Röntgen, vücudumuzun içini özel bir “ışık” yardımıyla görüntüleme yöntemidir. Elimize aldığımız bir fenerin duvarın arkasını gösteremediğini düşünelim; oysa röntgen, normal ışığın geçemediği dokuların ötesine bakmamızı sağlar. Bu görüntüleme tekniğinde “X-ışınları” adı verilen çok güçlü ve dalga boyu kısa elektromanyetik dalgalar kullanılır. Bu dalgalar, kemik gibi yoğun dokulardan daha zor, kas ve yağ gibi yumuşak dokulardan ise daha kolay geçerek farklı tonlarda görüntü oluşturur. Uygulama esnasında genellikle hasta, ilgili vücut bölgesi doğru açıya getirilerek röntgen tüpünden yayılan ışına maruz bırakılır. Ardından bu ışınlar dedektöre ulaşır ve detaylı bir resim meydana getirir. Çoğu zaman kısa sürer, hazırlık ve koruyucu önlemlerle birlikte hem hızlı hem de nispeten düşük risklidir. Elbette her tıbbi görüntüleme yönteminde olduğu gibi röntgende de amaç fayda-zarar dengesini gözeterek doğru teşhisi hızla koymaktır.
Tıbbi Adı | Direkt Radyografi (X-Ray, Röntgen) |
Kullanım Amacı | Kemik yapılar, akciğerler, bazı yumuşak doku ve iç organların görüntülenmesi |
Yöntem Tipi | İyonize radyasyon (X-ışınları) kullanılarak yapılan görüntüleme |
Uygulama Süresi | Genellikle 5–10 dakika |
Hazırlık Gereksinimi | Metal takılar çıkarılmalı, ilgili bölgeye göre özel hazırlık gerekebilir (örneğin karın röntgeni öncesi açlık) |
Değerlendirilen Yapılar | Kemikler, eklemler, akciğerler, kalp gölgesi, sinüsler, karın içi gaz dağılımı |
Klinik Kullanım Alanları | Kırık ve çıkıklar, akciğer enfeksiyonları, skolyoz, artrit, yabancı cisim değerlendirmesi |
Avantajları | Hızlı uygulanabilir, acil durumlarda ilk tercih, yaygın ve erişilebilir |
Kısıtlamaları | Radyasyon içerir, yumuşak doku ayrıntısı düşüktür, hamilelikte dikkatli kullanılmalıdır |
Görülebilecek Bulgular | Kırık, tümör, enfeksiyon, sıvı birikimi, organ büyümesi |
Yardımcı Yöntemler | BT, MR, ultrason, sintigrafi (gereken durumlarda detaylandırma için) |
Röntgen Nedir ve Nasıl Çalışır?
Röntgen, 19. yüzyılın sonlarında Wilhelm Conrad Röntgen tarafından keşfedilmiş ve tıpta âdeta bir çığır açmıştır. O dönemde, adeta karanlık bir odaya ansızın giren ışık gibi, vücudun içini görme fikri herkes için büyüleyiciydi. Temel prensip olarak röntgen cihazı içinde bulunan katot (negatif yüklü) ısıtıldığında elektronlar açığa çıkar ve bu yüksek hızla hareket eden elektronlar bir metal hedefe çarpar. Çarpışmanın etkisiyle ortaya çıkan enerjinin bir kısmı X-ışınlarına dönüşür. İşte bu X-ışınları, cildimiz, kaslarımız, organlarımız gibi farklı yoğunluklara sahip dokulardan geçmeye çalışır.
İnsan vücudu “blok” gibi tek parça değildir; içinde her doku farklı yapıdadır. Örneğin kemik çok serttir ve yüksek miktarda kalsiyum içerir. Bu yoğun yapı X-ışınlarını daha fazla soğurduğu için filmde veya dijital algılayıcıda beyaz renge yakın bir tonda görünür. Kaslar, yağ tabakaları ve iç organlar ise bu ışınları kısmen geçirir veya soğurur; dolayısıyla film üzerinde gri tonlarda belirir. Akciğerlerin içi hava dolu olduğu için buradan ışınlar neredeyse engelsiz geçer ve bu yüzden siyaha yakın görünür.
Bir röntgen çekiminde, cihazın yaydığı X-ışını demeti ilgili vücut bölgesine yönlendirilir. Ardından karşı tarafta yer alan dedektör veya film, geri kalan ışınları “yakalar”. Filmi ortaya çıkmış bir fotoğraf olarak düşünebilirsiniz; ancak bu fotoğrafta açık (beyaz) kısımlar daha yoğun yapılara, koyu (siyah) bölgeler ise havalı boşluklara karşılık gelir. Böylelikle kırıklar, kitleler, yabancı cisimler veya belli organların anormal görünümleri tespit edilebilir.
Röntgenin çalışma prensibi böyle anlatıldığında karmaşık gelebilir, ama kabaca ışığın özel bir türünü kullanarak vücudumuzun içini resmetmeye yarayan bir teknik olduğunu unutmamak işimizi kolaylaştırır. Tıpkı elinizdeki anahtarları bir çantanın içine koyduğunuzda çantayı dıştan göremediğiniz gibi, normal ışıkla kemiklerimizi görmemiz mümkün değildir. Fakat X-ışınları bu “karanlıkta” dolaşır ve bize içeride neler olup bittiğini anlatır.
Röntgenin Temel Tıbbi Kullanım Alanları Nelerdir?
Röntgen denildiğinde akla ilk gelen muhtemelen “kırık-çıkık tespiti” olur. Gerçekten de ortopedi alanında röntgen, vücuttaki kemiklerin durumunu hızlıca görüntüleyebilmesi sayesinde altın standartlardan biridir. Bilek ağrısıyla hastaneye gittiğinizde, doktor öncelikle o bölgenin röntgenini isteyebilir. Çünkü olası bir çatlak, kırık veya çıkık, röntgen filmi sayesinde kolaylıkla ortaya çıkar. Ancak röntgenin tek marifeti kemikleri görüntülemek değildir.
Kemik ve Eklem Hastalıkları
- Kırık ve çatlakların tespiti: Bir düşme veya çarpma durumunda kemik bütünlüğünün bozulup bozulmadığı ilk olarak röntgenle anlaşılır.
- Kemik erimesi (osteoporoz) değerlendirmesi: DEXA gibi özel cihazlarla yapılan kemik yoğunluğu ölçümlerinin atası sayılabilecek klasik röntgen, ileri derecedeki kemik kayıplarını gözlemlemekte de işe yarar.
- Artrit gibi eklem rahatsızlıkları: Eklem aralığının daralması veya kireçlenme gibi bulgular, bir eklemi tutan iltihabi ya da dejeneratif süreçlerin varlığını gösterebilir.
Akciğer ve Solunum Yolları
- Akciğer enfeksiyonları: Zatürre (pnömoni) ya da verem (tüberküloz) şüphesinde genelde ilk istenen tetkik akciğer röntgenidir.
- Akciğer dokusundaki kitleler: Bir tümör ya da nodül söz konusu olduğunda, röntgen ilk tarama yöntemi olabilir.
- Kalp boyutu: Bazı kalp rahatsızlıklarında kalp büyür ve bu durum akciğer filmi üzerinde kalbin gölgesinin büyümesiyle kendini belli eder.
Diş ve Çene Yapısı
- Çürükler, kanal tedavisi öncesi ve diş kökü sorunları: İntraoral röntgenle detaylı diş kökü görüntülemesi yapılabilir.
- Çene kemiği yapısı, gömülü dişler: Panoramik röntgen bu anlamda diş hekimlerine geniş bir görüş alanı sağlar.
Meme Görüntülemesi (Mammografi)
- Erken dönem meme kanseri teşhisi: Meme dokusundaki kalsiyum birikimleri ve milimetrik kitleler röntgen prensibiyle çalışan mammografide saptanabilir.
Diğer Organlar ve Yapılar
- Karın bölgesi: Bağırsak tıkanıklığı, böbrek taşı veya safra kesesi taşı gibi durumlarda basit bir direkt karın grafisi tanıya yardımcı olabilir.
- Damar yapıları: Özel kontrastlı röntgen teknikleri (anjiyografi) ile damar darlıkları ve baloncuklar (anevrizma) incelenir.
Görüldüğü gibi röntgen, özellikle acil durumlarda pratikliğiyle öne çıkar. Ayrıca birçok hastalık sürecinde hekimlerin hızlı karar vermesine yardımcı olur. Tabii ki her hastalık için tek başına yeterli değildir; ultrason, MR, tomografi gibi ek yöntemlerle desteklenmesi gerekebilir. Fakat “ilk adım görüntüleme” denince çoğu zaman akla röntgen gelir.
Röntgen Çekimi Nasıl Yapılır?
Hastaneye ya da görüntüleme merkezine gittiğinizde, röntgen çekimi öncesinde genellikle sizden metal eşyalarınızı çıkarmanız istenir. Bunun nedeni, kemer tokası, saat, kolye gibi metallerin filmin üzerine parlak beyaz lekeler şeklinde yansıyarak görüntüyü bozabilme riskidir. Örneğin elinizde pırıl pırıl parlayan bir bilezikle röntgen odasına girerseniz, bilek kemiğinizin netliği azalabilir.
Hazırlık Süreci
- Eğer karın veya sindirim sistemiyle ilgili bir röntgen çekilecekse, bazen önceden aç olmanız veya bağırsak temizliği yapılmanız istenebilir. Mesela baryumlu grafi çekilecekse, doktorunuz size bir kontrast madde içirerek mide ve bağırsaklarınızı daha net gösterir.
- Giysilerinizde fermuar, düğme veya herhangi bir metal kısım yoksa üstünüze özel bir önlük giymenize gerek kalmayabilir.
Pozisyon Alma
- Röntgenin çekileceği bölgeye göre, ayakta, oturarak ya da yatar pozisyonda bulunmanız istenir. Örneğin akciğer röntgeninde genellikle ayakta durarak göğsünüzü cihaza doğru yaslarsınız ve teknisyen tam “derin nefes alın, nefesinizi tutun” dediğinde cihaz X-ışınlarını gönderir.
- Kol, bacak, bilek gibi kemik yapıları inceleneceğinde bazen farklı açılardan pozlar alınabilir. Bunu, bir nesneyi farklı açılardan fotoğraflamak gibi düşünebilirsiniz.
Teknisyenin Kontrol Odasına Geçmesi
- Röntgen makinesi çalıştığında, teknisyen sizin bulunduğunuz odadan kurşun kaplı veya korumalı bir bölmeye geçer. Çünkü sık ve yoğun şekilde X-ışınına maruz kalmak sağlık çalışanları için riskli olabilir.
- Bu sırada size kısa komutlar verilir: “Kıpırdamadan durun” veya “Nefesinizi tutun” gibi. Bu talimatlara uymak, net bir görüntü elde etmek için önemlidir.
Görüntüleme ve İşlem Süresi
- Çoğu röntgen çekimi sadece birkaç saniye sürer. Ancak hazırlık ve doğru pozisyon almak bazen daha uzun zaman alabilir.
- Dijital sistemlerde çekimden hemen sonra ön izleme yapılabilir. Gerekirse teknisyen, “Bir de yan pozdan alalım” diyerek ek çekim isteyebilir.
Sonuçların Değerlendirilmesi
- Röntgen görüntünüz radyoloji uzmanı tarafından incelenir. Ardından rapor hazırlanarak ilgili doktora veya size yönlendirilir.
- Bazı merkezlerde görüntüler dijital ortama yüklenir; böylece gerektiğinde başka hastanelerle veya doktorlarla paylaşmanız çok daha kolay hale gelir.
Hangi Röntgen Görüntüleme Teknikleri Vardır?
Röntgen denildiğinde akla genelde klasik “film röntgeni” gelir. Ancak tıp alanında, farklı amaçlara uygun çeşitli röntgen teknolojileri geliştirilmiştir. Bu teknolojileri, cep telefonlarımızın kamera modları gibi düşünebilirsiniz: Normal çekim, gece modu, portre modu… Hepsi aynı cihaz prensibini kullanır ama farklı amaçlara hizmet eder.
Düz (Konvansiyonel) Röntgen
- Sıklıkla acillerde ya da polikliniklerde en çok kullanılan yöntemdir. Tek bir açıdan çekilen, 2 boyutlu bir görüntü sunar. Kırık tespiti, akciğer hastalıkları, diş sorunları gibi birçok konuda ilk adım olarak başvurulur.
Bilgisayarlı Tomografi (BT veya CT)
- Aslında bu da bir tür röntgen tekniğidir, ancak burada X-ışını kaynağı ve dedektörler hastanın etrafında 360 derece döner. Elde edilen kesit görüntüler yazılım tarafından 3 boyutluya yakın bir veri setine dönüştürülür. Örneğin beynin veya iç organların farklı katmanlarda incelenmesi gerektiğinde devreye girer.
- Düz röntgene göre daha fazla detay verir ancak doğal olarak daha yüksek dozda radyasyon içerir.
Floroskopi
- Bu teknikte, sürekli bir X-ışını akışı eşliğinde gerçek zamanlı olarak görüntü alınır. Bir nevi “canlı yayın” gibi düşünebilirsiniz. Örneğin baryumlu yemek borusu incelemesi yapılırken, hastanın yuttuğu baryumun nasıl ilerlediği monitörde izlenir.
- Endoskopi, kateter yerleştirme ve bazı girişimsel uygulamalarda doktorun rehberlik alması için de kullanılır.
Mammografi
- Kadınlarda meme dokusunu taramak içinuılan bir yöntemdir. Kol veya kasık damarından verilen iyot bazlı kontrast madde sayesinde kalp damarları, beyin damarları veya bacak damarları net biçimde görünür. Kalp krizi riski yüksek hastalarda tıkalı damarları tespit etmek için tercih edilir.
Dental Röntgenler (Panoramik, Periapikal)
- Diş hekimlerinin tanı sürecinde en çok kullandıkları tekniklerdir. Panoramik röntgen, tüm çene ve dişleri tek seferde görmeye imkân tanır. Periapikal röntgen ise tek diş veya birkaç dişi detaylı incelemek için çekilir.
Kemik Dansitometri (DEXA)
- Aslında klasik röntgenin modern bir uyarlamasıdır; düşük dozda X-ışını kullanarak kemik yoğunluğunu ölçer. Osteoporoz (kemik erimesi) teşhis ve takibinde oldukça önemlidir.
Röntgen Öncesi Hastalar Nasıl Hazırlanmalıdır?
Bir röntgen çekimine hazırlanırken, bazen özel önlemlere gerek olmazken, bazen de belirli talimatlara uymak gerekir. Bu tamamen incelenecek bölgeye ve yapılacak çekim türüne bağlıdır.
Genel Kurallar
- Metal eşyalar: Saat, kolye, küpe, fermuarlı giysi, madeni para gibi nesneler röntgen görüntüsünü bozar. Bu nedenle çekim öncesinde bunları çıkarmak faydalı olur.
- Mümkünse bol ve rahat kıyafetler giyilmelidir. Özellikle ortopedik röntgenlerde görüntünün net olması için ince ve üzerine yapışmayan kıyafetler tercih edilir.
Kontrastlı Röntgenler (Baryum veya İyotlu)
- Eğer baryumlu mide-bağırsak grafisi çekilecekse, muhtemelen birkaç saatlik açlık istenecektir. Bu baryumun midenizde başka gıdalarla karışmasını önler.
- İyotlu kontrastın verileceği anjiyografi veya BT tetkiklerinde, alerjik reaksiyon riskine karşı bazı ön testler veya ilaçlar uygulanabilir.
Hamilelik Durumu
- Hamile olduğunuzu düşünüyorsanız veya hamile olma ihtimaliniz varsa mutlaka çekimden önce sağlık personeline bilgi vermelisiniz.
- Çoğu röntgende, özellikle karın bölgesi incelenmiyorsa risk çok düşük olsa da yine de doktorunuz hamilelik durumunuza göre başka alternatifleri değerlendirebilir.
Önceden Kullanılan İlaçlar veya Hastalıklar
- Böbrek problemleri varsa, kontrastlı çekimler öncesinde dikkatli değerlendirme yapılır. Çünkü bazı kontrast maddeler böbrek fonksiyonlarını etkileyebilir.
- Tiroid veya diğer hormon hastalıkları durumunda da doktorun haberdar olması önemlidir.
Psikolojik Hazırlık
- Bazı hastalarda özellikle göğüs röntgeninde kapalı alan korkusu veya nefes tutma endişesi olabilir. Ancak röntgen çekimi çok kısa sürer ve MR gibi dar tüp şeklinde bir cihaz değildir. Dolayısıyla genellikle korkulacak bir durum yoktur.
Röntgenle Hangi Vücut Bölümleri İncelenir?
Röntgen pek çok vücut bölgesini inceleyebilen esnek bir yöntemdir. Bunu, günlük hayatta kullandığımız bir kameranın geniş açılı ya da yakın plan çekimleri yapabilmesi gibi hayal edebiliriz.
Skeletal Sistem (Kemikler ve Eklemler)
- Kafatasından ayak parmaklarına kadar tüm kemik yapıları röntgenle incelenebilir. Kırık tespiti, eklem bozuklukları, çıkıklar veya kireçlenme bulguları en sık bakılan konulardır.
- Bel fıtığı gibi omurga sorunları da bazen röntgenle ön değerlendirmeye alınır, ancak kesin teşhis için çoğunlukla MR gibi ek yöntemler gerekebilir.
Göğüs Bölgesi (Toraks)
- Akciğerler: Pnömoni, tüberküloz, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi solunum yolu hastalıkları.
- Kalp: Çok detaylı olmasa da kalp boyutu hakkında fikir verir. Büyük damarlar ve kalp duvarındaki anormal genişlemeleri röntgende kabaca görebiliriz.
Karın Bölgesi
- Karın ağrısı şikâyetiyle gelen hastalarda bağırsak tıkanıklığı, gaz birikimi, böbrek taşı veya safra kesesi taşı gibi bazı durumlar röntgenle görülebilir.
- Mide-bağırsak sistemini incelemek için baryumlu röntgen çekimleri kullanılır.
Diş ve Çene
- Tek dişin kök yapısını ve çene kemiğini değerlendirmek için periapikal röntgen.
- Tüm ağız, çene ve dişleri bir seferde görmek için panoramik röntgen.
Meme Dokusu
- Mammografi, meme kanserinin erken teşhisi için çok önemlidir. Dokudaki kitleler veya kalsifikasyonlar tespit edilebilir.
Damar Sistemleri
- Düz röntgen bu konuda yetersiz kalabileceği için, genellikle kontrast madde enjeksiyonuyla yapılan anjiyografi teknikleri devreye girer. Kalp veya beyin damarları ayrıntılı şekilde görünür.
Röntgen Kırık Tanısında Nasıl Yardımcı Olur?
Bileğinizi incittiğinizi varsayalım: Şişlik, morarma ve hareket ettirince ağrı… Kırık mı, çatlak mı, yoksa sadece yumuşak doku zedelenmesi mi? İşte bu noktada röntgenin devreye girmesi, tıpkı bir el feneriyle karanlıkta kaldığınızda etrafı aydınlatmak gibidir.
Kemiklerin Yoğunluğu ve Doku Kontratı
- X-ışınları, kemik gibi yoğun yapılara çarptığında büyük oranda soğurulur ve filmde beyaz bir alan bırakır. Eğer kemik yüzeyinde bir bütünlük bozulması, ince bir çizgi veya ayrılma varsa bu alan filmde kesintiye uğramış görünür.
- Çoğu zaman bir bilek kırığı, ortalama iki farklı açıdan çekilen röntgenle kolayca saptanabilir.
Farklı Açıların Önemi
- Sadece önden (AP) çekim bazen yeterli olmaz; kırığın tam görünmesi için yandan (lateral) veya oblik açılardan da görüntü almak gerekebilir. Örneğin ayak bileği röntgeninde üç farklı poz çekilmesi, muhtemel bir kırık veya çatlağın gözden kaçmamasını sağlar.
Kırık Tipini Belirleme
- Basit bir “çatlak” (fissür) ile tam ayrılmış parçalı bir kırık farklı tedaviler gerektirir. Röntgen sayesinde kırığın tipi (spiral kırık, parçalı kırık, transvers kırık vb.) saptanabilir. Böylece alçı mı, ameliyat mı gerektiği anlaşılır.
- Çocuklarda büyüme kıkırdağının zarar görüp görmediği de röntgenle değerlendirilebilir.
Eklem Bozuklukları ve Dislokasyonlar
- Diz, dirsek, omuz gibi eklemlerde röntgen, bir kemiğin normal eklem boşluğundan çıkıp çıkmadığını gösterir. Dislokasyon durumlarında eklem yüzeyi birbirine tam oturmamıştır; bu filmde açıkça belli olur.
Takip ve İyileşme Değerlendirmesi
- Kırık tedavisinde, alçı veya cerrahi müdahale sonrası iyileşme sürecinin kontrolü de röntgenle yapılır. Kırık hattının kaynamaya başlayıp başlamadığı, yerinde durup durmadığı bu şekilde takip edilir.
Röntgen Kanser Tedavisinde Kullanılabilir Mi?
Röntgen deyince genellikle aklımıza teşhis süreci gelir; ancak yüksek enerjili X-ışınları kanser tedavisinde de önemli bir rol oynar. Bu noktada bahsedilen yöntem “radyoterapi” veya “ışın tedavisi” olarak bilinir.
Radyoterapinin Temel Mantığı
- Kanser hücreleri, sağlıklı hücrelere göre daha hızlı bölünür ve genetik olarak daha düzensizdir. Yüksek doz radyasyon, bu hızlı bölünen hücrelerin DNA’sını hasara uğratıp çoğalmasını engeller veya doğrudan öldürür.
- Sağlıklı hücreler de zarar görebilir, ancak onlar kendini onarma konusunda kanser hücrelerine göre daha başarılıdır. Doktorlar, mümkün olduğunca tümörü hedef alacak doz planlamaları yapar.
Nasıl Uygulanır?
- Dıştan uygulama (Eksternal radyoterapi): Lineer hızlandırıcı cihazları kullanılır ve X-ışınları vücudun dışından, belirlenen tümör bölgesine odaklanır.
- Bazen içten uygulama (Brakiterapi) devreye girer. Burada ise radyoaktif kaynak tümörün içine veya yakınına yerleştirilir.
Hangi Kanserlerde Kullanılır?
- Meme, prostat, akciğer, beyin, baş-boyun ve daha pek çok tümör tipinde radyoterapi tedavi protokolünün bir parçası olabilir.
- Bazı durumlarda cerrahi öncesi tümörü küçültmek ya da cerrahi sonrasında kalan hücreleri yok etmek amacıyla uygulanır.
Yan Etkiler ve Önlemler
- Tedavi esnasında hasta, ciltte kızarıklık, yorgunluk, mide bulantısı gibi yan etkilerle karşılaşabilir. Bunlar genelde geçicidir.
- Uygulamayı yapan onkoloji ekibi, hastanın konforu ve sağlıklı dokularının korunması için detaylı planlama yapar.
Sıkça Sorulan Sorular
Röntgende her şey belli olur mu?
Hayır, röntgen her şeyi göstermez. Özellikle kemik kırıkları, bazı akciğer hastalıkları ve diş problemlerini iyi gösterir. Ancak kaslar, bağlar gibi yumuşak dokuları ve bazı hastalıkların erken evrelerini detaylı göstermede yetersiz kalır. Bu durumlarda doktorunuz MR veya ultrason gibi başka incelemeler isteyebilir.
MR ve röntgen farkı nedir?
En temel fark, röntgenin X-ışını yani radyasyon kullanması, MR’ın ise güçlü mıknatıslar ve radyo dalgaları kullanmasıdır; MR’da radyasyon yoktur. Röntgen kemikleri iyi gösterirken, MR özellikle beyin, omurilik, eklemler gibi yumuşak dokuları çok daha detaylı inceler. Bu nedenle farklı durumlar için farklı yöntemler tercih edilir.
Röntgen radyasyonu kaç günde atılır?
Röntgen çekiminde kullanılan X-ışınları vücutta birikmez veya kalıcı olmaz. Çekim bittiği anda vücudunuzda X-ışını kalmaz, yani “atılma” gibi bir durum söz konusu değildir. Çekim sonrası radyasyon yaymazsınız ve normal hayatınıza hemen dönebilirsiniz.
Röntgen çekimi kaç dakika sürer?
Standart bir röntgen çekimi, örneğin akciğer veya el grafisi, genellikle çok kısadır. Hazırlık ve pozisyon verme dahil toplam süre çoğu zaman 5-10 dakika civarındadır. İlaçlı (kontrastlı) bazı özel röntgen çekimleri biraz daha uzun sürebilir.
Röntgende iltihap görülür mü?
Röntgen, bazı iltihap türlerini dolaylı yoldan gösterebilir. Örneğin, kemik iltihaplarında kemikteki değişiklikler veya akciğer iltihaplarında (zatürre) akciğerdeki bulgular görülebilir. Ancak, özellikle yumuşak dokulardaki veya eklemlerdeki doğrudan iltihap belirtilerini net göstermede yetersiz kalabilir.
Röntgen can acıtır mı?
Hayır, röntgen çekimi tamamen ağrısız bir işlemdir. X-ışınları vücudunuzdan geçerken herhangi bir acı veya rahatsızlık hissetmezsiniz. Sadece, özellikle ağrılı bir bölgenizin çekimi yapılıyorsa, kısa bir süre hareketsiz durmanız biraz zorlayıcı olabilir.
Röntgen aç mı çekilir tok mu?
Çoğu standart röntgen çekimi için aç kalmanıza veya özel bir hazırlık yapmanıza gerek yoktur; tok karnına çekilebilir. Ancak, mide-bağırsak sistemi gibi bazı özel bölgelerin ilaçlı (kontrastlı) röntgenleri için doktorunuz aç kalmanızı isteyebilir. Bu durumu randevu alırken öğrenebilirsiniz.
Röntgende kanser belli olur mu?
Röntgen, bazı kanser türleri için şüphe uyandırabilir; örneğin akciğerde bir leke veya kemikte bir tümör görülebilir. Ancak röntgen tek başına kesin kanser tanısı koymak için genellikle yeterli değildir. Şüpheli bir durumda doktorunuz BT, MR veya biyopsi gibi daha ileri tetkikler isteyecektir.
Röntgen çekildikten sonra ne yapmalı?
Standart bir röntgen çekimi sonrasında özel bir şey yapmanız gerekmez, hemen günlük yaşantınıza dönebilirsiniz. Eğer ilaçlı (kontrastlı) bir röntgen çekildiyse, ilacın vücuttan daha hızlı atılması için doktorunuz bol su içmenizi önerebilir. Sonuçlarınızı doktorunuzla görüşmeyi unutmayın.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar