Ameliyatsız fıtık tedavisi yeni nesil yaklaşımlar, hastanın klinik durumu ve yaşam biçimine göre seçilen kombine non-invaziv yöntemlerle yönlendirilir. Multidisipliner değerlendirmeyle hasta odaklı tedavi planı oluşturulur.

Bel ve boyun fıtığında lazer, radyofrekans veya ozon gibi modern tekniklerle ağrı ve fonksiyon bozuklukları hedeflenir. Bu yöntemler, cerrahi ihtiyacını azaltarak hızlı iyileşme ve konfor sağlar.

Girişimsel radyoloji temelli uygulamalarda, işlemler genellikle anjiyo ünitesinde kısa sürede tamamlanır ve aynı gün taburculuk mümkündür. Hastalar günlük yaşamlarına kısa sürede döner.

Fıtık tedavisinde yeni nesil yaklaşımlar; hızlı iyileşme, düşük komplikasyon riski ve hasta memnuniyetini artırması nedeniyle klasik cerrahi yaklaşımlara önemli bir alternatif sağlar.

Tedavilerin Başarı Oranı Yüksek, Komplikasyon Oranı Düşük

Bel ve boyun fıtıklarının ameliyatsız tedavisi konusunda önemli çalışmalara imza atan Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, bu yeni nesil yöntemlerin özellikle uygun hasta seçiminde yüksek başarı oranına sahip olduğunu belirtiyor:

“Yapılan çalışmalar doğru seçilmiş hastalarda ameliyatsız tedavi yaklaşımlarının etkili olduğunu gösteriyor. Örneğin ozon tedavisi uygulanan hastalarda %75’e varan ağrı azalması ve fonksiyonel iyileşme sağlandığı rapor ediliyor. Aynı analizlerde komplikasyon oranının %0,1 gibi son derece düşük seviyelerde olduğu görülüyor. Lazerle disk dekompresyonunda (PLDD) ise uygun hasta grubunda yaklaşık %70’lik başarılı sonuçlar elde edilebiliyor.”

Enjeksiyonlar: Kısa Dönem Rahatlama

Bel ve boyun fıtıklarının tedavisinde en çok başvurulan yöntemlerin başında epidural steroid enjeksiyonları (ESI) geliyor. Bu enjeksiyonlar, disk kaynaklı inflamasyonu azaltarak ağrının hafiflemesine yardımcı oluyor. Ancak uzun dönem etki konusunda veriler sınırlı:

“Bazı geniş ölçekli çalışmalara göre, ESI’ların kısa vadede etkili olduğu kanıtlanmış olsa da uzun vadede ağrıyı tamamen ortadan kaldırmadığı görülüyor. Bu nedenle enjeksiyonlar, diğer tedavilerle birlikte veya fıtığın erken evrelerinde geçici rahatlama sağlamak amacıyla tercih ediliyor.”

Ozon Tedavisi: Hızlı İyileşme ve Düşük Yan Etki

Ozon tedavisi, oksijen ve ozon karışımının doğrudan sorunlu bölgeye enjekte edilmesiyle uygulanan bir yöntem. Disk içindeki basıncı azaltarak sinir köküne olan baskıyı hafifletmeyi amaçlıyor. Prof. Dr. Kılıçkesmez, ozon tedavisinin avantajlarını şöyle özetliyor:

“Ozon tedavisinin çabuk iyileşme, yüksek başarı oranı ve düşük komplikasyon riski gibi birçok avantajı var. Uygulama sırasında doku hasarı minimal olduğu için hastalar genellikle işlemden birkaç saat sonra normal aktivitelerine dönebiliyorlar.”

Lazer ve Radyofrekans Uygulamaları: Hedefe Yönelik Müdahale

Lazer tedavisi olarak da bilinen Perkütan Lazer Disk Dekompresyonu (PLDD), küçük bir iğne aracılığıyla disk içine lazer enerjisi verilerek fıtığın neden olduğu basıncın azaltılması esasına dayanıyor.

Radyofrekans uygulamalarında ise sinir köklerine ulaşan ağrı sinyallerini azaltmak veya disk içinde hedefe yönelik ısı hasarı oluşturmak amaçlanıyor. Bu yöntemlerde başarı oranları %60 ila %70 arasında değişmekle birlikte hastanın klinik durumu ve fıtığın derecesi sonuçlarda belirleyici rol oynuyor.

Kendiliğinden Gerileme Oranı da %63’e Yakın

Bel fıtıklarında yapılan kapsamlı bir çalışma, semptomatik lomber disk hernisi olan hastaların yaklaşık %63’ünde hiçbir müdahale olmaksızın spontan gerileme görülebileceğini ortaya koyuyor. Bu bulgu, cerrahi müdahale kararı verilirken konservatif (ameliyatsız) tedavi şansının mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.

“Elbette her hastada aynı sonuçlar beklenemez. Fıtığın boyutu, hastanın yaş ve genel sağlık durumu yaşam tarzı gibi faktörler sonuçları doğrudan etkiliyor,” diyor Prof. Dr. Kılıçkesmez.

“Özel egzersiz programları ve manuel terapi ile medikal tedavinin birlikte uygulanmasının, kısa dönemde ağrıyı hafifletme ve fonksiyonelliği artırma bakımından tek başına ilaç tedavisine göre daha başarılı olduğu da pek çok çalışmada vurgulanıyor.”

Ameliyata Giden Süreçte Hastalar Bilinçli Seçimler Yapmalı

Uzun vadeli sonuçlar incelendiğinde, bel fıtığına yönelik cerrahi ve ameliyatsız yaklaşımlar arasında bazı hasta gruplarında 4 yıla kadar belirgin bir fark görülmediği çalışmalarda belirtiliyor. Bu da ameliyatsız tedavi yöntemlerinin, doğru endikasyonlarla uygulandığında, cerrahi kadar etkili olabileceğini gösteriyor.

“Hasta seçimi, yöntemlerin kombine uygulanması ve multidisipliner yaklaşım burada kilit önem taşıyor. Damarsal problemlerde olduğu gibi bel ve boyun fıtığı tedavisinde de doğru teşhis ve doğru tedavi modalitesi başarıyı doğrudan etkiler.”

Aynı Gün İçinde Tedavi ve Taburcu Olma İmkanı

Girişimsel radyoloji alanındaki gelişmeler, çoğu zaman hastaların günlük yaşantılarını kesintiye uğratmadan tedavi görmelerine olanak sağlıyor. Anjiyo ünitesinde uygulanabilen bu işlemler genellikle kısa sürüyor; hasta, aynı gün içerisinde evine dönebiliyor.

“Bu konforlu süreçte anestezi ihtiyacı azalırken, iyileşme süresi de ciddi oranda kısalıyor. Öte yandan bazı hastalar için cerrahi müdahale hala kaçınılmaz olabilir; bu nedenle her vakada hekim-hasta iş birliğiyle en uygun yol haritası belirlenmeli.”

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, bel ve boyun fıtığı tedavisinde ameliyatsız yöntemlerin avantajlarının giderek daha fazla ön plana çıktığını vurgulayarak, doğru tedavi seçeneğinin hastanın klinik tablosuna ve yaşam biçimine göre belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

“Bel ve boyun fıtığı şikayeti yaşayan hastalar, cerrahi seçeneğini değerlendirmeden önce mutlaka ameliyatsız tedavi alternatifleri hakkında bilgi sahibi olmalı. Çoğu durumda bu tedaviler, hastaların ağrılarını büyük ölçüde hafifletiyor ve yaşam kalitelerini yükseltiyor,” diyerek sözlerini tamamlıyor.