Ses Kısıklığı ve Yutma Güçlüğü Tiroid Belirtisi Olabilir

Ses Kisikligi ve Yutma Guclugu Tiroid Belirtisi Olabilir

Ses kısıklığı ve yutma güçlüğü tiroid bezinde meydana gelen rahatsızlıkların habercisi olabilir. Özellikle guatr veya tiroid nodülleri ses tellerine ve yemek borusuna baskı yaparak bu tür semptomlara yol açabilir. Ayrıca tiroid kanseri gibi ciddi durumlarda da tümör büyüdükçe çevresindeki dokulara zarar verebilir. Bununla birlikte hipotiroidizm ve hipertiroidizm gibi diğer tiroid işlev bozuklukları tiroid bezinin iltihaplanması veya büyümesi sonucunda benzer belirtileri tetikleyebilir. Dolayısıyla bu tür semptomlar yaşayan bireylerin bir uzmana başvurmaları önerilir.

ozgurkilickesmez hakkimda SOL
ozgurkilickesmez hakkimda SAG

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ

Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji

Prof. Dr. Kılıçkesmez, Türk Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Türk Girişimsel Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Strok (inme) tedavisi sertifikasyonu ve Avrupa Girişimsel Radyoloji Boardu (EBIR) sahibidir. Akademik geçmişinde, 2008 yılında Siemens Radyoloji Birincilik Ödülü’nü kazanmıştır.  Medicana Ataköy hastanesinde tedavilerini yapmaktadır.

Özgeçmiş Ödüller Yorumlar

Boğuk Ses ve Tiroid Bozuklukları Arasındaki Bağlantı Nedir?

Tiroid bezi ses telleri ve laringeal sinir ile yakın konumda olduğundan tiroid bozuklukları ses kısıklığına yol açabilir. Bu ilişki nedeniyle hem iyi huylu hem de kötü huylu tiroid nodülleri büyüdüğünde sinire baskı yaparak ses teli işlevini etkileyebilir. Sinir sıkıştığında ses tellerinde bozulma meydana gelir ve bu durum ses kısıklığı veya ses değişikliği olarak kendini gösterir. Özellikle guatr tiroidit ve tiroid kanseri gibi durumlarda genişlemiş tiroid bezinin çevredeki dokulara baskı yapması yaygın görülür.

Özellikle yaygın nedenler arasında:

  • Tiroid Nodülleri: Sinir üzerinde fiziksel baskı yaparak ses kalitesinde değişiklik yaratır.
  • Tiroid İltihabı (Tiroidit): Gırtlak ve ses tellerine baskı uygulayan şişlik oluşturur.
  • Hipotiroidizm: Ses tellerinde sıvı birikmesine neden olur bu da kalınlaşmaya yol açar.

Tiroid Problemleri Yutma Güçlüğüne Neden Olabilir Mi?

Tiroid problemleri boyunda yer alan tiroid bezinin genişlemesi veya nodül oluşumu ile ortaya çıkabilir ve bu durumlar yutma güçlüğüne neden olabilir. Tiroid bezi yemek borusu ve soluk borusuna oldukça yakın konumda bulunduğundan genişleyen tiroid dokusu bu yapılara baskı yapabilir. Özellikle guatr oluşumu ve nodüller yutma sırasında “boğazda bir yumru” veya “globus hissi” olarak bilinen bir his yaratabilir.

Daha ileri vakalarda bu baskı yutma fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir ve bazı durumlarda nefes almada zorluk yaşanabilir. Bu nedenle büyüyen nodüller veya guatr yemek borusunun sıkışmasına sebep olarak katı yiyeceklerin yutulmasını zorlaştırabilir. Özellikle fiziksel aktivite sırasında veya uzanırken nefes almak zorlaşabilir çünkü genişlemiş tiroid soluk borusuna baskı yapabilir.

Bunlara ek olarak tiroid bezinin büyümesine neden olan birkaç farklı faktör bulunmaktadır:

  • Guatr: Bu durumda tiroid bezi tiroid hormonlarının normal üretimini etkileyerek büyüyebilir.
  • Nodüller: Büyük nodüller çevredeki dokulara baskı yapacak kadar genişleyebilir.
  • Tiroid hastalıkları: Graves hastalığı veya Hashimoto tiroiditi gibi rahatsızlıklar da tiroid büyümesine yol açabilir.

Bu tür durumlar disfajiye boğazda yumru hissine ve bazı vakalarda nefes alma güçlüğüne yol açabilir. Bu belirtileri yaşayan bireylerin erken tıbbi değerlendirme alması önerilir.

7/24 WhatsApp
İçin
Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Bu Semptomlarla İlişkili Özel Tiroid Durumları Nelerdir?

    Tiroid ile ilgili belirli durumlar çevre dokulara baskı yaparak ses kısıklığı ve yutma güçlüğü gibi belirtilere yol açabilir. Bu durumlar arasında tiroid nodülleri guatr ve tiroid kanseri bulunur. Her biri kendine özgü özellikleri ile bu belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.

    • Tiroid Nodülleri: Tiroid bezinde anormal büyüme veya kitle olarak tanımlanan nodüller bazı durumlarda çevre dokulara baskı yapabilir. Özellikle büyük nodüller ses kutusuna veya yemek borusuna baskı yaparak ses kısıklığı yutma güçlüğü ve bazen nefes alma sorunlarına neden olabilir. Nodüller genellikle iyi huyludur ancak bazıları kanserli olabilir. Hiperaktif nodüller hormon dengesizliğine yol açabilir ve bu da ek belirtilerin görülmesine neden olabilir.
    • Guatr: Tiroid bezinin büyümesiyle karakterize edilen guatr iyot eksikliği veya otoimmün hastalıklar gibi nedenlerle oluşabilir. Büyük guatrlar çevre dokulara baskı yaparak boğazda dolgunluk hissi yutma güçlüğü ve ses kısıklığına neden olabilir. Bazı guatrlar dışarıdan görülebilir ve yatarken nefes almayı zorlaştırabilir.
    • Tiroid Kanseri: Tiroid kanseri nodüller gibi büyüyerek çevre dokulara baskı yapabilir ve ses değişikliklerine yutma güçlüğüne neden olabilir. Agresif türleri çevre dokulara hızla yayılabilir ve belirtilerin şiddetlenmesine yol açabilir.

    Bu Semptomlar İçin Ne Zaman Tıbbi Yardım Alınmalıdır?

    Ses kısıklığı ve yutma güçlüğü gibi belirtiler üç ila dört haftadan uzun sürerse bireyin tıbbi yardım alması önerilir. Bu semptomlar özellikle guatr veya tiroid nodüllerinin sebep olabileceği ciddi rahatsızlıkların işareti olabilir. Bu nedenle belirtilerin süresi uzadığında durumun ciddiyetini anlamak adına uzman değerlendirmesi önem taşır.

    Tiroid bezinin büyümesi veya nodül geliştirmesi sonucunda aşağıdaki durumlar ortaya çıkabilir:

    • Ses telleri ve yemek borusuna baskı yaparak normal fonksiyonları etkileyebilir
    • Yutkunma sırasında güçlük çekilmesine yani disfajiye sebep olabilir
    • Hava yollarının daralmasına yol açarak nefes almayı zorlaştırabilir

    Bu semptomların kalıcı hale gelmesi durumunda tiroidin büyümesi ve ilgili komplikasyonların ortaya çıkması mümkündür. Erken teşhis bu tür rahatsızlıkların ilerlemesini önlemek ve semptomların kötüleşmesini engellemek için büyük önem taşır. Ayrıca gecikmiş tedaviyle tiroid kanseri gibi ciddi sağlık sorunları da meydana gelebilir. Böylece bu belirtilerin uzun sürmesi halinde hızlı bir şekilde bir sağlık uzmanına danışmak gereklidir.

    Sonuç olarak sürekli ses kısıklığı veya yutma güçlüğü altta yatan tiroid disfonksiyonlarını işaret edebileceği için erken değerlendirme kritik bir adımdır. Özellikle guatr veya nodüller sebebiyle gelişen bu semptomlar uygun tedavi sağlanmadığında ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu yüzden semptomların süresi uzadığında gecikmeden bir uzmana başvurulması sağlık açısından hayati önem taşır.

    Detaylı bilgi ve randevu almak için Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez'e hemen ulaş!

    Tiroidle İlişkili Boğuk Ses ve Yutma Güçlüğü İçin Hangi Tedavi Seçenekleri Vardır?

    Tiroid ile ilişkili ses kısıklığı ve yutma güçlüğü tedavisinde çeşitli girişimsel radyoloji yaklaşımları tercih edilmektedir. Bu tedavi seçenekleri özellikle cerrahiye alternatif arayan veya cerrahi sonrası oluşan komplikasyonları hafifletmek isteyen hastalar için yararlıdır. Her bir yöntemin ses tellerine ve yemek borusuna olan baskıyı azaltmada farklı avantajları bulunmaktadır.

    • Perkütan Etanol Enjeksiyonu (PEI): Bu minimal invaziv yöntem tiroid nodüllerine etanol enjekte edilerek nodüllerin küçültülmesini sağlar. Böylece nodüllerin ses tellerine yaptığı baskı azalır ve yutma güçlüğü gibi şikayetler hafifler.
    • Radyofrekans Ablasyonu (RFA): RFA yöntemi termal enerji kullanarak tiroid nodüllerini küçültür. Ameliyat gerektirmemesi sebebiyle cerrahiden kaçınmak isteyen hastalar için iyi bir seçenek olarak kabul edilir.
    • İnce İğne Aspirasyonu (FNA) ve Biyopsi: Ultrason kılavuzluğunda yapılan bu işlem tiroid nodüllerinin malign olup olmadığını tespit etmek için kullanılır. Malignite şüphesi varsa daha ileri tedavi yöntemleri gerekebilir.
    • Ultrason Eşliğinde Tedaviler: Mikrodalga ablasyonu veya lazer ablasyonu gibi tedavilerle küçük tiroid nodülleri hedeflenir ve bu sayede çevre yapılara baskı hafifletilir.
    • Ses Teli Mediyalizasyonu: Ameliyat sonrası oluşan ses kısıklığı gibi şikayetlerin giderilmesine yardımcı olur. Bu seçenekle ameliyat sonrası komplikasyonların azalması hedeflenmektedir.