlerse veya damar duvarında başka zayıf alanlar varsa, tam bir kopma (rüptür) riski gündeme gelir. Rüptür ise hayati tehlikeye neden olabilir.
Aort diseksiyonunun temelinde genelde iki ana sorun vardır:
- Damar duvarının zayıflaması (genetik faktörler bağ doku hastalıkları veya yüksek tansiyon nedeniyle oluşan dejenerasyon),
- Duvar üzerindeki yoğun basınç (yüksek tansiyon gibi durumlar sonucunda mekanik stresin artması).
Bu iki etken bir araya geldiğinde, damar içindeki yüksek basınç iç tabakayı yırtabilir ve kanın katmanlar arasına ilerlemesine yol açar.
Aort Diseksiyonu Neden Olur?
Aort diseksiyonuna yol açan bazı temel risk faktörleri şunlardır:
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon): Hipertansiyon, aort duvarına sürekli olarak yüksek basınç uygular ve zamanla bu duvarın yapısının bozulmasına sebep olabilir. Tıpkı çok şiddetli akan bir suyun boruyu yıpratması gibi, kan basıncı da aortu zayıflatabilir.
Bağ Doku Hastalıkları: Marfan veya Ehlers-Danlos sendromu gibi genetik hastalıklarda, damar duvarı esnekliğini sağlayan kolajen ve elastin gibi proteinler yeterince sağlam olmayabilir. Sonuçta, damar daha kolay yırtılabilir.
Aort Anevrizması: Aortun balonlaşması şeklinde tanımlanabilecek olan anevrizma, damar duvarının incelmesine ve gerilimine neden olur. Bu incelmiş bölgede diseksiyon riski daha fazladır.
Ailevi Yatkınlık: Bazı gen mutasyonları veya ailesel yatkınlıklar, damarın yapısını zayıflatabilir.
Diğer Faktörler: Ağır travmalar, kokain gibi damarlarda ani tansiyon yükselmesine yol açan maddeler de diseksiyon oluşumunu tetikleyebilir.
Aort Diseksiyonu Belirtileri Nelerdir ve Nasıl Hissedilir?
Aort diseksiyonu genellikle ani başlayan, şiddetli ve yırtılır tarzda hissedilen bir göğüs veya sırt ağrısıyla kendini gösterir. Ağrı, sıklıkla “göğsün ortasından başlayıp sırt tarafına doğru inen keskin bir his” olarak tanımlanır. Ancak herkes bu ağrıyı aynı şekilde tarif etmeyebilir. Diğer belirtiler arasında şunlar bulunabilir:
Bayılma veya Şuur Kaybı: Diseksiyon, beyne giden kan akışını etkileyebildiğinde baş dönmesi veya bayılma görülebilir.
Nefes Darlığı: Diseksiyon kalbe yakın bölgede olduğunda kalp kapakçıkları etkilenebilir veya kalp zarı içinde sıvı birikimi (perikardiyal efüzyon) gelişebilir.
Kollarda veya Bacaklarda Olası Uyuşma ve Güçsüzlük: Özellikle “sahte lümen” basınç yaparak ilgili dallara kan akışını engellerse, o bölgeye yeterli kan gitmeyebilir. Kol, bacak veya organlarda (beyin, böbrek, bağırsaklar) beslenme bozuklukları ortaya çıkabilir.
Tansiyon Farkı: Kollar arasında veya kolla bacak arasında kan basıncı farkı olabilir.
Aort diseksiyonu, kalp krizi veya akciğer kaynaklı ağrılarla karıştırılabilir. Bu nedenle aniden gelişen ve tarifinde “yırtılma hissi” olan göğüs veya sırt ağrısı, ya da kol-bacak uyuşma şikâyetleri ciddiye alınmalıdır.
Aort Diseksiyonu Tanısı Nasıl Konulur?
Ani başlayan göğüs-sırt ağrısı şikâyetiyle hastaneye başvuran bir kişide, doktorlar aort diseksiyonundan şüphelenebilir. Bu durumda teşhis koymak için genellikle şu yöntemlere başvurulur:
Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografisi (BT Anjiyo): Çoğunlukla ilk tercih edilen yöntemdir. Damarın detaylı, kesitsel görüntülerini sağlar. Sahte lümeni, gerçek lümeni ve olası yırtık giriş-çıkış noktalarını net biçimde gösterebilir.
Transtorasik veya Transözofageal Ekokardiyografi (TTE veya TEE): Özellikle kalbe yakın yerleşimli diseksiyonlarda çok hızlı bilgi verir. TEE, yemek borusuna yerleştirilen özel bir prob sayesinde aortu daha yakından inceleme imkânı sunar.
Manyetik Rezonans Anjiyografi (MR Anjiyo): Radyasyona maruz kalmadan yapılan bu yöntem bazı hasta gruplarında yararlıdır ancak acil durumlarda vakit alıcı olabilir.
Dijital Subtraksiyon Anjiyografi (DSA): Geleneksel anjiyografi yöntemi, girişimsel radyoloji prosedürlerinin planlanması ve uygulanmasında kullanılır. Hem teşhis hem de tedavi amaçlı yapılabilmesi avantajdır.
Görüldüğü üzere, “anjiyografi” denildiğinde farklı teknikler devreye girebilir. Bunlar arasında Dijital Subtraksiyon Anjiyografi (DSA), girişimsel işlemler için “yol gösterici harita” gibidir. Girişimsel radyolog, damara kateterle girerek kontrast madde enjekte eder ve anlık görüntüler elde eder. Bu görüntüler sayesinde sorunun tam yeri, boyutu ve dalların etkilenme durumu net olarak belirlenir.
Tedavide Girişimsel Radyoloji Ne Yapar?
Girişimsel radyoloji, kılavuz görüntüleme yöntemleri (BT, ultrason, anjiyografi gibi) kullanarak çeşitli damar içi tedaviler uygular. Amaç klasik açık ameliyata gerek kalmadan veya ameliyatla birlikte damar sorunlarını onarmaktır. Aort diseksiyonunda girişimsel radyolojinin rolü, özellikle endovasküler onarım adı verilen stent-greft yerleştirilmesi işleminde öne çıkar. Bu işlemde:
Damara Erişim: Çoğunlukla kasık bölgesindeki atardamardan (femoral arter) küçük bir kesi ile giriş yapılır. Bazı durumlarda dirsek veya kol atardamarı (brakiyal veya radial arter) da kullanılabilir.
Kateter ve Kılavuz Teli İlerletme: Çok ince, esnek tüp şeklindeki kateterler, kılavuz teller eşliğinde aorta kadar ilerletilir. Tıpkı bir “çekme halatı” ve “ince hortum” düşünün; halat önden giderek yol gösterir, hortumsa o yolu izler.
Kontrast Maddenin Enjeksiyonu: Damara kontrast madde verilir ve eş zamanlı röntgen (anjiyografi) çekilerek damar içi anlık görüntü elde edilir. Bu aşama, diseksiyonun tam yerini, genişliğini ve ana dalların hangi düzeyde etkilendiğini gösterir.
Stent-Greft Yerleştirme: Sorunlu bölgenin başına ve sonuna denk gelecek şekilde özel tasarlanmış bir stent-greft, kateter üzerinden ilgili alana taşınır. Uygun konuma gelince stent-greft açılır ve aorta içten adeta “yeni bir iç boru” gibi yerleşerek sahte lümeni devre dışı bırakmaya çalışır.
İşlemin Kontrolü: Stent-greft yerleştirildikten sonra yeniden anjiyografi yapılır. Her şey yolunda ise kateterler çıkarılır ve giriş yeri kapatılır. Bu prosedür genelde genel anestezi veya lokal anestezi altında uygulanır.
Bu yaklaşım “kapalı” bir yöntem olduğu için çoğunlukla açık cerrahiye göre daha kısa iyileşme süresi gerektirebilir. Ancak hangi hastaya ne tür tedavinin uygun olduğuna multidisipliner bir ekibin kararıyla, yani kalp ve damar cerrahisi, kardiyoloji, anestezi ve girişimsel radyoloji uzmanlarının ortak değerlendirmesiyle karar verilir.
Aort Diseksiyonunda Diğer Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Aort diseksiyonu tedavisinde genel olarak üç ana yaklaşım söz konusudur:
Tıbbi (Medikal) Tedavi: Özellikle kan basıncını ve kalp atım hızını kontrol altına almak için beta-bloker gibi ilaçlar kullanılır. Amaç damar duvarına binen basıncı azaltmak ve diseksiyonun ilerlemesini önlemektir.
Cerrahi Müdahale (Açık Ameliyat): Diseksiyonun aortun üst kısmında (ascending aorta) yer aldığı durumlarda çoğu zaman cerrahi girişim gerekir. Bu ameliyatlarda hasarlı aort segmenti yapay bir damar grefti ile değiştirilir. Gerekirse aort kapakçığı da onarılabilir veya değiştirilebilir.
Endovasküler Onarım (Girişimsel Yöntemler): Çoğunlukla aortun alt kısmında (descending aorta) meydana gelen diseksiyonlarda uygulanan ve anjiyografi eşliğinde yapılan stent-greft yerleştirme işlemidir. Bazı özel durumlarda “hibrit” yaklaşımlar da mümkündür (örneğin üst taraf için cerrahi, alt taraf için endovasküler işlem gibi).
Görüldüğü gibi, hangi tedavi yaklaşımının seçileceği hastanın genel durumuna, diseksiyonun yerine, ek organ tutulumuna ve varsa beraberindeki diğer hastalıklara bağlıdır.
Endovasküler Onarım (TEVAR) Nasıl Gerçekleşir?
Aort diseksiyonu için uygulanan endovasküler onarım, sıkça TEVAR (Thoracic Endovascular Aortic Repair) olarak anılır. Bu işlemle, göğüs (torasik) bölgesindeki aort diseksiyonu veya anevrizması tedavi edilmeye çalışılır. Aşamaları şu şekildedir:
Planlama ve Hazırlık: Öncelikle BT Anjiyo veya MR Anjiyo gibi ileri görüntüleme yöntemleriyle diseksiyonun boyutu, başlangıç ve bitiş noktaları belirlenir. Buradan elde edilen bilgiler ışığında hastaya uygun stent-greft boyutu seçilir.
Anestezi ve Damar Girişi: Genelde genel anestezi altında yapılır. Kasıkta bulunan femoral arterden küçük bir kesiyle giriş sağlanır ve kılavuz tel, diseksiyonun olduğu aorta kadar dikkatle ilerletilir.
Stent-Greft Taşınması: Özel bir kılıf içinde katlanmış şekilde duran stent-greft, kateter yardımıyla hedef bölgeye ulaştırılır. Bu aşama tıpkı katlanıp paketlenmiş bir şemsiye gibidir; yerine geldiğinde açılır.
Konumlandırma ve Açılma: Röntgen görüntüleri (anjiyografi) eşliğinde, stent-greft diseksiyonlu segmentin girişini kapatacak şekilde yerleştirilir. Uygun noktada cihaz serbestleştirilir ve açılarak aorta içten yapışır. Bu sayede, sahte lümene kan akışının büyük ölçüde engellenmesi hedeflenir.
Kontrol Anjiyografisi: Stent-greft açıldıktan sonra tekrar kontrast madde verilerek yerleşim ve kan akışı kontrol edilir. Her şey yolundaysa kateter sistemleri geri çekilir, giriş yeri kapatılır ve işlem tamamlanır.
Gözlem ve İyileşme: Hasta genellikle yoğun bakım veya yüksek bakım ünitesinde bir süre yakından izlenir. Kan basıncının uygun seviyede tutulması ve herhangi bir olumsuz durumda erken müdahale edilebilmesi için düzenli takip şarttır.
Endovasküler Tedavi Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
Endovasküler tedavi, geleneksel açık ameliyatlara göre genellikle daha kısa hastanede kalış süresi ve hızlı toparlanma imkânı sunabilir. Ancak her hastanın durumu farklıdır ve birkaç günle birkaç hafta arasında değişen iyileşme süreçleri olabilir. Bu dönemde dikkat edilmesi gerekenler:
Tansiyon Kontrolü: Yüksek tansiyon, yeni bir yırtığa zemin hazırlayabileceğinden ilaç tedavisi önemlidir. Genellikle beta-bloker gibi kalp atış hızını ve tansiyonu düzenleyen ilaçlar verilir.
Kan İnceletici İlaçlar: Gerekli görüldüğü takdirde, işlem sonrası dönemde pıhtı riskini azaltmak için kan sulandırıcı ilaçlar kullanılabilir.
Giriş Yerinin Bakımı: Kasık bölgesinde veya kullanılan diğer damar giriş noktasında kızarıklık, şişlik veya sızıntı olup olmadığı takip edilir.
Düzenli Kontroller: İlk haftalarda, hatta ilk aylarda belirli aralıklarla BT Anjiyo veya MR Anjiyo yapılması önerilebilir. Bu görüntülemeler, yerleştirilen stent-greftin konumunu ve aort duvarının iyileşme seyrini değerlendirmek için gereklidir.
Yaşam Tarzı Düzenlemeleri: Sigara içiyorsanız bırakmanız, düzenli egzersiz yapmanız (ağır olmayan, doktorunuzun önerdiği şekilde) ve tuz alımını azaltmanız, yüksek tansiyonu önlemeye yardımcı olur.
Her hasta özel bir takibe ihtiyaç duyar. Örneğin genetik bağ doku hastalığı olan bir kişi, diseksiyon tekrar riski açısından ömür boyu periyodik kontrol gerektirebilir.
Aort Diseksiyonu Acil Durumlarında Neler Yapılmalı?
Ani başlayan, çok şiddetli, “yırtılır” tarzda göğüs veya sırt ağrısı, acil tıbbi yardım alınması gereken bir durumdur. Sadece ağrı değil; bayılma hissi, nörolojik belirtiler (kolda veya bacakta uyuşma, konuşma bozukluğu), nefes darlığı gibi semptomlar da eşlik edebilir. Bu durumda:
- Hemen 112 gibi acil yardım numaralarını aramak ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak hayati önem taşır.
- Tansiyonunuz varsa (bir tansiyon aletiyle ölçme imkânı olmuşsa) kaydetmek ve sağlık ekibiyle paylaşmak faydalı olabilir; ancak kendi başınıza bilinçsizce ilaç almak yerine uzman değerlendirmesini beklemek daha güvenlidir.
- Hastanede, hızlı şekilde BT Anjiyo veya ekokardiyografi gibi tetkiklerle kesin tanı konarak gereken tedavi (tıbbi, cerrahi veya endovasküler) planlanır.
Aort diseksiyonu şüphesi olan hastaların olabildiğince kısa sürede doğru merkeze ulaştırılması, tedavi başarısında belirleyicidir.
Aort Diseksiyonunda Anjiyografinin Rolü Nedir?
Aort diseksiyonunda “anjiyografi”, hem tanı hem de tedavi aşamalarında oldukça önemli bir araçtır. Özellikle girişimsel radyoloji alanında:
Tanıya Yardımcı: Damardaki yırtığın tam konumunu, uzunluğunu ve dalların etkilenip etkilenmediğini canlı ve ayrıntılı bir şekilde gösterir.
Tedavi Uygulamasında Yol Gösterici: Stent-greft yerleştirilmesi, balon anjiyoplasti, ek stent uygulamaları gibi endovasküler yöntemlerde “rehber” niteliğindedir. Hangi noktada ne kadar stent kullanılacağı veya giriş-çıkış noktasının nerede olduğu anjiyografi görüntüleriyle netleşir.
Anlık Kontrol: İşlem sırasında kontrast madde enjekte edildiğinde, damarın içi gerçek zamanlı olarak izlenebilir. Böylece olası sızıntılar (endoleak) veya tıkanıklıklar erkenden tespit edilir.
Takip ve Gerekirse Ek Müdahale: İşlem sonrası dönemde de gerektiğinde anjiyografi yapılabilir. Örneğin stent-greftin konumunda değişim varsa veya yeni bir darlık görülürse, ek girişimlerle sorun giderilebilir.
Anjiyografi, temel olarak kasıktaki veya koldaki ana damara ince bir kateterle girilerek yapılır. Uygun konuma ulaşıldığında kontrast madde verilir ve damarın detaylı röntgen görüntüsü alınır. Bu işlemde kullanılan teknolojiler, “dijital subtraksiyon anjiyografisi (DSA)” adı verilen özel bilgisayar işlemleriyle netleştirilir.
Aort Diseksiyonu Sonrası Yaşam: Nelere Dikkat Edilmeli?
Aort diseksiyonu geçiren bir kişinin yaşam tarzında bazı değişikliklere gitmesi önemlidir. Çünkü diseksiyon, genellikle kan basıncının kontrolsüz yükseklikleri veya damar duvarı sorunlarıyla ilişkilidir. Bu nedenle:
Tansiyon Takibi ve Düzenli Kontroller: Hekimin önerdiği aralıklarla tansiyon ölçümü yapmak ve ilaçları düzenli kullanmak en kritik noktalardan biridir. Düzenli görüntüleme tetkikleri (BT, MR, ekokardiyografi) ile aortun durumu izlenmelidir.
Sigara ve Alkol Kullanımı: Sigara, damar duvarına zarar vererek tansiyonu yükseltebilir ve diseksiyon riskini katlayabilir. Bu nedenle sigaranın bırakılması tavsiye edilir. Alkol de tansiyon kontrolünü zorlaştırabileceğinden dikkatli kullanılmalıdır.
Fiziksel Aktivite: Hafif ve orta düzeyde egzersizler hem kalp sağlığını korur hem de tansiyonu kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Yüksek efor gerektiren, ağırlık kaldırma gibi damar basıncını aniden yükseltebilecek sporlardan kaçınmak uygundur.
Düzenli Muayene ve Doktor Takibi: Damar sağlığıyla ilgilenen bir ekiple (kardiyolog, girişimsel radyolog, kalp-damar cerrahı) yakın iletişimde olmak gerekir. Bazı hastalarda bağ doku hastalıkları gibi altta yatan ek problemler de olabilir, bu durumda multidisipliner takip daha da önem kazanır.
Unutulmaması gereken, aort diseksiyonunun tekrarlayabilen bir durum olduğudur. Dolayısıyla bir kere “iyileştim” diye kontrolleri ihmal etmek, ciddi sonuçlara yol açabilir.
SSS
Aort diseksiyonu ile aort anevrizması aynı şey midir?
Hayır, aort anevrizması, damar duvarının balonlaşması veya genişlemesidir. Aort diseksiyonu ise damar duvarının yırtılması ve katmanlar arasına kan sızmasıdır. Anevrizma, diseksiyona zemin hazırlayabilir ancak iki farklı durumdur.
Endovasküler onarım kalıcı bir çözüm müdür?
Her hastanın durumu farklıdır. Endovasküler onarımın amacı sahte lümene kan gidişini büyük oranda kapatmaktır. Ancak uzun dönem takipler şarttır. Zamanla ek girişimler gerekebilir.
İşlem sırasında ağrı hisseder miyim?
Çoğu zaman işlemler genel anestezi ya da sedasyon altında yapıldığından ağrı genellikle minimaldir. Giriş yeri olan kasık veya kol bölgesinde hafif bir basınç veya ağrı olabilir.
Bu problem genç insanlarda da görülebilir mi?
Evet, özellikle bağ doku hastalıkları (Marfan sendromu gibi) veya ailesel yatkınlık varsa genç yaşta da görülebilir. Ayrıca uyuşturucu madde kullanımı veya ekstrem tansiyon yükselmeleri de gençlerde aort diseksiyonuna neden olabilir.
Hangi durumlarda açık cerrahi, hangi durumlarda endovasküler işlem tercih edilir?
Genellikle diseksiyonun konumuna göre karar verilir. Aortun çıkış kısmı (asendan aorta) etkilenmişse çoğu zaman açık cerrahi tercih edilirken, inen aort (descendan) tutulumlarında endovasküler yöntemler ön planda olabilir. Ancak bu hastanın genel sağlık durumuna ve ek sorunlara göre değişir.
Tekrar diseksiyon geçirme riskim var mı?
Maalesef bazı hastalarda tekrar diseksiyon riski olabilir. Bu nedenle düzenli kontroller, tansiyon kontrolü ve önerilen yaşam tarzına dikkat etmek çok önemlidir.
Girişimsel radyoloji işlemi ne kadar sürer?
Bu diseksiyonun yerine ve genişliğine bağlıdır. Genellikle 1-3 saat kadar sürebilir. Daha karmaşık vakalarda süre uzayabilir.
İşlemden sonra ne kadar hastanede kalırım?
Endovasküler onarım sonrası durumunuza göre yoğun bakımda veya normal servis takibinde kalabilirsiniz. İyileşme duruma göre birkaç gün ila bir hafta arasında değişebilir.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar