Willis poligonu, beyin tabanında arterler arasında bağlantı sağlayarak beyin kan akımını düzenleyen anatomik damar halkasıdır. Bu yapı, olası damar tıkanıklıklarında kollateral dolaşımın devamını sağlar.
Willis poligonu anatomik varyasyonları, bazı bireylerde tam veya eksik olabilir. Bu farklılıklar, beyin kanlanması ve inme riski üzerinde etkili olabilir.
Willis poligonu değerlendirmesi, manyetik rezonans anjiyografi (MRA) veya bilgisayarlı tomografi anjiyografi (BTA) ile yapılır. Görüntüleme, damar bütünlüğünü ve akım yönlerini ortaya koyar.
Willis poligonu ile ilgili patolojiler arasında anevrizmalar, arter tıkanıklıkları ve damar darlıkları bulunur. Erken tespit ve müdahale, beyin sağlığının korunmasında önemlidir.
Anatomi Terimi | Willis Poligonu |
Tanım | Beynin tabanında yer alan, arterlerin birleşmesiyle oluşan damar ağıdır. Bu yapı, beyindeki kan akışının dengelenmesine katkı sağlar ve farklı damarlardan gelen kan akışının gerektiğinde diğer bölgelere yönlendirilmesini sağlar. |
Yapı ve Damarlar | Willis Poligonu, iç karotid arterler, ön ve arka serebral arterler ile bu arterleri birbirine bağlayan ön ve arka komunikasyon arterlerinden oluşur. |
Görevleri | Beyin kan akışını düzenlemek ve farklı damarlardan gelen kanı beynin tüm bölgelerine yönlendirmek; özellikle bir damarda tıkanıklık veya daralma olması durumunda kan akışının devamını sağlamak için alternatif yol oluşturur. |
Önemi | Tıkanıklık veya kan akımı azalması durumunda, Willis Poligonu beyne kan akışının sürmesini sağlayarak felç veya iskemik hasar riskini azaltabilir. |
Klinik Relevansı | Poligondaki varyasyonlar veya bozukluklar, bazı beyin kan akımı sorunlarına veya inme riskine yol açabilir. Anevrizma ve arteriovenöz malformasyonlar bu bölgede sık görülebilir. |
Görüntüleme Yöntemleri | MR anjiyografi, BT anjiyografi ve dijital substraksiyon anjiyografi (DSA) ile Willis Poligonu yapısı ve damarsal bağlantılar detaylı olarak incelenebilir. |
İlişkili Hastalıklar | Anevrizma, arteriovenöz malformasyon, serebrovasküler hastalıklar, iskemik inme; bazı kişilerde doğuştan farklılıklar olabilir ve bu durum iskemik inme riskini artırabilir. |
Varyasyonlar | Her bireyde aynı şekilde oluşmaz; bazı kişilerde poligonda eksik veya zayıf bağlantılar bulunabilir, bu durum kan akımı dengesini etkileyebilir. |
Önleme Yöntemleri | Poligon yapısı doğuştan gelir, dolayısıyla doğrudan önlenemez; ancak sağlıklı yaşam tarzı ve kardiyovasküler sağlığın korunması, poligondaki olası sorunların riskini azaltabilir. |

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji
Willis Poligonu nedir ve nerede bulunur?
Willis poligonu beynin tabanında hipofiz bezi ve optik kiazmanın çevresindeki subaraknoid boşlukta bulunan dairesel bir atardamar yapısıdır. Beynin ön ve arka bölgelerine kan sağlayan arterleri birbirine bağlayarak kritik bir anastomotik halka oluşturur. Bu yapı özellikle serebral dolaşımın devamlılığını sağlamak amacıyla kollateral kan akışına olanak tanır. Willis poligonu arteriyel kan akışında bir kesinti veya tıkanma meydana geldiğinde alternatif yollar aracılığıyla beyne yeterli kan sağlanmasına yardımcı olur. Böylece hayati organlara giden kan akışının sürdürülmesi açısından önemlidir. Willis poligonu şu arterlerden oluşur:
- Sağ ve sol iç karotid arterler
- Sağ ve sol ön serebral arterler
- Ön serebral arterleri birbirine bağlayan ön komünikan arter
- Sağ ve sol arka serebral arterler
- Arka serebral arterleri iç karotid arterlere bağlayan arka komünikan arterler
Willis Poligonu nasıl bir koruma mekanizması olarak işlev görür?
Willis poligonu beyin dolaşım sisteminde kritik bir koruma mekanizması olarak görev yapar. Bu yapı beyne kan akışını sürdürmek için bir yedek yol sağlar ve böylece iskemik hasarı en aza indirir. Özellikle iç karotid ve vertebral arterlerin bağlanmasıyla oluşur ve bu arterler arasındaki bağlantılar tıkanıklık durumunda kanın alternatif yollardan beyne ulaşmasını sağlar. Kan akışının tıkanmasına neden olabilecek çeşitli faktörler söz konusudur; bu nedenle Willis poligonunun yapısı sayesinde kan akışı devam eder ve beyin hücrelerinin oksijen kaynağı korunur.
Willis poligonu çeşitli bağlantılar ve arterler ile desteklenir:
- Anterior serebral arterler: Beynin ön kısmına kan sağlar.
- Posterior serebral arterler: Beynin arka kısmına kan taşır.
- Anterior ve posterior komünikan arterler: Kan akışının sağlanması için kritik bağlantılar sunar.
Bu yapı kanın yeniden yönlendirilmesini sağlayarak beyin dokusunu korur ve hasar riskini azaltır. Özellikle anterior ve posterior komünikan arterler kanın beynin ön ve arka kısımlarına aktarılmasında rol oynar. Bu şekilde damarlardaki bir tıkanıklık durumunda bile beynin farklı bölgelerine kan sağlanır ve iskemik inme riskine karşı bir savunma mekanizması oluşturulur.
Willis Poligonu’ndaki yaygın varyasyonlar nelerdir ve sağlığı nasıl etkiler?
Willis poligonu beynin kan akışını düzenleyen önemli bir arter ağıdır. Ancak bazı anatomik varyasyonlar nedeniyle bu yapının sağladığı kollateral dolaşım etkilenebilir ve bu durum sağlık üzerinde önemli riskler oluşturabilir. Yaygın varyasyonlardan biri eksik çemberdir; burada posterior veya anterior komünikan arter gibi bir arter eksik veya az gelişmiştir. Bu eksiklik kan akışının tıkanıklık durumunda verimli bir şekilde yeniden yönlendirilmesini zorlaştırarak felç riskini artırır.
Bir diğer önemli varyasyon hipoplazi veya aplazi durumudur. Özellikle posterior komünikan arterin az gelişmişliği (hipoplazi) veya yokluğu (aplazi) beynin bir damar tıkandığında ihtiyaç duyduğu kollateral kan akışını sağlamasını güçleştirir. Böyle bir yapısal eksiklik beynin iskemik inmelere yatkınlığını artırabilir.
Ayrıca fetal tip dolaşım da yaygın bir varyasyondur. Bu durumda posterior serebral arterin kan kaynağını vertebrobaziler sistemden ziyade iç karotid arterden alması söz konusudur. Bu varyasyon vertebrobaziler sistemin posterior dolaşıma katkısını sınırlandırarak özellikle karotid arter etkilendiğinde felç riskini yükseltebilir.
*Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.
Willis Poligonu inme ve anevrizma yönetiminde neden önemlidir?
Willis poligonu beyin tabanında bulunan ve ön ve arka dolaşım sistemlerini birbirine bağlayan bir arter halkasıdır. Bu yapı inme ve anevrizma yönetiminde önemli rol oynar çünkü beyin dokusunu korumak için kritik kollateral dolaşımı sağlar. Özellikle atardamar tıkanıklıklarında Willis poligonu kanın alternatif yollarla iletilmesine yardımcı olur. Bu özellik beyin dokusunu iskemik inmelerden koruyarak olası hasarı azaltır.
Willis poligonunun anatomik olarak eksik veya farklı olması kan akışının etkili bir şekilde yönlendirilmesini engelleyebilir. Bu durumda eksik bir Willis poligonu olan bireylerde iskemik inme gibi durumlar daha ciddi sonuçlara yol açabilir. Ayrıca Çember’deki varyasyonlar arter çatallanmalarında hemodinamik stresi artırarak anevrizma oluşumuna katkı sağlayabilir.
- Hipoplazi anterior veya posterior iletişim arterlerinin yokluğu gibi durumlar ÇÇ’nin koruyucu rolünü sınırlar.
- Bu tür anomaliler beynin bazı bölgelerinde yeterli kan akışını sağlayamayarak daha yüksek inme şiddeti ile ilişkilendirilir.
Aynı zamanda Willis poligonunda anevrizmalar arterlerin birleşim noktalarında daha sık gelişir. Bu bölgelerdeki hemodinamik değişiklikler özellikle rüptür riski taşır ve subaraknoid kanama gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Çemberin anevrizma açısından önemi hemodinamik stres altında arter duvarlarının zayıflaması ve yırtılma riskinin artmasıyla ilişkilidir. Dolayısıyla Willis poligonu yapısındaki varyasyonlar hem inme hem de anevrizma yönetiminde önemli bir faktördür.
Willis Poligonu ile ilişkili klinik durumlar nelerdir?
Willis poligonu’ndaki anormallikler beyin dolaşımını etkileyen çeşitli klinik durumlara yol açabilir. En yaygın durumlardan biri olan Moyamoya hastalığı Willis poligonu’ndaki arterlerin daralması veya tıkanması ile ortaya çıkar. Bu daralma azalan kan akışını telafi etmek için kırılgan küçük damarların gelişmesine sebep olur. Fakat bu damarlar yırtılmaya eğilimli olduğu için iskemik ve hemorajik inme riskini artırır. Sonuç olarak Moyamoya hastalığı kronik iskemi baş ağrıları nöbetler ve bilişsel bozukluklarla kendini gösterebilir.
Bir diğer önemli durum Subklavyen Çalma Sendromu’dur. Bu hastalık subklavyen arterdeki daralma veya tıkanıklık nedeniyle vertebral arterde ters kan akışına neden olur. Bunun sonucunda beyne gitmesi gereken kan kola yönlenir. Willis poligonu bu durumu diğer damarlardan kan yönlendirerek telafi etmeye çalışsa da arka beyne yetersiz kan akışı gerçekleşir. Vertebrobaziler yetmezlik olarak bilinen bu durum baş dönmesi bayılma ve görme sorunlarına neden olabilir. Ağır vakalarda ise kalıcı hasarı önlemek için cerrahi müdahale gerekebilir.
Son olarak Travmatik Beyin Hasarı (TBH) da Willis poligonu’nu etkileyebilir. Travma sonucu Willis poligonu’ndaki damarlar yırtılabilir veya kan akışını kısıtlayan iltihaplanma gelişebilir. Hatta sarsıntı gibi durumlar bile damarlarda daralmaya yol açarak baş ağrıları ve bilişsel sorunlar gibi belirtilere neden olabilir. Özellikle şiddetli TBH beyne giden kan akışını büyük ölçüde tehlikeye atabilir.
Willis Poligonu modern tıpta nasıl değerlendirilir ve tedavi edilir?
Willis poligonu modern nörovasküler tıpta çeşitli görüntüleme teknikleri kullanılarak değerlendirilir ve bu süreç beyne sağlanan kan akışını analiz etmeye yardımcı olur. Görüntüleme teknikleri arasında şunlar bulunur:
Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA): İnvaziv olmayan bu yöntem kontrast madde gerektirmeden damarların görüntülenmesini sağlar. Özellikle anevrizma ve stenoz varlığını değerlendirmede kullanılır.
- Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BTA): Yüksek çözünürlüklü görüntüler sunan BTA iyotlu kontrast madde ile anevrizma ve damar daralmalarını tespit eder.
- Dijital Subtraksiyon Anjiyografi (DSA): En invaziv seçenek olan DSA damar anormalliklerinin tanısında altın standart olarak kabul edilir ve cerrahi planlama süreçlerinde tercih edilir.
- Transkraniyal Doppler (TCD) Ultrason: İnvaziv olmayan bu teknik Willis poligonundaki kan akışını değerlendirir ve sıklıkla MRA ile birlikte kullanılır.
Willis poligonu’ndaki sorunların tedavisinde anevrizmalar ve stenozlar için çeşitli yaklaşımlar bulunur. Anevrizmalar için endovasküler koyulama akım yönlendirme ve cerrahi klipsleme yöntemleri uygulanabilir. Stenoz tedavisinde ise stentleme anjiyoplasti ve cerrahi bypass gibi seçenekler tercih edilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Willis poligonu beyindeki kan akışını nasıl düzenler?
Willis Poligonu, beynin tabanında bulunan ve ana damarlar tıkandığında alternatif yollar sağlayarak beyin kan akışının devam etmesini sağlayan bir arter ağıdır. Tipik yapısında, anterior ve posterior serebral arterler, anterior ve posterior komünikan arterler ile bağlantılıdır ve bu yapı kollateral dolaşım sağlar. Kan akışını etkin bir şekilde yönlendirerek, büyük damarlar tıkandığında bile beyin perfizyonunun korunmasına yardımcı olur. Ancak anatomik varyasyonlar yaygındır; yapılan çalışmalara göre, yalnızca %20 ila %25 arasında bir grup bireyde tam bir Willis Poligonu bulunur. Bu varyasyonlar, kompansasyon mekanizmasının etkinliğini etkileyebilir ve serebrovasküler olaylar, özellikle iskemi sonucu inme riskini ve şiddetini artırabilir. Örneğin posterior komünikan arterin yokluğu veya hipoplazisi, bu yapının kan akışını düzenlemedeki verimliliğini etkileyebilir.
Willis poligonundaki anomaliler hangi sağlık sorunlarına yol açabilir?
Willis Poligonu’ndaki anormallikler, beyin kan akışını etkileyerek iskemi (kan akışı yetersizliği) ve serebrovasküler olay risklerini artırabilir. Yapılan bir çalışmaya göre, bireylerin %14,6’sında anterior serebral arterin A1 segmentinin hipoplazisi, %2,53’ünde ise bu segmentin tamamen yokluğu bulunmuşken; %47,3’ünde posterior komunikatör arterin yokluğu, %27,56’sında ise her iki tarafta birden yokluk görülmüştür. Bu tür anatomik varyasyonlar, arterlerin tıkanması durumunda yeterli kan akışı sağlayamamakta, bu da iskemi ve inme riskini artırmaktadır. Ayrıca Willis Poligonu’ndaki anormallikler, beyin aneurizmalarının yırtılması ile de ilişkilendirilmiştir, bu da bu vasküler farklılıkların kanamalı olaylarla bağlantılı olduğunu göstermektedir.
Beyin damar hastalıklarında Willis poligonu neden önemlidir?
Willis Poligonu, beyin damar hastalıklarında oldukça önemlidir çünkü beyne kan akışını sürdüren kollateral bir ağ oluşturur ve bu da iskemiye karşı koruma sağlar. Anatomik varyasyonlar oldukça yaygındır; yapılan çalışmalar, bireylerin yalnızca %20-25’inin tam ve simetrik bir Willis Poligonu’na sahip olduğunu göstermektedir. Bu varyasyonlar, kollateral dolaşımın etkinliğini etkileyebilir ve inme gibi hastalıkların riskini ve şiddetini artırabilir. Örneğin Willis Poligonu’nda herhangi bir varyasyon bulunması, kişileri tipik bir yapıdaki bireylere kıyasla inme geçirme olasılığını 1.38 kat artırmaktadır. Özellikle posterior komünikan arterin hipoplazisi veya eksikliği, bu riski 1.34 kat artırırken, anterior komünikan arterdeki benzer anormallikler riski 1.32 kat yükseltmektedir. Bu nedenle Willis Poligonu’nun anatomisinin ve potansiyel varyasyonlarının anlaşılması, serebrovasküler hastalıkların riskini ve yönetimini değerlendirmek için çok önemlidir.
Willis poligonu ile ilgili sorunların teşhisi nasıl yapılır?
Willis Poligonu’ndaki sorunlar, genellikle Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA) ve Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (CTA) gibi non-invaziv görüntüleme teknikleriyle teşhis edilir. MRA, özellikle 3D Zamanlı Uçuş (Time-of-Flight) MRA, anatomik varyasyonları tespit etmede yüksek hassasiyet ve özgüllüğe sahip olup, ön açıklık damarlarının eksikliği gibi durumları %100 doğrulukla tespit edebilmektedir. CTA, yüksek çözünürlüklü görüntüler sağlar ve genellikle karotis endarterektomisi için değerlendirme yapılan hastalarda kullanılır. Dijital Subtraksiyon Anjiyografisi (DSA), detaylı damar görüntülemesi için altın standart olarak kabul edilmekte ancak daha invaziv bir yöntemdir. Ultrasonografi ve Transkranial Doppler, kan akışını değerlendirebilir fakat bazı damar segmentlerini görselleştirmede sınırlıdır. Son yıllarda, serebral damar yapılarının analizini geliştiren otomatik yöntemler, teşhis doğruluğunu artırmıştır. Willis Poligonu’nun yapısının anlaşılması, anatomi varyasyonlarının yaygın olması ve klinik sonuçları, özellikle inme riski ve nöroşirürjikal planlama açısından büyük önem taşır.
Poligon yapısındaki bozuklukların tedavisinde hangi yöntemler kullanılır?
Willis Poligonu’ndaki yapısal sorunların tedavisi, anevrizma veya arter stenozu gibi durumlar için cerrahi müdahaleleri, damar klipsleme veya bypass ameliyatlarını, endovasküler işlemleri ise koiling veya stent yerleştirme yöntemlerini içerir. Tedavi seçimi, damar anomalisinin tipi, yeri ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlıdır. Yapısal farklılıkların değerlendirilmesinde ve uygun tedavi planlamasında 3D zamanlı uçuş manyetik rezonans anjiyografi (3D-TOF-MRA) gibi invaziv olmayan görüntüleme teknikleri önemlidir.
Willis Poligonu’nun embriyolojik gelişimi nasıl gerçekleşir ve bu süreçte ortaya çıkabilecek sorunlar nelerdir?
Willis Poligonu, embriyonik dönemin yaklaşık 4. ila 8. haftaları arasında karmaşık bir süreçle şekillenir. Temel olarak, iç karotid arterler ve baziler arter sisteminden çıkan dalların birleşmesi ve aralarında bağlantılar (komünikan arterler) oluşmasıyla meydana gelir. Bu gelişim sırasında, çeşitli nedenlerle bazı damar segmentleri tam olarak gelişmeyebilir (hipoplazi) veya hiç oluşmayabilir (aplazi). Bu durum, poligonun klasik dairesel yapısında eksikliklere yol açarak anatomik varyasyonların temelini oluşturur. Erken dönemdeki bu gelişimsel aksaklıklar, bireyin ileriki yaşamında kollateral kan akım kapasitesini etkileyebilir.
Willis Poligonu varyasyonlarının genetik bir temeli var mıdır ve ailesel geçiş söz konusu olabilir mi?
Willis Poligonu’nun anatomik varyasyonlarının gelişiminde hem çevresel hem de genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Bazı araştırmalar, belirli genetik belirteçlerin veya gen polimorfizmlerinin, komünikan arterlerin yokluğu veya zayıf gelişimi gibi varyasyonlarla ilişkili olabileceğini öne sürmektedir. Ailesel kümelenmelerin gözlendiği vakalar da bildirilmiş olup, bu durum bazı varyasyon tiplerinin veya bunlara yatkınlığın kalıtsal olabileceğine işaret eder. Ancak, genetik etkenlerin tam rolü ve kalıtım mekanizmaları hala aktif olarak araştırılan karmaşık bir konudur ve genellikle çok faktörlü bir etkileşim söz konusudur.
Yaşlanma süreci Willis Poligonu’nun yapısını ve işlevini nasıl etkiler, yaşlı bireylerde beyin kan akımı için ne gibi ek riskler oluşturur?
Yaşlanma süreci, Willis Poligonu’nu oluşturan atardamarların yapısında ve işlevinde değişikliklere neden olabilir. Zamanla damar duvarlarında sertleşme (ateroskleroz), esneklik kaybı ve çaplarında daralmalar görülebilir. Bu dejeneratif değişiklikler, poligonun ana damarlardan birinde tıkanıklık olduğunda kanı diğer yollara etkin bir şekilde yönlendirme (kollateral dolaşım) kapasitesini azaltabilir. Dolayısıyla, yaşlı bireylerde Willis Poligonu’nun telafi edici rolü zayıflayabilir ve bu durum, inme veya diğer iskemik beyin olayları karşısında daha savunmasız olmalarına yol açarak ek riskler oluşturabilir.
Willis Poligonu’nun tam olmayan (inkomplet) varyasyonları baş ağrısı veya migren gibi durumlarla ilişkili olabilir mi?
Willis Poligonu’nun tam olmayan (inkomplet) varyasyonları ile baş ağrısı, özellikle migren arasındaki ilişki, bilimsel araştırmalarda incelenen bir konudur. Bazı çalışmalar, özellikle poligonun arka kısmındaki bağlantıların eksik veya zayıf olduğu durumlarda (örneğin, posterior komünikan arter hipoplazisi), migren prevalansının artabileceğini göstermektedir. Teorilerden biri, bu tür varyasyonların beyin kan akımındaki değişikliklere karşı hassasiyeti artırabileceği veya beyindeki hemodinamik stresi etkileyerek migren ataklarını tetikleyebileceği yönündedir. Ancak bu ilişki henüz kesin olarak kanıtlanmamış olup, daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Hayvanlar aleminde Willis Poligonu benzeri yapılar bulunur mu ve insanlardaki Willis Poligonu ile karşılaştırıldığında ne gibi farklılıklar gösterir?
Evet, Willis Poligonu veya benzeri arteriyel halka yapıları birçok memeli türünde bulunmaktadır, ancak yapısal özellikleri türler arasında önemli farklılıklar gösterebilir. Örneğin, köpekler ve kedilerde genellikle tam bir poligon bulunurken, kan akımına katkıda bulunan ana arterler ve bunların göreceli önemleri insandan farklılaşabilir. Bazı hayvanlarda (örneğin, sığırlar ve koyunlar) internal karotid arterler doğumdan sonra körelebilir ve beyin kan akımı, Willis Poligonu ile bağlantılı olan ‘rete mirabile’ adı verilen karmaşık bir damar ağı tarafından sağlanır. Bu varyasyonlar, farklı türlerin evrimsel adaptasyonlarını ve fizyolojik ihtiyaçlarını yansıtmaktadır.

Interventional Radiology and Neuroradiology Speaclist Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez graduated from Cerrahpaşa Medical Faculty in 1997. He completed his specialization at Istanbul Education and Research Hospital. He received training in interventional radiology and oncology in London. He founded the interventional radiology department at Istanbul Çam and Sakura City Hospital and became a professor in 2020. He holds many international awards and certificates, has over 150 scientific publications, and has been cited more than 1500 times. He is currently working at Medicana Ataköy Hospital.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar