Tirotropin Salgılattırıcı Hormon, genellikle TRH olarak kısaltılır ve beynimizin hipotalamus adı verilen kontrol merkezinden salgılanan kritik bir habercidir. Vücudumuzun enerji yönetimi ve tiroid sağlığı için ilk adımı atan bu temel hormon, karmaşık endokrin sistemimizin önemli bir parçasıdır.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Tam Olarak Nedir?
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon (TRH), beynimizin hipotalamus adı verilen kontrol merkezinde üretilen kimyasal bir mesajcıdır. Yapı olarak çok küçüktür, sadece üç tane amino asit parçasının bir araya gelmesinden oluşur. Bu minik yapı vücudun iletişim ağında önemli bir sinyal taşıyıcısıdır.
TRH, yapısı çözülen ve laboratuvarda üretilebilen ilk beyin hormonlarından biridir. Bu keşif, beynin hormonları nasıl kontrol ettiğini anlamamızda büyük bir adım olmuştur. Özel yapısı sayesinde vücutta hemen parçalanmaz ama yine de etkisi kısa sürelidir. Doktorların testlerde kullandığı yapay formuna ise protirelin denir.
Vücudumuz Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Üretimini Nasıl Gerçekleştirir?
TRH üretimi hipotalamustaki özel sinir hücrelerinde başlar. Bu hücreler önce TRH’nin çok daha büyük bir öncü formunu, bir taslağını üretirler. Bu büyük molekülün içinde birden fazla TRH kopyası bulunur. Bu ihtiyaç anında yeterli hormonu hızla hazırlamak için verimli bir yoldur.
Daha sonra, özel enzimler bu büyük taslağı keserek TRH öncüllerini ayırır. Bu işlem bile tiroid hormonları tarafından kontrol edilir. Tiroid hormonları yüksekse kesme işlemi yavaşlar, düşükse hızlanır. Son olarak başka enzimler bu öncüllere son şeklini verir ve tamamen aktif TRH molekülü ortaya çıkar. Bu hassas üretim süreci, tiroid sistemimizin dengede kalmasını sağlar.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Vücutta Ne Kadar Süre Aktif Kalır?
Üretildikten sonra TRH, görev yerine doğru yola çıksa da vücuttaki ömrü oldukça kısadır. Kana karıştığında sadece birkaç dakika, yaklaşık 6 dakika kadar aktif kalabilir. Bu hızlı yıkım aslında önemlidir. TRH sinyalinin geçici olmasını ve vücudun değişen durumlara çabucak uyum sağlamasını mümkün kılar.
TRH’yi parçalayan özel bir enzim (TRH-DE) hem kanda hem de TRH’nin etki ettiği beyin ve hipofiz gibi dokularda bulunur. İlginç bir şekilde bu yıkım enziminin aktivitesi de tiroid hormonları tarafından düzenlenir. Yani vücut, TRH’nin sadece üretimini değil ne kadar süre aktif kalacağını da kontrol eder.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Tiroid Zincirini Nasıl Başlatır?
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon (TRH), tiroid sistemimizin çalışmasını başlatan ilk domino taşıdır. Bu sistem, Hipotalamus-Hipofiz-Tiroid (HPT) ekseni olarak adlandırılır. Her şey hipotalamusta başlar. Burada üretilen TRH, hipotalamusun hemen altındaki özel bir bölgeye salınır.
Bu bölge, beyin ile kan dolaşımının buluştuğu stratejik bir noktadır. TRH buradan özel bir kan damarı ağına, yani hipofiz portal sistemine girer. Bu sistem, TRH’yi genel dolaşıma karışmadan, yoğun bir şekilde ve hızla doğrudan hedefi olan ön hipofiz bezine taşır. Bu mesajın en etkili şekilde iletilmesini sağlar.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Hipofiz Bezinde Nereye Etki Eder?
Ön hipofiz bezine ulaşan TRH, burada “tirotrop” adı verilen özel hücrelere bağlanır. Bu hücrelerin yüzeyinde TRH’yi tanıyan alıcılar (reseptörler) bulunur. TRH bu alıcılara bağlandığında, hücre içinde bir dizi kimyasal sinyali tetikler.
Bu sinyaller sonucunda, tirotrop hücrelerinde depolanmış olan Tiroid Uyarıcı Hormon (TSH) kana salgılanır. Yani TRH, hipofize “Şimdi TSH salgılama zamanı!” komutunu vermiş olur. Kana karışan TSH da buradan tiroid bezine giderek tiroid hormonlarının (T4 ve T3) üretilmesini sağlar. Bu hormonlar da vücudumuzun metabolizmasını düzenler.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Sadece TSH Salgısını mı Artırır?
TRH’nin hipofizdeki etkisi sadece TSH ile sınırlı kalmaz. Aynı zamanda “laktotrop” adı verilen başka hücreleri de uyararak prolaktin (PRL) hormonunun salınımını da artırır. Prolaktin, özellikle süt üretimiyle bilinen bir hormondur ama üreme fonksiyonlarında da rolleri vardır.
TRH’nin hem metabolizmayı yöneten TSH’yi hem de üreme ile ilgili prolaktini etkilemesi ilginçtir. Bu durum TRH’nin vücudun genel enerji durumu ile üreme fonksiyonları arasında bir bağlantı kuruyor olabileceğini düşündürmektedir. Vücudumuzun farklı sistemleri arasındaki bu tür bağlantılar, genel dengenin korunması için önemlidir.
Tiroid Hormonları Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Salgısını Nasıl Kontrol Eder?
TRH salgılanmasının en önemli kontrol mekanizması, tiroid hormonlarının kendisinden gelen “negatif geri bildirim”dir. Kanımızdaki T4 ve T3 hormonları yeterli seviyeye ulaştığında, bu hormonlar beyne yani hem hipotalamusa hem de hipofize bir “fren” sinyali gönderir.
Hipotalamusta, yüksek tiroid hormonları TRH üretimini ve öncülünün işlenmesini baskılar. Hipofizde ise TSH üretimini ve salınımını azaltır. Böylece tiroid hormon üretimi yavaşlar. Eğer hormon seviyeleri düşerse, bu fren etkisi ortadan kalkar ve sistem tekrar hızlanır. Bu termostat benzeri mekanizma, tiroid hormon seviyelerinin dar bir aralıkta kalmasını sağlar.
Tanisit Hücrelerinin Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Düzenlemesindeki Rolü Nedir?
Hipotalamusun median eminens bölgesinde bulunan “tanisit” adlı özel hücreler de TRH kontrolünde aktif rol oynar. Bu hücreler, TRH’nin kana salındığı yerde stratejik bir konumdadır.
Tanisitler, kandaki T4 hormonunu daha aktif olan T3’e dönüştüren bir enzim içerir. Burada oluşan lokal T3, yakındaki TRH üreten sinir hücrelerini baskılar. Ayrıca tanisitler, TRH’yi parçalayan TRH-DE enzimini de üretir. Yüksek tiroid hormonları bu enzimin üretimini artırır, böylece hipofize ulaşmadan TRH’nin bir kısmı etkisiz hale getirilir. Tanisitler adeta birer kapı bekçisi gibi TRH sinyalinin gücünü ayarlamaya yardımcı olur.
Vücudun Enerji Dengesi Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Seviyelerini Etkiler mi?
Evet, vücudumuzun genel enerji durumu TRH salgılanmasını önemli ölçüde etkiler. Yağ dokusundan salgılanan ve tokluk sinyali veren leptin hormonu, genellikle TRH üretimini artırır. Vücutta yeterli enerji deposu olduğunda tiroid sisteminin normal çalışmasını destekler.
Tam tersi durumda yani uzun süreli açlık veya negatif enerji dengesi söz konusu olduğunda, vücut enerji tasarrufu yapmak ister. Bu durumda TRH üretimi baskılanır. Düşen leptin seviyeleri, artan tanisit aktivitesi ve iştahı artıran beyin sinyallerinin TRH’yi baskılaması gibi faktörler bu durumda rol oynar. Bu mekanizma, zor zamanlarda metabolizmayı yavaşlatmaya yardımcı olur.
Soğuk Hava veya Stres Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Salgılanmasını Değiştirir mi?
Çevresel faktörler de TRH salgılanmasını etkileyebilir. Özellikle soğuğa maruz kalmak güçlü bir uyarıcıdır. Vücut ısısını korumak için metabolizmayı hızlandırması gerektiğinde, beyin sapından gelen sinyaller hipotalamustaki TRH nöronlarını uyarır. Bu da TRH ve ardından TSH salgısını artırarak tiroid hormon üretimini ve ısı üretimini tetikler. Soğukta, vücudun ısı ihtiyacı normal geri bildirim mekanizmasını geçici olarak geçersiz kılar.
Diğer yandan ciddi fiziksel veya psikolojik stres, travma veya enfeksiyon gibi durumlar genellikle TRH ve TSH salınımını baskılar. Stres hormonları veya enfeksiyon sırasında salınan maddeler TRH üretimini azaltabilir. Bu vücudun enerjisini o anki acil duruma yönlendirirken, uzun vadeli metabolik süreçleri geçici olarak yavaşlatma stratejisinin bir parçası olabilir.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Beyinde Tiroid Dışında Ne İş Yapar?
TRH’nin görevleri tiroid eksenini yönetmekle bitmiyor. Beynimizin hipotalamus dışındaki birçok bölgesinde de bulunur ve burada bir nörotransmiter veya nöromodülatör olarak çalışır. Yani sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlar veya düzenler.
Beynin öğrenme, hafıza, duygu ve motivasyonla ilgili bölgelerinde, beyin sapında ve omurilikte TRH ve alıcıları bulunur. Buradaki TRH, diğer önemli beyin kimyasallarının (dopamin, serotonin, noradrenalin gibi) salınımını ve etkisini değiştirerek çeşitli beyin fonksiyonlarını etkileyebilir. Adeta bir orkestra şefi gibi diğer nörotransmitterlerin çalışmasını modüle eder.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Ruh Halimizi veya Uyanıklığımızı Etkileyebilir mi?
Evet, beyindeki TRH’nin davranışlarımız ve ruh halimiz üzerinde belirgin etkileri vardır. En bilinen etkilerinden biri uyanıklığı ve genel aktivite seviyesini artırmasıdır. Uyanıklığı sağlayan diğer beyin sistemlerini uyardığı düşünülmektedir.
Ayrıca TRH sisteminin duygudurum düzenlemesinde de rolü olduğuna dair kanıtlar artmaktadır. Hayvan deneylerinde ve bazı insan çalışmalarında TRH veya benzerlerinin depresyon belirtilerini hafiflettiği ve kaygıyı azalttığı gözlemlenmiştir. TRH alıcıları eksik olan farelerin daha depresif ve kaygılı olması, doğal TRH’nin normal ruh hali için önemini vurgular. Özellikle duygusal tepkilerle ilgili beyin bölgelerindeki TRH aktivitesinin ruh halimizle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormonun Vücudumuzun Diğer Organlarında Görevleri Var mı?
TRH sadece beyin ve hipofizle sınırlı değildir. Bu küçük peptid veya onu üreten genetik kod, vücudumuzun başka organlarında da tespit edilmiştir. Örneğin pankreasta insülin üreten hücrelerde bulunur ve insülin salgılanmasını düzenlemeye yardımcı olduğu düşünülür.
Mide-bağırsak sisteminde bağırsak hareketlerini etkileyebileceği öne sürülmüştür. Üreme organlarında (prostat, testis, yumurtalık) bulunması, buralarda lokal düzenleyici rolleri olabileceğini akla getirir. Hatta kalp, göz retinası ve deride bile TRH’nin izlerine rastlanmıştır. Bu periferik dokulardaki işlevleri henüz tam olarak aydınlatılamamış olsa da TRH’nin vücutta ne kadar yaygın etkilere sahip olabileceğini göstermektedir.
Geçmişte Kullanılan Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Uyarım Testi Ne İşe Yarardı?
TRH Uyarım Testi, sentetik TRH (protirelin) kullanılarak yapılan bir testti. Hastaya damardan protirelin verilir ve ardından belirli aralıklarla kan alınarak hipofiz bezinin ne kadar TSH salgıladığı ölçülürdü. Temel amaç hipofizin TRH’ye verdiği yanıtı değerlendirmekti.
Bu test, özellikle tiroid bezinin aşırı çalıştığı (hipertiroidizm) veya yetersiz çalıştığı (hipotiroidizm) durumların nedenini anlamada yardımcı olurdu. Örneğin hipertiroidizmde TSH yanıtı genellikle körelmiş olurdu. Hipofiz kaynaklı hipotiroidizmde yanıt yine zayıfken, hipotalamus kaynaklı hipotiroidizmde TSH yanıtı gecikmeli olarak gelirdi. Primer hipotiroidizmde ise TSH yanıtı abartılı olurdu.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Testi Neden Artık Daha Az Kullanılıyor?
Günümüzde TSH ölçüm yöntemleri çok daha hassas hale geldi. Üçüncü nesil TSH testleri, çok düşük TSH seviyelerini bile güvenilir bir şekilde ölçebiliyor. Bu nedenle hipertiroidizm tanısı artık genellikle sadece TSH ölçümüyle konulabiliyor, TRH testine gerek kalmıyor.
Benzer şekilde primer hipotiroidizm tanısı da yüksek TSH ve düşük tiroid hormonu seviyeleriyle kolayca anlaşılıyor. Merkezi hipotiroidizm (hipofiz veya hipotalamus kaynaklı) şüphesinde ise test teorik olarak ayrım yapmaya yardımcı olsa da sonuçlar her zaman net olmayabiliyor ve tedavi yaklaşımını nadiren değiştiriyor. Ayrıca testin bazı yan etkileri ve nadir riskleri de bulunduğundan, rutin kullanımı büyük ölçüde terk edilmiştir. Ancak çok özel durumlarda hala başvurulabilir.
Yeterli Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Olmadığında Ne Olur? (Tersiyer Hipotiroidizm)
Hipotalamus yeterince TRH üretemezse, hipofiz TSH salgılamak için yeterli uyarıyı alamaz. Sonuç olarak tiroid bezi de yeterince tiroid hormonu üretemez. Bu duruma “tersiyer hipotiroidizm” denir ve bu “merkezi hipotiroidizm” şemsiyesi altına girer.
Tersiyer hipotiroidizmin nedenleri çeşitlidir. Hipotalamusu etkileyen tümörler, kafa travmaları, beyin ameliyatları, başa uygulanan radyoterapi, bazı iltihabi hastalıklar veya nadir genetik bozukluklar TRH eksikliğine yol açabilir. Belirtileri genellikle normal hipotiroidi belirtilerine benzer (yorgunluk, soğuğa dayanıksızlık vb.) ama sıklıkla daha hafif seyreder. Önemli bir nokta, TRH eksikliğinin genellikle diğer hipofiz hormon eksiklikleriyle birlikte görülmesidir.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Eksikliği Nasıl Teşhis Edilir?
Merkezi hipotiroidizm (hem sekonder hem tersiyer) tanısı biraz zorlayıcı olabilir çünkü TSH seviyesi güvenilir bir gösterge değildir. Tanı genellikle düşük veya normalin alt sınırındaki serbest T4 (fT4) seviyesine rağmen, TSH seviyesinin “uygunsuz şekilde” yani beklenenin aksine normal veya düşük olmasıyla konur.
Primer hipotiroidizmde TSH yüksek olurken, burada TSH düşüktür veya fT4 düşüklüğüne rağmen yükselmemiştir. Bu “uygunsuz” TSH bulgusu anahtar ipucudur. Tanıyı doğrulamak ve altta yatan nedeni bulmak için diğer hipofiz hormonları test edilir ve hipotalamus-hipofiz bölgesinin MRG ile görüntülenmesi genellikle gerekir. Tedavi, eksik olan tiroid hormonunu levotiroksin ilacıyla yerine koymaktır.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon ile Depresyon veya Anksiyete Arasında Bir Bağlantı Var mı?
Evet, TRH sistemi ile duygudurum bozuklukları arasında bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Geçmişte yapılan TRH uyarım testlerinde, majör depresyonu olan bazı hastalarda TSH yanıtının köreldiği gözlemlenmiştir. Bunun, depresyonda artmış olabilecek kronik TRH salgısının hipofizdeki alıcıları duyarsızlaştırmasından kaynaklanabileceği öne sürülmüştür.
Ayrıca TRH’nin kendisinin veya benzerlerinin hayvan deneylerinde antidepresan ve kaygı giderici etkiler gösterdiği bulunmuştur. TRH alıcıları olmayan farelerin daha depresif ve kaygılı olması da bu bağlantıyı destekler. Tiroid hormonlarının kendilerinin de duygudurum üzerinde belirgin etkileri olduğu bilindiğinden, TRH sistemi ve duygudurum arasındaki bu karmaşık ilişki önemli bir araştırma alanıdır.
Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Nörolojik Hastalıklarla İlgili Olabilir mi?
TRH’nin beyindeki sinir iletimini düzenleyici ve sinir hücrelerini koruyucu rolleri, onu bazı nörolojik hastalıklarla da ilişkilendirmiştir. Özellikle “spinoserebellar dejenerasyon (SCD)” adı verilen ilerleyici koordinasyon bozukluğuyla giden hastalıklarda, TRH benzeri ilaçlar (taltirelin gibi) belirtileri hafifletmek amacıyla kullanılmıştır.
Hayvan deneylerinde TRH ve benzerlerinin inme, omurilik yaralanması ve kafa travması gibi durumlarda sinir koruyucu etkiler gösterdiği de bulunmuştur. Ayrıca ALS, Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıklarla ilgili de potansiyel etkileri araştırılmaktadır. Bu bulgular, TRH sisteminin nörolojik sağlık için önemini ve gelecekteki tedavi potansiyelini göstermektedir.
Neden Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Benzeri (Analog) İlaçlar Geliştirildi?
Doğal TRH’nin kendisi ilaç olarak pek pratik değildir. Vücutta çok hızlı yıkılır, ağızdan alındığında iyi emilmez ve beyne yeterince geçemez. Ayrıca istenmeyen TSH ve prolaktin salgısı gibi yan etkilere neden olabilir.
Bilim insanları bu sorunları aşmak için TRH’nin kimyasal yapısını değiştirerek yeni moleküller, yani “TRH analogları” geliştirdiler. Bu analoglar, doğal TRH’ye göre daha dayanıklıdır, ağızdan alınabilirler, beyne daha kolay geçerler ve bazen daha hedefe yönelik etki gösterirler veya daha az yan etkiye sahiptirler. Amaç TRH’nin potansiyel faydalarını klinik kullanıma uygun hale getirmekti.
Taltirelin ve Rovatirelin Adlı Tirotropin Salgılattırıcı Hormon Analogları Ne İçin Kullanılır?
Taltirelin ve rovatirelin, geliştirilen önemli TRH analoglarındandır. Her ikisi de özellikle spinoserebellar dejenerasyon (SCD) hastalarında görülen ataksi (denge ve koordinasyon bozukluğu) belirtilerini hafifletmek amacıyla araştırılmış ve geliştirilmiştir.
Taltirelin, Japonya’da bu amaçla onaylanmış ve kullanılan bir ilaçtır. Klinik çalışmalarda ataksi skorlarında iyileşme sağladığı gösterilmiştir. Rovatirelin ise daha yeni bir analogdur ve klinik denemelerde test edilmiştir. Tek başına belirgin bir fark yaratmasa da bazı hasta alt gruplarında mütevazı bir iyileşme sağladığına dair bulgular vardır. Bu ilaçlar, TRH sisteminin nörolojik hastalıklardaki potansiyelini göstermesi açısından önemlidir.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar