Subklinik hipertiroidi, tiroid bezinizin normalden biraz fazla çalıştığını gösteren bir laboratuvar bulgusudur. Genellikle belirgin şikayetlere yol açmaz ve kan testlerinde tiroid uyarıcı hormon (TSH) seviyesinin düşük, ancak tiroid hormonları olan T4 ve T3’ün normal sınırlarda olmasıyla anlaşılır.

Tıbbi AdıSubklinik Hipertiroidi
NedenleriToksik nodüler guatr, Graves hastalığı başlangıcı, aşırı tiroid hormonu kullanımı, iyot fazlalığı
Risk FaktörleriYaşlı bireyler, tiroid hastalığı öyküsü, otoimmün hastalıklar
Yaygın BelirtilerGenellikle belirti vermez; hafif anksiyete, çarpıntı, kilo kaybı, terleme gibi hafif semptomlar görülebilir
Tanı YöntemleriTSH düşüklüğü, normal serbest T3 ve T4 düzeyleri ile laboratuvar testleri
Görülen KomplikasyonlarAtriyal fibrilasyon, osteoporoz, kardiyovasküler risk artışı (özellikle yaşlılarda)
Tedavi YöntemleriGözlem (hafif ve geçici durumlarda), antitiroid ilaçlar, radyoaktif iyot tedavisi, tiroid cerrahisi (nadir)
Cerrahi GerekliliğiNodül varlığı, kanser şüphesi, diğer tedavilere yanıt alınamayan vakalarda düşünülebilir
Önleme YöntemleriDüzenli tiroid fonksiyon testleri, ilaç dozlarının dikkatli takibi, aşırı iyot alımından kaçınma

Yazı İçeriği

Subklinik Hipertiroidi Tam Olarak Ne Anlama Gelir?

Subklinik hipertiroidi, aslında laboratuvar testleriyle saptanan bir durumdur. Kanınızdaki TSH hormonu normalin alt sınırının altına inmiştir. Bu tiroid bezinizin biraz fazla çalıştığının veya dışarıdan TSH’yi baskılayan bir etken olduğunun bir işaretidir. Ancak bu aşamada, tiroid bezinin ürettiği T4 ve T3 hormonları henüz normal değerlerdedir. Eğer bu hormonlar da yükselmiş olsaydı, durum “aşikar” yani belirgin hipertiroidi olurdu. “Subklinik” kelimesi, durumun genellikle belirgin şikayetlere yol açmadığını ifade eder, ancak bu her zaman böyle olmayabilir.

Subklinik Hipertiroidi Tanısı Neden Sadece Kan Testlerine Dayanır?

Çünkü bu durumun belirtileri genellikle ya hiç yoktur ya da çok hafiftir ve başka birçok durumla karışabilir. Çarpıntı, hafif sinirlilik, yorgunluk gibi şikayetler herkeste zaman zaman görülebilir. Bu yüzden sadece şikayetlere veya muayene bulgularına bakarak subklinik hipertiroidi tanısı koymak mümkün değildir. Kesin tanı için kan testlerine bakmak şarttır. Düşük TSH seviyesi ile birlikte normal T4 ve T3 seviyeleri, bu tanının temelini oluşturur.

Toplumda Subklinik Hipertiroidi Ne Sıklıkla Görülür?

Subklinik hipertiroidinin görülme sıklığı değişir. Genel olarak toplumun yaklaşık yüzde 1 ila 2’sinde rastlanır. Ancak bazı çalışmalarda bu oran daha yüksek de bulunmuştur. Özellikle yaş ilerledikçe ve iyot alımının yetersiz olduğu bölgelerde daha sık karşımıza çıkar. Örneğin yaşlı nüfusta görülme oranı yüzde 15’lere kadar ulaşabilir. Çocuklarda ise çok daha nadirdir. Bu durumun yaygınlığı, özellikle yaşlanan toplumlarda önemli bir sağlık konusu olduğunu göstermektedir.

Subklinik Hipertiroidi Nasıl Derecelendirilir?

Subklinik hipertiroidiyi ciddiyetine göre derecelendirmek, riskleri anlamak ve nasıl bir yol izleyeceğimize karar vermek açısından önemlidir. Bunu TSH seviyesinin ne kadar düşük olduğuna bakarak yaparız. Genellikle iki derece kullanılır.

Derece 1 (Hafif) durumda TSH seviyesi normalin altındadır ama hala ölçülebilir düzeydedir. Genellikle 0.1 ile 0.4 mIU/L arasındadır. Bu daha sık görülen formdur.

Derece 2 (Şiddetli) durumda ise TSH seviyesi çok belirgin şekilde baskılanmıştır ve genellikle 0.1 mIU/L’nin altındadır. Bu durum genellikle daha yüksek risklerle ilişkilidir ve tedaviye karar verirken bu TSH eşiği önemli bir faktör olur.

Subklinik Hipertiroidi Derecesi Neden Önemlidir?

Bu derecelendirme sadece rakamlardan ibaret değildir. Derece 2 subklinik hipertiroidi, yani TSH’nin 0.1’in altında olması durumu genellikle hem belirgin hipertiroidiye ilerleme riskinin daha yüksek olmasıyla hem de kalp ve kemik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerin daha fazla görülmesiyle ilişkilidir. Derece 1’de ise bu riskler genellikle daha düşüktür. Bu nedenle TSH seviyesine göre yapılan bu ayrım, tedavi planını ve takip sıklığını belirlemede bize yol gösterir.

Subklinik Hipertiroidi Hangi İç Nedenlerden Kaynaklanır?

Subklinik hipertiroidinin nedenleri çeşitlidir ve tiroid bezinin kendisinden kaynaklanabilir. Bu iç (endojen) nedenler kalıcı veya geçici olabilir.

Kalıcı nedenlerin başında Graves hastalığı gelir. Bu bağışıklık sisteminin tiroid bezini sürekli uyararak fazla hormon üretmesine neden olan otoimmün bir durumdur. Diğer sık kalıcı nedenler ise tiroid bezindeki nodüllerdir. Toksik multinodüler guatrda bezde birden fazla, toksik adenomda ise tek bir nodül kontrolsüzce hormon üretir. Bu nodüler hastalıklar genellikle ileri yaşlarda görülür ve belirgin hipertiroidiye ilerleme riskleri daha yüksektir.

Geçici iç nedenler de vardır. Tiroiditler, yani tiroid bezi iltihapları, bezdeki hormonların aniden kana karışmasına yol açarak geçici bir hipertiroidi tablosu oluşturabilir. Subakut tiroidit veya doğum sonrası tiroidit gibi durumlar buna örnektir ve genellikle kendiliğinden düzelirler. Ayrıca iyot içeren ilaçlar veya röntgen filmlerinde kullanılan maddeler de bazen, özellikle altta yatan nodülü olanlarda, tiroidi geçici olarak fazla çalıştırabilir.

Subklinik Hipertiroidi Hangi Dış Nedenlerden Kaynaklanır?

Bazen subklinik hipertiroidinin nedeni tiroid bezinin kendisi değil dışarıdan gelen etkilerdir. Bunlara dış (eksojen) nedenler diyoruz.

En sık karşılaşılan dış neden, tiroid yetmezliği (hipotiroidi) tedavisi için kullanılan levotiroksin ilacının dozunun gerekenden fazla olmasıdır. Tiroid ilacı kullanan kişilerde TSH seviyesi düşük çıkarsa, ilk akla gelmesi gereken nedenlerden biri budur. Doz ayarlaması ile bu durum düzeltilebilir.

Daha nadir olarak kişi doktor bilgisi dışında gizlice tiroid ilacı kullanıyor olabilir (faktisyel tirotoksikoz). Ayrıca amiodaron gibi bazı kalp ilaçları veya interferon gibi tedaviler tiroid fonksiyonlarını etkileyebilir. Yüksek doz kortizon veya dopamin gibi ilaçlar da beyinden TSH salınımını baskılayarak TSH düşüklüğüne yol açabilir, ancak bu durumda T4 ve T3 genellikle normal veya düşüktür. Gebeliğin ilk aylarında da hCG hormonunun etkisiyle TSH fizyolojik olarak düşebilir.

Subklinik Hipertiroidi İçin İlk Hangi Testler Yapılır?

Subklinik hipertiroididen şüphelendiğimizde veya başka bir nedenle yapılan testlerde TSH düşük çıktığında, ilk adım genellikle TSH seviyesini doğrulamak ve tiroid hormonlarına bakmaktır. Tekrar TSH ölçümü yapılır ve bununla birlikte serbest T4 (fT4) ve T3 (veya serbest T3) hormon düzeylerine bakılır. Eğer TSH düşükken fT4 ve T3 normalse, subklinik hipertiroidi tanısı konulur. Bu ilk testler, durumun subklinik mi yoksa belirgin (aşikar) hipertiroidi mi olduğunu ayırt etmemizi sağlar.

Subklinik Hipertiroidi Tanısını Doğrulamak Neden Önemlidir?

Tek bir düşük TSH ölçümü ile hemen kalıcı bir tanı koymak doğru değildir. Çünkü TSH seviyesi geçici nedenlerle de düşebilir. Örneğin bazı hastalıklar sırasında, bazı ilaçların kullanımıyla (kortizon gibi) veya tiroid bezinin geçici iltihaplarında (tiroiditler) TSH kısa bir süre için baskılanabilir. Gebeliğin ilk aylarında da TSH doğal olarak düşebilir.

Bu yüzden tanıyı kesinleştirmek için tiroid testlerini (TSH, fT4, T3) bir süre sonra, genellikle 1 ila 6 ay içinde, tekrarlamak önemlidir. Eğer TSH düşüklüğü bu tekrarlanan testlerde de devam ediyorsa, o zaman kalıcı subklinik hipertiroidi tanısı daha güvenilir bir şekilde konulabilir. Bu bekleme süreci, gereksiz endişe ve tedaviden kaçınmamıza yardımcı olur.

Subklinik Hipertiroidi Nedenini Anlamak İçin Hangi İncelemeler Yapılır?

Tanı doğrulandıktan sonra, bu duruma neyin sebep olduğunu anlamak çok önemlidir, çünkü tedavi yaklaşımı nedene göre değişir. Bunun için çeşitli incelemeler yapabiliriz.

Öncelikle sizinle detaylı konuşarak tıbbi geçmişinizi, kullandığınız ilaçları, ailede tiroid hastalığı olup olmadığını ve yaşadığınız şikayetleri öğreniriz. Ardından tiroid bezinizi muayene ederiz; boyutuna, yapısına, nodül olup olmadığına bakarız. Gözlerinizde Graves hastalığına ait bulgular var mı diye kontrol ederiz.

Kan testlerinde tiroid antikorlarına bakabiliriz. Özellikle TSH reseptör antikoru (TRAb), Graves hastalığı tanısında çok yardımcıdır. Tiroid ultrasonografisi, bezin yapısını, nodüllerin özelliklerini detaylı gösterir. Gerekli durumlarda, tiroid sintigrafisi (radyoaktif iyot taraması) yaparız. Bu test, bezin hangi bölgelerinin ne kadar çalıştığını göstererek Graves hastalığı, toksik nodül veya tiroidit ayrımını yapmamıza yardımcı olur. Bu incelemelerin hangilerinin yapılacağına durumunuza göre karar veririz.

Subklinik Hipertiroidi Hangi Belirtilere Yol Açabilir?

Subklinik hipertiroidi olan birçok kişi hiçbir belirti hissetmez. Ancak bazı kişilerde, özellikle TSH seviyesi çok düşükse (Derece 2), hafif de olsa bazı şikayetler görülebilir. Bunlar genellikle belirgin hipertiroidide görülen belirtilerin daha hafif şeklidir.

Kişi çarpıntı hissedebilir, kalp atışları hızlanabilir. İç huzursuzluğu, sinirlilik, kaygı, uykuya dalmada zorluk gibi ruhsal belirtiler olabilir. Ellerde hafif titreme fark edilebilir. İştah normal olsa bile kilo kaybı yaşanabilir veya tam tersi iştah artışıyla kilo alınabilir. Sıcağa karşı tahammülsüzlük, aşırı terleme, halsizlik, kaslarda güçsüzlük (örneğin merdiven çıkarken zorlanma) diğer olası belirtilerdir.

Ancak unutmayın bu belirtiler çok geneldir ve birçok başka nedenden de kaynaklanabilir. Bu yüzden tanı sadece belirtilere dayanamaz.

Yaşlılarda Subklinik Hipertiroidi Belirtileri Farklı mıdır?

Evet, yaşlılarda subklinik hipertiroidi belirtileri gençlere göre daha silik ve farklı olabilir. Klasik sinirlilik, hareketlilik artışı gibi belirtiler yerine, yaşlılarda daha çok yeni başlayan veya kötüleşen kalp ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon), açıklanamayan kilo kaybı, iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, depresyon veya kafa karışıklığı gibi atipik belirtiler ön planda olabilir. Bazen buna “apatetik hipertiroidi” denir. Belirtilerin bu kadar belirsiz olması, yaşlılarda tanının gözden kaçmasına neden olabilir.

Subklinik Hipertiroidi Kalp Sağlığını Nasıl Etkiler?

Tedavi edilmeyen subklinik hipertiroidinin en önemli risklerinden biri kalp sağlığı üzerindeki etkileridir. Özellikle TSH seviyesi 0.1’in altına indiğinde ve kişi yaşlıysa bu riskler daha belirgindir.

En bilinen risk, atriyal fibrilasyon (AF) adı verilen kalp ritim bozukluğudur. Subklinik hipertiroidi, AF riskini 2-3 kat artırabilir. AF, kalbin düzensiz ve hızlı atmasına neden olur ve felç (inme) riskini yükseltir. Ayrıca kalp yetmezliği gelişme veya mevcut kalp yetmezliğinin kötüleşme riski de artabilir. Kalp hızında artış, kalp kasında kalınlaşma gibi başka yapısal değişikliklere de yol açabilir. Bazı çalışmalar özellikle TSH çok düşükse, kalp damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinde de artış olabileceğini göstermiştir.

Subklinik Hipertiroidi Kemikleri Nasıl Etkiler?

Tiroid hormonları kemiklerin yapım ve yıkım dengesi için önemlidir. Hormon fazlalığı, kemik yıkımını hızlandırabilir. Subklinik hipertiroidi, özellikle menopoz sonrası kadınlarda ve TSH seviyesi 0.1’in altında olanlarda kemik yoğunluğunun azalmasına, yani kemik erimesine (osteoporoz) yol açabilir. Kemik yoğunluğundaki bu azalma, özellikle kalça ve omurga dışı kırıkların riskini artırabilir. Çalışmalar bu durumun kırık riskini yaklaşık 1.5-2 kat artırabileceğini göstermektedir.

Subklinik Hipertiroidi Başka Hangi Risklere Yol Açabilir?

Kalp ve kemik riskleri en belirgin olanlarıdır. Bunun dışında, subklinik hipertiroidinin zamanla belirgin (aşikar) hipertiroidiye ilerleme riski vardır. Bu risk, TSH ne kadar düşükse ve altta yatan neden nodüler bir hastalıksa o kadar yüksektir.

Bazı çalışmalarda bunama (demans) veya bilişsel işlevlerde bozulma ile bir ilişki olabileceği öne sürülmüştür, ancak bu konudaki kanıtlar henüz net ve kesin değildir. Açıklanamayan kilo kaybı da bir risk olarak görülebilir. Genel olarak risklerin çoğu, TSH baskılanmasının derecesiyle, yani TSH ne kadar düşükse, o kadar artar.

TSH Çok Düşükse (Derece 2) Subklinik Hipertiroidi Tedavi Edilmeli midir?

Eğer TSH seviyeniz 0.1 mIU/L’nin altındaysa (Derece 2 subklinik hipertiroidi), tedavi genellikle daha kuvvetli bir şekilde gündeme gelir. Çünkü bu durumda kalp ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon), kalp yetmezliği, kemik erimesi ve kırık gibi riskler belirgin şekilde artmıştır.

Özellikle 65 yaş ve üzerindeyseniz, tedavi hemen hemen her zaman önerilir. Çünkü yaşlılarda bu riskler daha da yüksektir ve tedavinin potansiyel faydası genellikle risklerinden daha ağır basar.

65 yaşın altındaysanız ve TSH’niz 0.1’in altındaysa, karar biraz daha duruma özeldir. Eğer altta yatan kalp hastalığınız, osteoporozunuz varsa veya çarpıntı, kilo kaybı gibi belirgin şikayetler yaşıyorsanız, tedavi genellikle önerilir. Ancak genç, şikayetsiz ve başka risk faktörü olmayan kişilerde, durumu takip etme seçeneği de doktorunuzla birlikte değerlendirilebilir.

TSH Hafif Düşükse (Derece 1) Subklinik Hipertiroidi Tedavi Edilmeli midir?

Eğer TSH seviyeniz 0.1 ile 0.4 mIU/L arasındaysa (Derece 1 subklinik hipertiroidi), tedavi kararı çok daha dikkatli verilir ve genellikle tedaviye gerek duyulmaz. Bu durumda riskler genellikle daha düşüktür ve durumun kendiliğinden düzelme olasılığı daha yüksektir.

Genç (65 yaş altı), şikayeti olmayan ve başka önemli hastalığı (kalp hastalığı, osteoporoz gibi) bulunmayan kişilerde genellikle sadece düzenli takip yeterlidir. Tedavi önerilmez.

65 yaş ve üzerindeyseniz veya genç olmanıza rağmen kalp hastalığı, osteoporoz gibi risk faktörleriniz ya da belirgin şikayetleriniz varsa, tedavi “düşünülebilir”. Ancak bu durumda bile tedavi kararı kesin değildir ve potansiyel faydalar ile riskler dikkatlice tartılarak, size özel olarak verilir. Çoğu zaman bu grupta da ilk tercih takip olmaktadır.

Subklinik Hipertiroidi Tedavisiz İzlenebilir mi?

Evet, birçok durumda subklinik hipertiroidi için en uygun yaklaşım aktif bir tedavi uygulamadan sadece durumu düzenli olarak izlemektir. Buna “gözlem” veya “takip” diyoruz. Bu yaklaşım özellikle TSH seviyesi hafif düşük (0.1-0.4 mIU/L arası) olan genç, şikayeti olmayan ve ek hastalığı bulunmayan kişiler için sıklıkla tercih edilir.

Çünkü bu durumdaki kişilerin yaklaşık yarısında TSH seviyesi zamanla kendiliğinden normale dönebilir veya yıllarca aynı kalabilir. Takip sırasında tiroid fonksiyon testleriniz (TSH, fT4, T3) genellikle 6 ila 12 ayda bir tekrarlanır. Eğer durum kötüleşirse, TSH daha da düşerse veya belirtiler ortaya çıkarsa, o zaman tedaviye geçme kararı yeniden değerlendirilir. Bu yaklaşım gereksiz tedaviden kaçınmayı sağlar.

Subklinik Hipertiroidi İçin İlaç Tedavileri Nelerdir?

Tedavi kararı verildiğinde kullanılabilecek ilaç seçenekleri vardır. Bunlardan ilki antitiroid ilaçlardır (ATD). Türkiye’de metimazol ve propiltiyourasil (PTU) bulunur. Bu ilaçlar tiroid bezinin hormon üretimini yavaşlatır. Özellikle Graves hastalığına bağlı durumlarda veya diğer tedavilere hazırlık amacıyla kullanılabilirler. Avantajı tiroidi yok etmemesidir, ancak ilaç bırakılınca hastalık tekrarlayabilir ve nadir de olsa yan etkileri olabilir.

Diğer bir ilaç grubu ise beta-blokerlerdir (propranolol, atenolol gibi). Bunlar tiroid hormon seviyesini düşürmezler. Ancak hipertiroidinin neden olduğu çarpıntı, titreme, huzursuzluk gibi belirtileri hızla kontrol altına alırlar. Diğer tedaviler etkisini gösterene kadar veya bazen tek başına belirtileri rahatlatmak için kullanılırlar.

Subklinik Hipertiroidi İçin Kalıcı Tedaviler Nelerdir?

Eğer subklinik hipertiroidi kalıcı bir nedene bağlıysa (örneğin toksik nodül) ve tedavi gerektiriyorsa, daha kalıcı çözümler de vardır. Bunlardan biri radyoaktif iyot (RAI) tedavisidir. Ağızdan alınan radyoaktif iyot, tiroid hücrelerini tahrip ederek hormon üretimini kalıcı olarak azaltır veya durdurur. Özellikle nodüler hastalıklarda ve ilaç tedavisinin başarısız olduğu veya istenmediği Graves hastalarında etkili bir yöntemdir. En sık sonucu kalıcı tiroid yetmezliği (hipotiroidi) ve ömür boyu ilaç kullanma gerekliliğidir.

Diğer kalıcı tedavi seçeneği cerrahidir (tiroidektomi). Bu yöntemde tiroid bezi ameliyatla çıkarılır. Özellikle bez çok büyükse, kanser şüphesi varsa veya diğer tedaviler uygun değilse tercih edilir. En kesin çözümdür ancak ameliyat riskleri taşır ve sonrasında mutlaka ömür boyu tiroid ilacı kullanmak gerekir.

Dış Kaynaklı Subklinik Hipertiroidi Nasıl Yönetilir?

Eğer subklinik hipertiroidinizin nedeni dışarıdan aldığınız tiroid ilacının (levotiroksin) dozunun fazla olması ise, yönetim daha basittir. Bu durumda temel tedavi, kullandığınız levotiroksin dozunu doktorunuzun ayarlamasıdır. Amaç TSH seviyenizi tekrar normal aralığa getirmektir.

Doktorunuz, yaşınıza, kilonuza ve diğer sağlık durumlarınıza göre size uygun dozu belirleyecektir. Doz genellikle küçük adımlarla azaltılır. Doz değişikliğinden sonra TSH seviyesinin yeni dengeye ulaşması yaklaşık 6-8 hafta sürer, bu yüzden kontrol testi için bu süre beklenir. İdeal doza ulaşıldığında, TSH’nin normal aralıkta kalması hedeflenir. Aşırı TSH baskılanmasından kaçınmak, kalp ve kemik sağlığı için önemlidir.

Tedavi Edilmeyen Subklinik Hipertiroidi Nasıl Takip Edilir?

Eğer subklinik hipertiroidiniz için aktif tedavi başlanmadıysa ve sadece takip kararı verildiyse, düzenli kontroller önemlidir. Bu kontrollerin amacı, durumun nasıl seyrettiğini görmektir. TSH seviyeniz normale dönüyor mu, aynı mı kalıyor, yoksa daha da düşerek veya hormonlarınız yükselerek belirgin hipertiroidiye mi ilerliyor?

Bu takip genellikle tiroid fonksiyon testlerinin (TSH, serbest T4 ve T3) belirli aralıklarla tekrarlanmasıyla yapılır. Sıklık genellikle 6 ila 12 ayda birdir. Ancak başlangıçta veya durumunuzda bir değişiklik olursa doktorunuz daha sık kontrol önerebilir. Eğer takip sırasında TSH seviyeniz 0.1’in altına inerse, hormonlarınız yükselirse veya yeni belirtiler ortaya çıkarsa, tedavi seçeneği tekrar değerlendirilir.

Tedavi Edilen Subklinik Hipertiroidi Nasıl Takip Edilir?

Eğer subklinik hipertiroidiniz için bir tedavi (antitiroid ilaç, radyoaktif iyot veya cerrahi) uygulanıyorsa, takip protokolü uygulanan tedaviye göre değişir.

Antitiroid ilaç kullanıyorsanız, başlangıçta ilacın etkisini görmek ve dozu ayarlamak için daha sık (örneğin 4-6 haftada bir) kan testleri yapılır. Doz oturduktan sonra kontroller 3-6 aya uzatılabilir.

Radyoaktif iyot tedavisi aldıysanız, tedavinin başarılı olup olmadığını ve kalıcı hipotiroidi gelişip gelişmediğini görmek için ilk aylarda ve sonrasında düzenli (genellikle yıllık) TSH kontrolleri yapılır. Çoğu zaman ömür boyu takip gerekir.

Cerrahi ile tiroidiniz alındıysa, kalıcı hipotiroidi gelişeceği için ömür boyu levotiroksin kullanmanız gerekir. İlacın doğru dozunu ayarlamak için başlangıçta sık, sonra yıllık TSH kontrolleri yapılır.

Gebelerde Subklinik Hipertiroidi Nasıl Yönetilir?

Gebelik sırasında vücutta birçok hormonal değişiklik olur ve TSH seviyesi özellikle ilk üç ayda normalden daha düşük olabilir. Bu gebelik hormonu hCG’nin TSH benzeri etkisinden kaynaklanır ve genellikle normal bir durumdur. Gebelikte subklinik hipertiroidi tanısı, TSH’nin gebeliğe özel referans aralığının altında, ancak T4 ve T3 hormonlarının normal olmasıyla konur.

Genel yaklaşım gebelikte saptanan subklinik hipertiroidiyi tedavi etmekten kaçınmaktır. Çünkü bu durumun gebelik üzerinde olumsuz bir etkisi olduğuna veya tedavi etmenin fayda sağladığına dair yeterli kanıt yoktur. Tedavi genellikle sadece T4/T3 hormonlarının da yükseldiği aşikar hipertiroidi durumunda gerekir.

Ancak düşük TSH’nin altta yatan bir Graves hastalığının belirtisi olup olmadığını anlamak önemlidir. Doktorunuz gerekirse bunu araştıracaktır. Subklinik hipertiroidi saptanan gebeler, durumun ilerleyip ilerlemediğini görmek için gebelik boyunca düzenli tiroid testleriyle takip edilir.

Çocuklarda ve Ergenlerde Subklinik Hipertiroidi Nasıl Yönetilir?

Çocuklarda ve ergenlerde hipertiroidi ve subklinik hipertiroidi yetişkinlere göre daha nadirdir. En sık neden yine Graves hastalığıdır. Bu yaş grubu için subklinik hipertiroidinin yönetimine dair çok net kılavuzlar yoktur. Yaklaşım genellikle çocuğun yaşına, TSH seviyesine, belirti olup olmamasına ve altta yatan nedene göre belirlenir.

Eğer durum hafifse ve belirti yoksa, bazen sadece düzenli takip yeterli olabilir. Ancak TSH belirgin düşükse veya belirtiler varsa, genellikle aşikar hipertiroidi tedavisinde olduğu gibi antitiroid ilaçlarla (metimazol gibi) tedaviye başlanır. İlaç tedavisi başarısız olursa veya uygun değilse, radyoaktif iyot veya cerrahi gibi kalıcı tedaviler düşünülebilir. Ancak bu kararlar mutlaka çocuk endokrinolojisi uzmanı tarafından, her çocuğun durumu özelinde dikkatlice değerlendirilerek verilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir