Damarsal bozukluklar ve tinnitus ilişkisi, kulakta çınlama veya uğultu şeklinde hissedilen seslerin, damar yapısındaki anormalliklerden kaynaklanabileceğini ifade eder. Bu durum, özellikle nabızla senkronize seslerin duyulmasına yol açan pulsatil tinnitus şeklinde görülür.
Arteriyovenöz malformasyonlar, karotis arter darlıkları, damar anevrizmaları ve venöz yapısal bozukluklar, tinnitusun damarsal kaynaklı nedenleri arasındadır. Bu durumlarda kan akışındaki türbülans, iç kulak veya beyin çevresindeki yapılarda ses algısına neden olur.
Tanıda doppler ultrason, manyetik rezonans anjiyografi ve bilgisayarlı tomografi anjiyografi kullanılır. Bu görüntüleme yöntemleri, damar yapısını ayrıntılı biçimde değerlendirerek tinnitusa yol açabilecek patolojilerin saptanmasını sağlar.
Damarsal bozukluklara bağlı tinnitus tedavisi, altta yatan damar hastalığının düzeltilmesine yöneliktir. Endovasküler girişimler, cerrahi onarım veya medikal tedavi, hem damar sağlığını iyileştirir hem de tinnitusun azalmasına katkıda bulunur.

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji
Tinnitus Nedir ve Vasküler Hastalıklarla Nasıl Bağlantılıdır?
Tinnitus, kişinin dış kaynak olmaksızın ses algılaması durumudur ve genellikle kulaklarda çınlama ya da uğultu olarak hissedilir. Vasküler hastalıklarla ilişkili tinnitus genellikle nabızla senkronize olarak duyulmasıyla diğer tinnitus türlerinden ayrılır. Nabızlı tinnitus, kulaklara yakın damarlardaki türbülanslı kan akışı nedeniyle ortaya çıkar ve altta yatan damar sorunlarına işaret edebilir. Bu tür tinnitus aşağıdaki vasküler durumlarla bağlantılı olabilir:
- Arteriovenöz Malformasyonlar (AVM’ler) ve Fistüller: Atardamarlar ile toplardamarlar arasında anormal bağlantılar içerir. Bu bağlantılar, yüksek basınçlı kanın anormal bir şekilde akmasına neden olur ve nabızla senkronize sesler oluşturur.
- Venöz Sinüs Stenozu: Beyindeki kanın boşaltılmasını sağlayan büyük damarlardaki daralmalar, kan akışını bozarak nabızlı tinnitusa yol açar. Bu durum, kafa içi basıncında artışa neden olabilir ve kulaklarda ritmik sesler duyulmasına sebebiyet verir.
- Ateroskleroz: Atardamarların sertleşmesi veya daralması sonucu türbülanslı kan akışı oluşur. Bu durum özellikle karotis arterlerde ya da kulak çevresindeki damarlarda nabızla uyumlu seslerin duyulmasına yol açar.
Nabızlı tinnitusta teşhis süreci genellikle MRA, CTA gibi ileri görüntüleme yöntemlerini içerir. Tedavi, tinnitusa neden olan damar sorunlarını ele almayı gerektirir ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar.
Kardiyovasküler Sağlık Tinnitus’u Nasıl Etkiler?
Kardiyovasküler sağlık, işitsel sistem üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve özellikle tinnitusu tetikleyen temel faktörlerden biridir. Ateroskleroz gibi durumların neden olduğu arter daralması, koklea gibi işitme ile ilgili yapılar üzerinde kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu damar sorunları, kokleadaki hassas tüy hücrelerine yeterli oksijenin ulaşmasını engelleyerek tinnitusa neden olabilir. Özellikle hipertansiyon gibi kardiyovasküler rahatsızlıklar, kan akışını etkileyerek tinnitus riskini artırır. Birçok araştırma bu bağlantıyı ortaya koymuş olup, yüksek tansiyonlu bireylerin tinnitus semptomları yaşama riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Damarların sertleşmesi ve daralması gibi kardiyovasküler hastalıkların kulak sağlığına olan etkileri çeşitli mekanizmalarla incelenmiştir. Aşağıda bu etkiler sıralanmıştır:
- Azalan kan akışı: Ateroskleroz ve hipertansiyon gibi hastalıklar kanın koklea gibi işitsel yapılarına ulaşmasını zorlaştırır.
- Kalıcı hücre hasarı: Oksijen yetersizliği, kokleadaki tüy hücrelerinin geri döndürülemez şekilde hasar görmesine yol açabilir.
- Artan pulsatil tinnitus riski: Kardiyovasküler hastalıkların neden olduğu kan akışı düzensizlikleri, kalp atışlarıyla uyumlu olarak hissedilen tinnitus formunu tetikleyebilir.
*Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.
Hipertansiyon Tinnitus’a Yol Açabilir mi?
Hipertansiyon, pulsatil tinnitus olarak bilinen ve genellikle kalp atışlarıyla senkronize seslerle kendini gösteren tinnitus türüne yol açabilir. Yüksek tansiyon, özellikle kulak çevresindeki damarlar üzerindeki basıncı artırarak türbülanslı kan akışına sebep olur. Bu durum, damar duvarlarında artan basınçla birlikte iç kulak yapılarını etkileyebilir ve kişide sürekli olarak hayali seslerin algılanmasına neden olabilir. Hipertansiyon, kan akışının hızını ve dinamiklerini etkilediği için tinnitus semptomlarının yoğunluğunu artırabilir.
Hipertansiyonun etkili bir şekilde kontrol altına alınması, pulsatil tinnitus semptomlarını hafifletebilir ve kişinin yaşam kalitesini artırabilir. Bunun için aşağıdaki tedavi ve yaşam tarzı önlemleri önerilir:
- İlaç Tedavisi: Beta blokerler, ACE inhibitörleri ve diüretikler gibi tansiyon düşürücü ilaçlar, damar duvarlarına olan baskıyı azaltarak türbülansı kontrol edebilir.
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sodyum alımını azaltmak, düzenli fiziksel egzersiz yapmak, stres yönetimi uygulamak gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları, hipertansiyon ve buna bağlı tinnitus yönetiminde önem taşır.
- Alkol ve Sigara Tüketiminden Kaçınma: Bu maddeler kan basıncını yükselterek hipertansiyona ve dolayısıyla tinnitusa katkıda bulunabilir.
Ateroskleroz ve Karotis Arter Hastalığı Tinnitus Üzerinde Nasıl Bir Rol Oynar?
Ateroskleroz ve karotis arter hastalığı, nabızla uyumlu tinnitus gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Ateroskleroz sırasında karotis arterlerde biriken plaklar bu damarların daralmasına ve sertleşmesine neden olabilir. Bu daralma, özellikle orta ve iç kulağın yakınında türbülanslı kan akışına yol açar ve hastalar nabız atışlarına uyumlu bir “vınlama” sesi duyar. Bu ses, daralmış arterlerden geçen kan akışının düzensiz hale gelmesi nedeniyle ortaya çıkar ve kulak bu akış bozukluklarını algılamaya başlar.
Zamanla iç kulağa ulaşan kan akışındaki bozulmalar, koklear mikro dolaşımı etkileyerek işitme fonksiyonunda sorunlara yol açabilir. Kan akımının azalması, kulak yapılarında iskemiye neden olarak tinnitus başlangıcına katkıda bulunabilir. Ayrıca, daralmış arterlerdeki artan damar direnci yalnızca tinnitusu kötüleştirmekle kalmaz felç riskini de yükseltir. Aterosklerozla ilişkili olarak ortaya çıkan damar sertleşmesi sorunu, tinnitusun damar kaynaklı nedenlerini güçlendirebilir. Bu arteriyel sertlik damarların esnekliğini azaltarak kan akışını daha da zorlaştırır ve tinnitusun şiddetini artırır.
Başlıca riskler şunlardır:
- İç kulağa kan akışındaki bozulmalar: İşitme fonksiyonunu etkileyerek tinnitusun şiddetini artırır.
- Artan damar direnci: Felç gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
- Arteriyel sertleşme: Kan akışının dinamiklerini bozarak daha geniş kardiyovasküler riskler oluşturur.
Vasküler Malformasyonlar Tinnitus’a Nasıl Sebep Olur?
Arteriovenöz malformasyonlar (AVM’ler) ve anevrizmalar gibi vasküler malformasyonlar, kulak çevresindeki kan akışının dinamiklerini etkileyerek pulsatil tinnitusa neden olabilir. Pulsatil tinnitus, kalp atışıyla senkronize şekilde ritmik bir ses olarak ortaya çıkar ve türbülanslı kan akışı bu sesi tetikleyebilir. Özellikle kulak yakınındaki arteriyovenöz malformasyonlar (AVM’ler), arter ve damarlar arasında doğrudan bağlantı oluşturarak normal kan akışı sürecini bozar. Bu durum, kulağın yakınında anormal bir kan akışı oluşturarak titreşimli seslerin duyulmasına yol açabilir.
Anevrizmalar, arterlerin zayıf ve şişkin alanlarında meydana gelir. Bu yapılar, özellikle karotis arter gibi kulak yakınındaki damarlarda geliştiğinde pulsatil tinnitus semptomlarına neden olabilir. Anevrizmalar boyunca oluşan türbülanslı kan akışı, kulağın titreşen sesleri algılamasına neden olur.
Her iki vasküler malformasyon türü de ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ani rüptür veya kanama gibi riskleri artırması nedeniyle, bu durumların erken tanısı ve yönetimi büyük önem taşır. Pulsatil tinnitus tespit edildiğinde, ek olarak baş ağrıları veya nörolojik semptomlar varsa acil müdahale gerektirir. Erken teşhis, özellikle intrakraniyal kanama veya felç gibi komplikasyonları önlemede hayati öneme sahiptir.
Genellikle tanı doğrulaması için nörogörüntüleme çalışmaları istenir:
- Manyetik rezonans anjiyografi (MRA)
- Bilgisayarlı tomografik anjiyografi (CTA)
Vasküler Kaynaklı Tinnitus İçin Hangi Tanı ve Tedavi Seçenekleri Mevcuttur?
Vasküler kaynaklı tinnitusun tanı ve tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılır. İlk olarak, bu durumun teşhisi için görüntüleme teknikleri kritik bir rol oynar. Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA), hem arter hem de venöz yapıların detaylı görüntülerini sağlar ve kan damarlarında stenoz veya arteriyovenöz malformasyonların tespitinde kullanılır. Aynı zamanda, Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BTA) de yaygın olarak tercih edilir ve özellikle arteriyel anormalliklerin tanımlanmasında etkili sonuçlar sunar.
Diğer tanısal araçlar arasında Serebral Anjiyografi öne çıkar. Bu yöntem, diğer non-invaziv testlerin sonuç vermediği durumlarda ayrıntılı damar görüntülemesi ile vasküler sorunları belirlemeye yardımcı olur. Ek olarak, Karotid Duplex Ultrason, özellikle arteriyel darlığın tespiti amacıyla kan akışını ölçmek için kullanılır. Vasküler olmayan nedenler söz konusu olduğunda ise yüksek çözünürlüklü temporal kemik BT veya beynin MR’ı gibi ek tetkiklerle değerlendirme yapılır.
Tedavi sürecinde yaşam tarzı değişiklikleri, kardiyovasküler risklerin azaltılmasına odaklanır ve şu önlemleri içerir:
- Kan basıncını kontrol altında tutmak
- Kolesterol seviyelerini düşürmek
- Diyabet gibi durumların yönetimini sağlamak
Tıbbi tedaviler arasında ise antihipertansif ilaçlar ve statinler bulunur. Bu ilaçlar, damar sağlığını iyileştirir ve tinnitusu hafifletebilir. Cerrahi ve girişimsel prosedürlerle tedavi seçenekleri genişletilmiştir ve endovasküler stent ile embolizasyon bu tür durumlarda tercih edilebilir.
Venöz sinüs darlıklarında stentleme, venöz anevrizmalarda koil veya stentleme yapılır. Vasküler malformasyon veya fistül varlığında bu patolojilerin anjio yöntemi ile kapalı sistem embolizasyonu rahatsız edici sesleri kesecek ve olası beyin kanamalarının önüne geçecektir.

Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlık eğitimini İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu ve 2020 yılında profesör oldu. Çok sayıda uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olan Kılıçkesmez’in 150’den fazla bilimsel yayını bulunmakta ve 1500’den fazla atıf almıştır. Halen Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.

Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar