Tiroid nodülü tiroid bezinde meydana gelen anormal bir büyüme ya da yumru oluşumu olarak tanımlanır. Bu nodüllerin çoğu zararsızdır fakat az bir kısmı kanser riski taşır. Genellikle belirtiler hafif olmakla birlikte bazen yutkunma güçlüğü ses kısıklığı veya boyunda şişlik görülebilir. Ancak birçok nodül belirti göstermeden tesadüfen tespit edilir. Tanı süreci genellikle ultrason ve ince iğne aspirasyon biyopsisi ile gerçekleştirilir. Tedavi nodülün yapısına ve semptomlarına bağlı olarak izleme cerrahi müdahale ya da minimal invaziv prosedürleri içerebilir.
Hastalık Adı | Tiroid Nodülü |
Tanım | Tiroid bezinde oluşan, genellikle iyi huylu kitlelerdir; sıvı dolu (kistik) veya katı yapıda olabilirler. Bazı nodüller hormon üretebilirken bazıları üretmez. |
Belirtiler | Genellikle belirti vermez; büyük nodüller boyunda şişlik, yutma veya nefes almada zorluk, ses kısıklığı gibi belirtilere neden olabilir. |
Nedenleri | İyot eksikliği, genetik faktörler, tiroid iltihaplanmaları, otoimmün tiroid hastalıkları (Hashimoto hastalığı), radyasyona maruz kalma. |
Risk Faktörleri | İleri yaş, kadın cinsiyet, ailede tiroid nodülü öyküsü, iyot eksikliği, radyasyon maruziyeti, otoimmün hastalık öyküsü. |
Teşhis Yöntemleri | Fizik muayene, tiroid ultrasonu, kan testleri (T3, T4, TSH), ince iğne aspirasyon biyopsisi (biyopsi ile nodül yapısı incelenir), tiroid sintigrafisi. |
Nodül Türleri | Basit nodül (hormon üretmeyen), toksik nodül (aşırı hormon üreten), sıcak nodül (aktif, hormon üreten), soğuk nodül (hormon üretmeyen ve inceleme gerektiren). |
Tedavi Yöntemleri | İyi huylu ve küçük nodüllerde genellikle takip önerilir; hormon üreten nodüllerde ilaç tedavisi, radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi müdahale. Kanser şüphesi olan veya büyük nodüller için cerrahi çıkarım (tiroidektomi) gerekebilir. Yeni nesil tedaviler: Tiroid RF ya da Mikrodalga ablasyonu, nodül %80 küçültülür, normal tiroid korunur |
Komplikasyonlar | Büyük nodüller hava veya yemek borusuna baskı yaparak nefes alma ve yutma zorluklarına neden olabilir; kanser riski düşük olsa da bazı nodüller kötü huylu olabilir. |
Ameliyat Gereksinimi | Kanser şüphesi, büyük nodül, ilaç tedavisine yanıt vermeyen hormon üreten nodüller, basıya bağlı semptomlar varsa cerrahi müdahale gerekir. |
Önleme Yöntemleri | Düzenli tiroid muayenesi, yeterli iyot alımı, özellikle ailesinde nodül öyküsü olanlar için düzenli ultrason ve kan testleri ile takip. |
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel NöroradyolojiProf. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Tiroid Nodülü Nedir?
Tiroid nodülü tiroid bezinde oluşan anormal büyüme veya yumru şeklinde tanımlanır. Bu nodüller katı veya içi sıvı dolu olabilir ve genellikle başka nedenlerle yapılan görüntüleme testleri sırasında keşfedilir. Nodüllerin çoğu zararsızdır ancak az bir kısmı kötü huylu olabilir ve kansere yol açabilir. Nodül tespit edildiğinde boyutunu ve yapısını değerlendirmek için ultrason kullanılır. Ayrıca nodülün kanserli hücre içerip içermediğini anlamak amacıyla ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılabilir. Tanı koyma süreci sonucunda iyi huylu olduğu tespit edilen nodüller genellikle takip edilir. Bununla birlikte nodülün şüpheli olduğu durumlarda farklı tedavi seçenekleri değerlendirilir.
Tiroid Nodüllerinin Nedenleri Nelerdir?
Tiroid nodüllerinin oluşumunda birden fazla faktör rol oynayabilir ve bazı nedenler bu duruma daha fazla katkıda bulunur. Bu büyümeler genellikle iyi huylu olmakla birlikte bazen kötü huylu hücreler de içerebilir. Nodüllerin gelişimi altta yatan çeşitli durumlara bağlı olarak farklılık gösterir.
Başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
- Tiroid Adenomları: İyi huylu tümörler olan adenomlar tiroid dokusunun aşırı büyümesidir. Nedeni tam olarak bilinmese de bu adenomlar çoğunlukla ciddi bir sağlık sorunu yaratmaz.
- Tiroid Kistleri: Sıvı dolu yapılar olan kistler genellikle iyi huyludur. Ancak bazı durumlarda kistlerde kanser hücreleri bulunabilir.
- Kronik İltihaplanma: Hashimoto tiroiditi gibi otoimmün hastalıklar tiroidin kronik iltihaplanmasına yol açarak nodül oluşumuna sebep olabilir.
- Multinodüler Guatr: Birden fazla nodül içeren genişlemiş tiroid bezi olan bu durum iyot eksikliği ve diğer tiroid sorunlarıyla bağlantılı olabilir.
- Tiroid Kanseri: Nodüllerin büyük çoğunluğu iyi huyludur ancak nadir de olsa bazıları kanserli olabilir.
- İyot Eksikliği: Dünyada yaygın olan bu durum iyot eksikliği nedeniyle guatr ve nodül gelişimine yol açabilir.
- Genetik Faktörler: Ailede tiroid rahatsızlığı öyküsü olan kişilerde nodül gelişimi riski artar.
- Çevresel Faktörler: Özellikle çocukluk döneminde radyasyona maruz kalma nodül oluşumu ve kanser riskini artırabilir.
- Yaş ve Cinsiyet: Kadınlarda daha yaygın olup yaşla birlikte nodül görülme sıklığı artar.
*Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.
Tiroid Nodülleri Ne Kadar Yaygındır?
Tiroid nodülleri farklı popülasyonlar ve bölgelerde yaygın olarak görülen lezyonlardır. Nodüllerin prevalansı tespit yöntemlerine ve demografik özelliklere göre değişiklik gösterir. Genel popülasyonda tiroid nodüllerinin görülme oranı kullanılan tespit yöntemine göre %2 ile %67 arasında değişebilir. Örneğin ultrason muayenesi ile yapılan incelemeler bazı topluluklarda %24 ila %34 arasında prevalans oranları bildirmektedir.
Demografik faktörler tiroid nodüllerinin yaygınlığını önemli ölçüde etkiler. Kadınlarda bu lezyonların görülme oranı erkeklere kıyasla daha yüksektir ve yaş ilerledikçe bu risk artar. Örneğin 121.000’den fazla katılımcının yer aldığı bir çalışmada kadınlardaki prevalans %40,6 iken erkeklerde bu oran %29,8 olarak kaydedilmiştir.
Tiroid nodüllerinin gelişme riskini artıran çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bunlar:
- Cinsiyet: Kadınlarda hormonal faktörler nedeniyle tiroid nodüllerinin gelişme olasılığı daha yüksektir.
- Yaş: Yaşın ilerlemesiyle tiroid nodüllerinin görülme sıklığı artar.
- Obezite: Yüksek vücut kitle indeksi ve metabolik sorunlar tiroid nodülleriyle ilişkilendirilmiştir.
- İyot eksikliği: İyot eksikliği olan bölgelerde tiroid nodüllerinin prevalansı daha yüksektir.
Son olarak gelişmiş görüntüleme tekniklerinin yaygınlaşması nodüllerin tesadüfi tespitini artırmıştır. Bu durum çeşitli bölgelerde asemptomatik bireylerde dahi nodüllerin saptanmasına yol açmıştır. Tanı oranları ülkeler arasında değişiklik gösterebilir bu da tedavi yöntemlerini etkileyen bir faktördür.
Tiroid Nodüllerinin Oluşum Süreci Nasıldır?
Tiroid nodüllerinin oluşumu hem moleküler hem de çevresel faktörlerin etkisiyle gelişen karmaşık bir süreçtir. Hücresel düzeyde tiroid foliküler hücrelerinde görülen klonal genişleme nodül oluşumunun ana nedenlerinden biridir. TSH reseptörü gibi genlerde meydana gelen mutasyonlar hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına yol açabilir. Bu genetik değişiklikler iyot eksikliği gibi çevresel faktörler tarafından tetiklenebilir ve hücresel büyüme süreçlerini etkileyebilir.
Çevresel faktörler de tiroid nodüllerinin gelişiminde önemli bir rol oynar. İyot eksikliği özellikle iyot yönünden yetersiz beslenen popülasyonlarda nodül oluşumunu artıran ana nedenlerden biridir. Ayrıca yaş cinsiyet ve hormonal değişiklikler gibi demografik faktörler de tiroid nodüllerinin sıklığını etkiler. Kadınlar ve yaşlı bireyler bu duruma daha yatkındır.
Patofizyolojik süreçlerde tiroid bezindeki iltihaplanma veya fibrozis gibi değişiklikler de nodül gelişimini tetikleyebilir. Örneğin Hashimoto tiroiditi gibi otoimmün hastalıklar bezde kronik iltihaplanmaya yol açarak nodül oluşum riskini artırır.
Tiroid nodüllerinin teşhisinde gelişmiş görüntüleme teknikleri büyük bir öneme sahiptir. Özellikle ultrasonografi nodüllerin boyutunu ve yapısını değerlendirmek için kullanılır. Ayrıca elastografi gibi yeni teknikler tanısal doğruluğu artırmayı hedeflemektedir.
Tiroid nodüllerinin moleküler araştırmaları da devam etmektedir. Genetik belirteçler nodülün kötü huylu olup olmadığını belirlemek için kullanılabilir. Bu sayede daha kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları geliştirilmektedir.
Tiroid Nodüllerinin Belirtileri Nelerdir?
Tiroid nodüllerinin belirtileri nodülün boyutuna konumuna ve çevredeki yapılara yaptığı baskıya bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Çoğu küçük nodül belirti vermez ve genellikle tesadüfen tespit edilir. Ancak bazı nodüller çeşitli semptomlara yol açabilir. Nodül büyüdükçe boyunda rahatsızlık hissi artabilir ve bu durum gözle görülür bir şişliğe neden olabilir. Bu durumda bireyler boyun bölgesinde dolgunluk hissi ya da bir yumru fark edebilirler. Ayrıca nodülün büyümesi çevredeki yapılara baskı yaparak daha belirgin semptomlara yol açabilir.
Baskı semptomları şunlardır:
- Yutma güçlüğü
- Boyunda dolgunluk hissi
- Ses kısıklığı veya seste değişiklik
- Nefes almada zorluk
- Kalıcı kuru öksürük
Bazı nodüller ise tiroid hormon dengesini etkileyerek tiroid disfonksiyonuna neden olabilir. Özellikle toksik nodüller aşırı hormon üretimi sonucu hipertiroidizm belirtilerine yol açabilir. Hipertiroidizm metabolizmayı hızlandırarak çeşitli semptomlara neden olabilir.
Hipertiroidizm belirtileri şunlardır:
- Kilo kaybı
- Hızlı kalp atışı
- Sinirlilik
- Sıcağa tahammülsüzlük
Daha nadir olarak bazı nodüller hipotiroidizme yol açarak vücudun enerji seviyelerini düşürebilir ve bu durumda kişi yorgunluk ve kilo alımı gibi sorunlarla karşılaşabilir. Ek olarak tiroid kanseri vakalarında nodüller lenf düğümlerine yayılarak boyunda belirgin yumrulara yol açabilir. Tiroid nodüllerinin çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda ultrason ve biyopsi gibi görüntüleme yöntemleri değerlendirme sürecinde önemli rol oynar.
Tiroid Nodülü Nasıl Teşhis Edilir?
Tiroid nodüllerinin teşhisi çok adımlı bir süreçtir ve her aşamada farklı değerlendirme yöntemleri kullanılır. İlk adım hastanın ayrıntılı bir tıbbi öyküsünü almak ve fizik muayeneyi gerçekleştirmektir. Radyasyona maruz kalmış olmak ailede tiroid kanseri öyküsü bulunması veya nodülün hızlı büyümesi gibi faktörler kötü huylu tümör riskini artırır. Ayrıca hastada yutma veya nefes alma güçlüğü gibi semptomlar varsa bu bulgular değerlendirme sürecine yön verir.
Tiroid ultrasonografisi nodülün boyutunu ve özelliklerini değerlendirmenin en önemli yöntemidir. Ultrason nodülün yapısal özelliklerini inceleyerek şüpheli durumları ortaya çıkarır. Örneğin düzensiz sınırlar mikrokalsifikasyonlar veya artmış vaskülarite gibi özellikler nodülün kötü huylu olabileceğini düşündürür. Bu değerlendirme Tiroid Görüntüleme Raporlama ve Veri Sistemi (TI-RADS) gibi sınıflama sistemleri kullanılarak yapılır.
Şüpheli görülen nodüller için ince iğne aspirasyon (FNA) biyopsisi yapılır. Bu biyopsi yöntemi nodülün hücresel yapısını değerlendirir ve genellikle güvenilir sonuçlar verir. Nodülün kötü huylu olup olmadığını belirlemek için Bethesda sistemi kullanılır.
Belirsiz biyopsi sonuçları olduğunda moleküler testler uygulanabilir. Bu testler nodülün genetik yapısındaki olası mutasyonları değerlendirir. Kötü huylu bir mutasyon bulunursa cerrahi müdahale önerilir.
Tiroid Nodülü Nasıl Tedavi Edilir?
Tiroid nodüllerinin tedavisinde hastanın semptomları ve nodülün yapısına bağlı olarak farklı yöntemler tercih edilir. İyi huylu nodüllerin tedavisinde cerrahi dışı seçenekler giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Özellikle girişimsel radyoloji yöntemleri minimal invaziv olmaları ve daha düşük risk taşımaları nedeniyle tercih edilmektedir. Bu tedavi yöntemleri nodül boyutunu küçültmeyi amaçlar ve çoğu zaman tiroid fonksiyonlarının korunmasına yardımcı olur.
Başlıca tedavi yöntemleri arasında şunlar yer alır:
- Radyofrekans ablasyonu (RFA): Yüksek frekanslı elektrik akımları ile nodül dokusunun ısıtılarak küçültülmesini sağlar. Katı veya yarı katı nodüller için oldukça etkili bir yöntemdir.
- Mikrodalga ablasyonu (MWA): Mikrodalgalar kullanarak nodül dokusunu ısıtır ve yok eder. Genellikle daha büyük nodüller için tercih edilir ve RFA’ya göre daha geniş bir ablasyon alanı yaratabilir.
- Etanol ablasyonu (EA): Nodül içerisine etanol enjekte edilerek dokunun yok edilmesini sağlar. Özellikle kistik nodüller için kullanılır ve maliyeti düşüktür.
- Lazer ablasyonu (LA): Lazer enerjisi ile nodül dokusunun termal olarak tahrip edilmesini sağlar. Küçük nodüller üzerinde etkinliği yüksektir.
Tiroid Nodüllerinin Risk Faktörleri Nelerdir?
Tiroid nodüllerinin gelişiminde birden fazla risk faktörü rol oynar ve hem çevresel hem de genetik etkiler bu sürece katkıda bulunur. Özellikle bazı durumlar ve maruziyetler tiroid nodülü oluşma olasılığını artırabilir.
- Yaş ve Cinsiyet: Tiroid nodülleri genellikle kadınlarda ve yaşla birlikte daha yaygın hale gelir. Özellikle 40 yaş üzeri kadınlar erkeklere göre daha fazla risk altındadır.
- Radyasyona Maruz Kalma: Çocukluk döneminde baş ve boyun bölgesine uygulanan iyonlaştırıcı radyasyon tedavileri tiroid nodüllerinin gelişimi açısından önemli bir risk faktörüdür.
- İyot Alımı: Hem iyot eksikliği hem de aşırı iyot tüketimi tiroid nodülü gelişimini tetikleyebilir. İyot eksikliği olan bölgelerde nodüller daha sık görülürken yüksek iyot alımı da risk oluşturabilir.
- Genetik Yatkınlık: Ailede tiroid nodülü veya kanseri öyküsünün bulunması bireyin nodül geliştirme riskini artırabilir. Bazı genetik mutasyonlar da malignite riskini yükseltebilir.
- Tiroid Hastalıkları: Hashimoto tiroiditi multinodüler guatr ve hipertiroidizm gibi durumlar tiroid nodüllerinin oluşma riskini artıran faktörlerdendir.
- Hormonal Değişiklikler: Hamilelik menopoz gibi kadınlarda görülen hormonal değişiklikler de tiroid nodülü gelişimini etkileyebilir.
- Obezite ve Metabolik Sendrom: Obezite insülin direnci ve metabolik sendrom tiroid nodüllerinin daha sık görülmesine neden olabilir.
Tiroid Nodülü Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?
Tiroid nodüllerinin tedavi edilmesi belirli klinik bulgulara ve hastanın şikayetlerine göre planlanır. İlk olarak tiroid nodülleri semptomlara neden olduğunda ya da kozmetik açıdan sorun yarattığında tedavi düşünülür. Bu semptomlar arasında yutma güçlüğü nefes almada zorluk ve boyunda görülen belirgin bir şişlik yer alır. Özellikle 2 cm’den büyük ya da hacmi 20 mL’yi aşan nodüller girişimsel radyoloji yöntemleriyle tedavi edilebilir.
Bununla birlikte aşırı tiroid hormonu üreten ve hipertiroidizme yol açan otonom çalışan tiroid nodülleri de tedavi için öncelikli olarak ele alınır. Bu nodüller cerrahi müdahale ya da radyoaktif iyot tedavisinin alternatifi olarak ablasyon yöntemleri ile tedavi edilebilir. Ablasyon hormon üretimini azaltarak tiroid bezinin fonksiyonunu korur.
Bazı hastalarda tekrarlayan tiroid nodülleri ya da küçük boyuttaki tiroid kanserleri tedavi gerektirebilir. Cerrahi uygun olmayan hastalarda veya ameliyattan kaçınan kişilerde ablasyon yöntemleri bu nodüllerin tedavisinde etkili olabilir. Bu yöntemler kritik yapılara yakın olmayan kanser nodüllerinde tercih edilir.
Tiroid Nodülü Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?
Tiroid nodülü tedavisi bazı durumlarda uygulanamaz. Bu durumlar hasta güvenliği ve tedavi etkinliği açısından büyük önem taşır. İlk olarak malignite şüphesi veya doğrulanmış tiroid kanseri varlığı kesin bir kontrendikasyon oluşturur. Tedavi genellikle yalnızca iyi huylu nodüller için önerilmektedir. Ayrıca koagülasyon bozuklukları olan hastalar için de tedavi riskli olabilir. Bu tür hastalarda kanama riski arttığından özel önlemler alınması gerekmektedir.
Bunun yanı sıra enfeksiyöz veya inflamatuar durumlar da kontrendikasyonlardandır. Aktif enfeksiyon ya da tiroidit gibi durumlar komplikasyon riskini artırır. Ayrıca kritik yapılarla ilişkili nodüllerde ablasyon yapılmamalıdır. Bu yapılar arasında trakea özofagus ve büyük kan damarları yer alır. Son olarak büyük veya multifokal nodüller tedavi için uygun adaylar olarak değerlendirilmez.
Kontrendikasyonlar:
- Malignite varlığı (2 cm üzerinde)
- Koagülasyon bozuklukları
- Aktif enfeksiyon veya tiroidit
- Kritik yapılarla ilişkili nodüller
- Büyük veya multifokal nodüller
- Kötü genel sağlık durumu
Bu durumlar tedavi sürecinde dikkate alınmalıdır. Bu şekilde hasta güvenliği ve tedavi sonuçları optimize edilmiş olur.
Tiroid Nodülü Tedavisi Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
Tiroid nodülü tedavisinin ardından iyileşme süreci genellikle hızlıdır ve hastalar için avantajlar sunar. İlk olarak radyofrekans ablasyonu (RFA) uygulanan hastalar çoğu zaman 24 saat içinde günlük yaşamlarına dönebilirler. İşlemin minimal invaziv olması rahatsızlık düzeyini azaltır. Ayrıca işlem sonrası yaranın iz bırakmaması kozmetik açıdan da önemli bir avantajdır.
Diğer bir yöntem olan etanol ablasyonu (PEI) da benzer şekilde minimal invazivdir. Hastalar bu işlemden sonra da genellikle normal aktivitelerine hemen dönebilirler. Ancak uygulama bölgesinde hafif ağrı veya şişlik gibi yan etkiler görülebilir.
Tiroid arter embolizasyonu gibi daha büyük nodüller için uygulanan işlemler ise genellikle bir gece hastanede kalmayı gerektirebilir. Bununla birlikte iyileşme süreci oldukça hızlıdır. Bu yöntemler tedavi sonrası kademeli bir iyileşme sağlar ve hastaların semptomlarını hafifletir.
Özetle girişimsel radyoloji teknikleri geleneksel cerrahilere göre birçok avantaj sunar:
- Daha az komplikasyon riski vardır.
- Genel anesteziye ihtiyaç duyulmaz.
- İyileşme süreleri kısadır.
- Ağrı yönetimi ihtiyacı daha azdır.
Tüm bu nedenlerden dolayı girişimsel radyoloji yöntemleri iyi huylu tiroid nodüllerinin tedavisinde tercih edilmeye başlamıştır.
Tiroid Nodülü Nasıl Önlenir?
Tiroid nodüllerinin oluşumunu engellemek sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemekle mümkündür. İlk olarak iyot alımının yeterli seviyede olması gerekir. İyot eksikliği tiroid sağlığını olumsuz etkileyebilir. Yeterli iyot alımı sağlandığında nodül gelişme riski azalır. Ancak aşırı iyot alımından da kaçınılmalıdır. Sağlıklı bir metabolik durumu sürdürmek de oldukça önemlidir. Obezite ve insülin direnci tiroid nodüllerinin sıklığını artırabilir.
Bu nedenle düzenli fiziksel aktivite önerilmektedir. Ayrıca sağlıklı beslenme alışkanlıkları benimsemek kan şekeri seviyelerini kontrol altına almaya yardımcı olur.
Radyasyona maruz kalmaktan kaçınmak da bir başka önleme stratejisidir. Özellikle baş ve boyun bölgesine yönelik gereksiz radyasyon tiroid sağlığını olumsuz etkileyebilir. Radyasyon içeren görüntüleme yöntemlerinin sınırlandırılması faydalı olacaktır. Hormonal dengenin düzenli olarak izlenmesi de büyük önem taşır. Özellikle TSH seviyeleri nodül oluşumunu etkileyebilir.
Son olarak yaşam tarzı faktörleri göz önünde bulundurulmalıdır. Sigara içmek tiroid nodülleri ile ilişkilidir. Bu nedenle sigarayı bırakmak önleyici adımlar arasında yer almalıdır. Bu stratejiler tiroid nodüllerinin önlenmesine yönelik etkili yöntemlerdir.
Sıkça Sorulan Sorular
Tiroid nodülü kanser midir?
Tiroid nodülleri oldukça yaygın ve sağlıklı bireylerde %68’e kadar görülüyor. Ancak bu nodüllerin kanser olma riski genel olarak düşük; yaklaşık %3.1 ile %15 arasında değişiyor. Bu oran nodülün özellikleri ve hastanın demografik durumuna bağlı olarak farklılık gösterebiliyor. Tiroid nodüllerinin %90 ila %95’i genellikle benign yani zararsız. Kanser riski artıran faktörler arasında iyonize radyasyona maruz kalma, nodülün hızla büyümesi, ses kısıklığı ve ailede tiroid kanseri ya da kanser sendromları öyküsü yer alıyor. Dolayısıyla tiroid nodüllerinin çoğu kanserli değil ama yine de küçük bir kısmı kötü huylu olabiliyor; bu nedenle doğru değerlendirme ve yönetim çok önemli.
Tiroid nodülü kendi kendine geçer mi?
Evet bazı tiroid nodülleri kendi kendine küçülebilir. Özellikle kistik ya da büyük ölçüde kistik olan nodüllerde kist kısmı zamanla emilebilir ya da kuruyabilir. Bunun yanı sıra bazı katı nodüller iç kanama veya venöz tromboz gibi nedenlerle bozulup küçülebilir. Yapılan bir çalışmada papiller tiroid mikrokanserinin %17’sinin aktif izleme sırasında küçüldüğü gözlemlenmiş. Ancak kendiliğinden önemli bir küçülme pek yaygın değil; bu yüzden nodüllerin değişimini düzenli olarak takip etmek önemli.
Boğazdaki nodül alınmazsa ne olur?
Eğer bir boğaz nodülü tedavi edilmezse bu kalıcı ses kısıklığına, ses yorgunluğuna ve ses tellerinde uzun vadeli hasara yol açabilir. Tedavi edilmeyen nodüller büyümeye ve sertleşmeye devam edebilir bu da ses sorunlarını daha da kötüleştirir ve gelecekteki tedavileri zorlaştırır. Bu nedenle erken müdahale oldukça önemli; böylece daha ciddi sorunların önüne geçilir ve ses fonksiyonunun tekrar eski haline dönmesi sağlanır.
Nodül kan tahlilinde çıkar mı?
Kan testleri doğrudan nodülleri tespit edemez; fakat mevcut nodüllerin kanser riski hakkında bilgi verebilir. Örneğin Nodify Lung® testi akciğer nodüllerinin kanser olup olmadığını değerlendirmek için kan bazlı protein testlerini kullanır. Benzer şekilde tiroid değerlendirmelerinde kan testleri tiroid fonksiyonunu ve otoantikorları ölçerek tiroid sağlığı hakkında bilgi sunar ama bu testler de doğrudan nodülleri tespit etmez.
Tiroid ve nodül aynı şey mi?
Tiroid nodülü tiroid bezinde bulunan belirli bir kütle olup iyi huylu veya kötü huylu olabilir. Yani bir nodülün varlığı bir anormallik gösteriyor ama bu mutlaka bir tiroid hastalığı olduğu anlamına gelmiyor. Bazı nodüller ise tiroid fonksiyonunu etkileyerek hipertiroidi veya hipotirodi gibi sorunlara yol açabilir ve bu da tiroid hastalığı sayılabilir. Dolayısıyla bir tiroid nodülü tiroid hastalığı ile ilişkili olabilir ama ikisi aynı şey değildir.
Tiroid nodülü ne gibi rahatsızlık yapar?
Tiroid nodülleri genelde belirti vermez ama büyüdüklerinde ya da tiroid fonksiyonunu etkilediklerinde bazı rahatsızlıklara yol açabilir. Büyüyen nodüller boynun alt kısmında şişlik olarak hissedilebilir ya da görünür hale gelebilir. Bu durum yutkunma zorluğuna, nefes almakta güçlük çekmeye veya boğazda baskı hissine neden olabilir. Eğer bir nodül aşırı tiroid hormonu üretirse (hipertiroidi), bu durum sebepsiz kilo kaybı, aşırı terleme, titreme, sinirlilik ve hızlı veya düzensiz kalp atışları gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Tam tersine az hormon üreten nodüller (hipotiroidi) yorgunluk, kilo alımı, kuru cilt ve soğuğa karşı hassasiyet gibi sorunlara yol açabilir.
Boğazdaki nodül kilo aldırır mı?
Gırtlak nodülleri özellikle ses tellerindeki nodüller kilo alımına sebep olmaz. Bu iyi huylu büyümeler genellikle sesin aşırı kullanımı ya da yanlış kullanımı sonucu oluşur ve ses kalitesini etkiler ses kısıklığı gibi belirtilere yol açar. Ancak tiroid nodülleri kilo üzerinde etkili olabilir. Eğer bir tiroid nodülü hipotiroidizme neden olursa yani tiroid bezi yeterince çalışmazsa bu durum metabolizmayı yavaşlatır ve kilo alımına yol açabilir. Yani ses tellerindeki nodüller kilo etkilemezken tiroid nodülleri bu tür bir duruma neden olabilir.
Tiroid nodülü olanlar nelere dikkat etmeli?
Tiroid nodülü olan kişilerin düzenli tıbbi kontroller yaptırmaları ultrason izlemeleri ve tiroid fonksiyon testleri yaptırmaları çok önemli. Bu nodüllerin durumunu değerlendirip değişiklikleri takip etmek için gereklidir. Ayrıca yeterli iyot alımına dikkat etmek de önemli; çünkü iyot eksikliği ya da fazlalığı tiroid sağlığını etkileyebilir. Baş ve boyun bölgesine gereksiz radyasyon maruziyetinden kaçınmak da önemli bir önlem. Yutma zorluğu nefes alma sorunları ya da ses değişiklikleri gibi belirtiler ortaya çıkarsa hemen doktora danışmak gerekir. Bu önlemlere uymak tiroid nodüllerini yönetmekte yardımcı olabilir.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar