Anaplastik tiroid kanseri, en agresif tiroid kanseridir. Hızla büyür, erken metastaz yapar ve prognozu kötüdür. Erken tanı ve hızlı tedavi hayati öneme sahiptir.
Anaplastik tiroid kanseri belirtileri arasında boyunda hızla büyüyen kitle, nefes darlığı, yutma güçlüğü ve ses kısıklığı vardır. Tanı biyopsi ile konur.
Anaplastik tiroid kanseri tedavisinde cerrahi genellikle sınırlı yarar sağlar. Radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedaviler uygulanır. Palyatif bakım ön plandadır.
Anaplastik tiroid kanseri yönetiminde multidisipliner yaklaşım gerekir. Amaç yaşam süresini uzatmak, semptomları hafifletmek ve yaşam kalitesini korumaktır.
Hastalık Adı | Anaplastik Tiroid Kanseri (ATC) |
Tanım | Tiroid kanserlerinin en nadir ve en agresif formudur; hızlı büyüme ve yayılma eğilimindedir ve sıklıkla ileri yaşta teşhis edilir. |
Belirtiler | Hızla büyüyen boyun kitlesi, yutma ve nefes almada güçlük, ses kısıklığı, boyun ağrısı, öksürük ve ses tellerinde felç gibi semptomlar. |
Nedenleri | Diğer tiroid kanseri türlerinin dönüşümü, ileri yaş, radyasyona maruz kalma; ancak kesin nedenler tam olarak bilinmemektedir. |
Risk Faktörleri | İleri yaş, kadın cinsiyet, uzun süreli guatr öyküsü, tiroidde uzun süre var olan nodüller, radyasyon öyküsü. |
Teşhis Yöntemleri | Fizik muayene, tiroid ultrasonu, ince iğne aspirasyon biyopsisi, BT ve MR görüntüleme, PET taraması (yayılımı değerlendirmek için), kanda T3, T4, TSH seviyeleri. |
Tedavi Yöntemleri | Cerrahi müdahale (ancak çoğu durumda kısıtlıdır), radyoterapi ve kemoterapi, hedefe yönelik tedavi; palyatif tedaviler de ağrı ve semptomları yönetmek için kullanılır. |
Prognoz | Oldukça zayıftır; hastalık genellikle ileri evrede teşhis edilir ve tedaviye rağmen hızlı ilerler. Hayatta kalma süresi genellikle kısadır. |
Takip ve İzlem | Yoğun bakım desteği, semptomların hafifletilmesi için destekleyici tedaviler; tümörün yayılımı durumunda ileri görüntüleme yöntemleri ile takip edilir. |
Komplikasyonlar | Hızla metastaz yaparak akciğerler, kemikler ve diğer organlara yayılabilir; solunum yollarında tıkanma, yutma güçlüğü, ağır fonksiyonel bozukluklar. |
Önleme Yöntemleri | Belirgin bir önleme yöntemi bulunmamakla birlikte; guatr veya tiroid nodülü öyküsü olanların düzenli kontrolleri ve yüksek risk gruplarında erken tarama önemlidir. |
Tedaviye Yanıt | Genellikle tedaviye dirençlidir; çoklu tedavi seçenekleri uygulanmasına rağmen kontrol altına alınması zordur ve semptom yönetimine yönelik palyatif yaklaşımlar ön plandadır. |

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji
Anaplastik Tiroid Kanseri Nedir?
Anaplastik tiroid kanseri tiroid kanserleri arasında nadir görülen ve son derece saldırgan bir türdür. Tiroid kanseri vakalarının %2’sinden azını oluşturmasına rağmen hastalık hızla ilerleyerek kötü sonuçlara yol açar. Genellikle boyunda sert ve sabit bir kitle olarak ortaya çıkar bu durum yutma ve nefes almada zorluklara neden olabilir. Hastalığın en dikkat çekici özelliği hızlı tümör büyümesi çevre dokulara yayılma ve uzak organlara metastaz yapma eğilimidir. Bu nedenle anaplastik tiroid kanserinde tanı konulduğunda hastaların yaşam süresi genellikle sınırlıdır.
Anaplastik Tiroid Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Anaplastik tiroid kanserinin nedenleri hem genetik hem de çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi ile açıklanabilir. Bu kanserin gelişiminde en önemli genetik faktörlerden biri TP53 genindeki mutasyonlardır. TP53 hücre döngüsünü düzenler ve apoptozu kontrol eder. Bu mutasyonlar hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesine katkıda bulunur. Ayrıca BRAF genindeki mutasyonlar özellikle BRAF V600E mutasyonu hücre çoğalmasını etkileyerek tümör büyümesini hızlandırır.
Anaplastik tiroid kanserinin genomik yapısı kopya sayısı değişiklikleri ile de tanımlanır. Kopya sayısı değişiklikleri hücrelerin genetik dengesini bozan büyük kromozomal değişiklikler içerir. Bu bağlamda kanserli hücrelerde belirli kromozom bölgelerinin amplifikasyonu sıkça gözlenmiştir. Özellikle 5p ve 20q kromozomlarındaki bölgeler hücre döngüsünü ve apoptozu düzenleyen kritik genleri içerir.
- 5p kromozomu: SKP2 ve E2F1 gibi hücre döngüsü ilerlemesiyle ilgili genleri içerir.
- 20q kromozomu: Apoptoz ve PI3K-Akt sinyal yolunu etkileyen BCL2L1 gibi genleri içerir.
Çevresel ve klinik faktörler de bu hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynar. Daha önce papiller veya foliküler tiroid kanseri geçirmiş ve radyasyona maruz kalmış bireylerde anaplastik tiroid kanserine ilerleme riski artar. İleri yaş bu kanser türü için bir diğer önemli risk faktörüdür. Genellikle 65 yaş ve üzeri bireylerde daha yaygın olarak görülmektedir.
Bu genetik ve çevresel faktörlerin birleşimi anaplastik tiroid kanserinin ölümcül doğasına neden olur.
*Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.
Anaplastik Tiroid Kanseri Ne Kadar Yaygındır?
Anaplastik tiroid kanseri (ATC) son derece nadir görülmesine rağmen tiroid kanserlerinin en ölümcül formlarından biridir. Küresel olarak her yıl bir milyon kişide yaklaşık 1 ila 2 ATC vakası rapor edilmektedir. Bu kanser türü tüm tiroid kanseri vakalarının sadece %1-2’sini oluşturur. Ancak ATC’nin agresif doğası ve mevcut tedavilere karşı dirençli olması onu tiroid kanseri ölümlerinin orantısız bir nedenine dönüştürmektedir. Özellikle yaşlı yetişkinlerde daha yaygın olan ATC genellikle 65 ila 70 yaş arasındaki bireylerde teşhis edilmektedir.
Demografik olarak ATC diğer tiroid kanseri türlerine göre cinsiyet açısından daha dengeli bir dağılım gösterir. Erkeklerde ve kadınlarda görülme oranları birbirine yakın olsa da kadınlarda biraz daha sık rastlanmaktadır.
- Küresel insidans: Yılda yaklaşık 1 milyon kişide 1 ila 2 vaka
- Cinsiyet dağılımı: Kadınlarda biraz daha fazla görülür
- Yaş dağılımı: Tanı ortalama 65-70 yaş arası
Coğrafi dağılıma bakıldığında iyot eksikliği olan bölgelerde tiroid kanseri oranlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olduğu bölgelerde gecikmiş tanı ve yetersiz tedavi nedeniyle ATC insidansı daha yüksek olabilir. ATC vakalarının önemli bir kısmı önceden var olan papiller veya foliküler tiroid kanserlerinden gelişmektedir. Bu nedenle daha önce diferansiye tiroid kanseri teşhisi almış bireylerde ATC gelişme riski daha yüksektir.
Anaplastik Tiroid Kanserinin Oluşum Süreci Nasıldır?
Anaplastik tiroid kanseri genetik mutasyonlar ve hücresel farklılaşmanın kaybıyla karakterize edilen çok aşamalı bir süreç sonucunda gelişir. Genellikle papiller veya foliküler tiroid karsinomları gibi diferansiye tiroid kanserlerinden dediferansiyasyon süreciyle ortaya çıkar. Bu süreç tiroid hücrelerinin normal işlevlerini kaybetmesine yol açan genetik ve epigenetik değişikliklerin birikmesiyle hızlanır.
Özellikle bazı genetik mutasyonlar ATC’nin agresif biyolojik davranışını artırır. Bunlar arasında:
- TP53 mutasyonu: Tümör baskılayıcı genlerde görülen bu mutasyon hücrelerin kontrolsüz büyümesine yol açar.
- BRAF^V600E mutasyonu: Proto-onkojenlerde meydana gelir ve özellikle BRAF geninde ortaya çıkarak tümör oluşumunu hızlandırır.
- CDKN2A mutasyonu: Hücre döngüsünü düzenleyen genlerdeki bu değişiklikler kanser hücrelerinin çoğalmasını kolaylaştırır.
- PIK3CA mutasyonu: PI3K/AKT yolunu aktive ederek kanser hücrelerinin hayatta kalmasını destekler.
Bu genetik değişikliklerin yanı sıra kromozom 5p ve 20q’daki kopya sayısı varyasyonları ve kromozomal instabilite de tümörün invazyon kabiliyetini artırır. ATC tümör mikroçevresinin düzensizliği nedeniyle MAPK ve JAK/STAT gibi sinyal yollarının aşırı aktivasyonuyla daha da agresif hale gelir. Ayrıca LINC00312 ve H19 gibi uzun kodlamayan RNA’lar da kanser hücrelerinin çoğalmasını ve metastaz yapmasını etkiler.
Anaplastik Tiroid Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Anaplastik tiroid kanseri nadir ve son derece agresif bir tiroid kanseri türü olarak bilinir. Belirtileri genellikle hızla ortaya çıkar ve hastalığın ilerlemesi de oldukça hızlıdır. Hastalar genellikle birkaç hafta içinde ciddi belirtiler yaşamaya başlarlar ve bu belirtiler hastalığın yayılma hızına paralel olarak şiddetlenir. Bu kanser türünün en yaygın belirtileri şunlardır:
- Boyunda kitle veya şişlik: Boyunda hızlı büyüyen ve dışarıdan fark edilebilen bir kitle ilk belirti olarak öne çıkar.
- Yutma güçlüğü (disfaji): Tümörün yemek borusuna yakın konumlanması büyüdükçe yutma sorunlarına neden olabilir.
- Nefes darlığı (dispne): Tümör nefes borusuna baskı yaparak nefes almada zorluk ve hırıltılı solunuma yol açabilir.
- Ses kısıklığı veya ses değişiklikleri: Kanser ses tellerini etkileyen sinirlere zarar vererek ses kısıklığı veya değişikliklere sebep olabilir.
- Boyun ağrısı: Tümörün genişlemesi boyun bölgesinde ağrıya neden olabilir.
- Öksürük veya kanlı öksürme: Sürekli öksürük veya nadir de olsa kanlı öksürük görülebilir.
- Yorgunluk ve halsizlik: Hastalığın ilerlemesiyle birlikte genel yorgunluk ve kilo kaybı yaşanabilir.
- Lenf düğümü büyümesi: Boyundaki lenf düğümlerinin büyümesi sık rastlanan bir bulgudur.
- Tıkanıklık belirtileri: Nefes borusu veya yemek borusunun sıkışması nefes alma ve yutma sorunlarını artırabilir.
Anaplastik Tiroid Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Anaplastik tiroid kanseri teşhisi çeşitli klinik görüntüleme ve histopatolojik yöntemlerin bir araya getirilmesiyle yapılır. Hastalık genellikle hızla büyüyen bir boyun kitlesi ile kendini gösterir ve disfaji ses kısıklığı veya nefes almada zorluk gibi semptomlarla birlikte ortaya çıkar. Çoğu hasta kanserin agresif doğası nedeniyle ileri evrelerde tanı alır ve bu durum genellikle lokal invazyon ve uzak metastazların varlığıyla sonuçlanır.
Görüntüleme teknikleri tümörün yayılımını ve boyutunu değerlendirmede önemli bir rol oynar. Sık kullanılan görüntüleme yöntemleri şunlardır:
- BT taramaları: Tümörün büyüklüğünü ve komşu dokulara yayılmasını değerlendirmeye yardımcı olur.
- MRI: Yumuşak doku tutulumunu daha ayrıntılı olarak incelemeye olanak sağlar.
- FDG-PET taramaları: Metastatik hastalığın akciğerler ve kemikler gibi uzak organlara yayılmasını tespit eder.
Kesin teşhis ince iğne aspirasyon biyopsisi ile alınan örneğin histopatolojik analizi ile yapılır. Bu analiz ATC’nin kötü huylu farklılaşmamış hücrelerinin varlığını doğrular. Histopatolojik özellikler arasında pleomorfizm ve nekroz gibi belirgin unsurlar bulunur.
Ayrıca moleküler ve genetik testler ATC’nin teşhisinde giderek daha önemli hale gelmektedir. Genetik analizler TP53, BRAF ve RAS gibi mutasyonları belirleyerek hem tanıyı doğrular hem de tedavi sürecine yön verir.
Anaplastik Tiroid Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Anaplastik tiroid kanseri (ATC) tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılmasına rağmen sonuçlar genellikle sınırlıdır. Tedavi genellikle palyatif olup hastalığı kontrol altına almak ve hastanın yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanır. Bu kanser türünde kullanılan tedavi seçenekleri arasında girişimsel radyoloji, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler bulunur.
Girişimsel radyoloji özellikle ameliyat edilemeyen hastalarda önemli bir rol oynar. Bu yöntemle tümörün büyümesi kontrol edilmeye çalışılır ve semptomlar hafifletilir. Radyofrekans ablasyonu (RFA) ve perkütan etanol enjeksiyonu (PEI) gibi teknikler bu amaçla kullanılır.
- Radyofrekans ablasyonu (RFA): Tümör hücrelerini yok etmek için termal enerji kullanılır.
- Perkütan etanol enjeksiyonu (PEI): Tümör içine etanol enjekte edilerek tümör nekrozu sağlanır.
- Termal ablasyon: Mikrodalga ablasyonu veya kriyoablasyon gibi yöntemler metastazların hedeflenmesinde kullanılır.
Hedefe yönelik tedaviler ise MAPK ve PI3K yolları gibi belirli hücresel süreçleri engellemeye çalışır. Bu tedaviler tümör büyümesini durdurmaya yönelik olsa da etkileri sınırlı kalmaktadır.
Son olarak immünoterapiler bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirir. Ancak ATC’nin hızlı ilerlemesi nedeniyle bu tedavilerin etkisi genellikle sınırlıdır.
ATC tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım şarttır. Girişimsel radyoloji hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler genellikle bir arada kullanılarak daha iyi sonuçlar elde edilmeye çalışılır.
Anaplastik Tiroid Kanserinin Risk Faktörleri Nelerdir?
Anaplastik tiroid kanseri için çeşitli risk faktörleri genetik çevresel ve yaşam tarzı unsurlarını kapsar. Genellikle yaşlı bireylerde daha yaygın görülen bu kanser türü özellikle 60 yaş üstündeki yetişkinleri etkiler. Erkeklerde daha sık rastlanmakla birlikte bu cinsiyette hastalığın seyri genellikle daha ağırdır.
Önceden var olan tiroid hastalıkları da ATK gelişme riskini artırır. Çok nodüllü guatr veya uzun süreli tiroid rahatsızlıkları öyküsü olan bireyler daha büyük risk altındadır. Ayrıca diferansiye tiroid kanserleri genetik mutasyonlar yoluyla zamanla anaplastik tiroid kanserine dönüşebilir.
Genetik mutasyonlar da bu kanserin oluşumunda önemli rol oynar. Özellikle BRAF, TP53 ve RAS gibi genlerdeki mutasyonlar hastalığın agresif doğasına ve tedaviye karşı direnç göstermesine yol açar.
- Yaş ve cinsiyet: Genellikle 60 yaş üstünde görülür ve erkeklerde daha sık karşılaşılır.
- Önceden var olan tiroid hastalıkları: Çok nodüllü guatr veya diferansiye tiroid kanseri geçmişi olanlar risk altındadır.
- Genetik mutasyonlar: BRAF, TP53, RAS gibi genlerdeki mutasyonlar hastalığın gelişiminde etkilidir.
- Radyasyona maruz kalma: Baş ve boyun bölgesine önceki radyasyon tedavisi riski artırır.
- Çevresel faktörler: İyot eksikliği olan bölgelerde yaşamak risk oluşturabilir.
- Yaşam tarzı: Sigara kullanımı ve obezite gibi faktörler de riski artırabilir.
Anaplastik Tiroid Kanseri Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?
Anaplastik tiroid kanseri tedavisi genellikle cerrahi seçeneklerin sınırlı olduğu veya tümörün rezeke edilemediği durumlarda uygulanır. İntervensiyonel radyoloji (IR) bu hastalığın yönetiminde önemli bir rol oynar ve farklı tedavi yaklaşımları sunar. Bu yaklaşımlar hastalığın ilerleme seviyesine ve hastanın semptomlarına göre değerlendirilir.
Özellikle aşağıdaki durumlarda IR teknikleri devreye girer:
- Semptomların palyatif yönetimi: Hızla büyüyen tümörler nedeniyle oluşan nefes darlığı yutma zorluğu ve ağrı gibi şikayetlerin hafifletilmesi için girişimsel radyoloji kullanılır. Trakeal stent veya özofageal stent yerleştirilerek bası etkisi azaltılabilir.
- Ablatif tedaviler: Cerrahi müdahalenin mümkün olmadığı lokalize tümörlerde radyofrekans ablasyonu kriyoablasyon veya mikrodalga ablasyonu gibi termal teknikler tercih edilebilir. Bu yöntemlerle hastalığın lokal kontrolü sağlanabilir.
- Embolizasyon: Ameliyat edilemeyen veya radyoterapi uygulanamayan hastalarda tümöre giden kan akışını kesmek için transarteriyel embolizasyon uygulanabilir. Ayrıca ameliyat öncesi kanama riskini azaltmak amacıyla da kullanılabilir.
- Görüntü kılavuzluğunda biyopsi: Tümörün derin yerleşimli olduğu durumlarda biyopsi alınması için ultrason veya BT eşliğinde iğne biyopsisi yapılabilir. Bu yöntem doğru tanı koymak için gereklidir.
- Vasküler tutulumun yönetimi: Tümörün büyük damarlara yayılması durumunda damar tıkanıklığını veya rüptürünü önlemek için stent yerleştirme veya embolizasyon yapılabilir.
Anaplastik Tiroid Kanseri Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?
Anaplastik tiroid kanseri tedavisi her zaman uygulanabilir olmayabilir. Girişimsel radyoloji tedavileri genellikle hastaların semptomlarını hafifletmeye yönelik palyatif yaklaşımlardır ancak bazı durumlarda uygulanması mümkün değildir. Öncelikle hastalığın yaygın tutulumu önemli bir engeldir. Tümör trakea özofagus veya büyük kan damarlarına invaze olmuşsa girişimsel işlemler kanama veya organ hasarı riski taşır. Bu nedenle bu gibi durumlarda tedavi uygulanamayabilir. Ek olarak hastanın kötü performans durumu önemli bir faktördür. ECOG skoru 3 veya daha yüksek olan hastalar prosedürlerin gerektirdiği anesteziyi tolere edemeyebilir. Bu nedenle bu hastalarda girişimsel radyoloji tercih edilmez.
Ayrıca koagülasyon bozuklukları olan hastalar da girişimsel radyoloji tedavilerine uygun olmayabilir. Antikoagülan tedavi gören veya kanama eğilimi olan hastalarda komplikasyon riski yüksektir. ATC hastalarının karaciğer metastazı gibi nedenlerle koagülasyon sorunları yaşama olasılığı yüksektir. Bunun yanı sıra enfeksiyon veya sepsis gibi durumlar girişimsel tedaviler için ciddi kontrendikasyonlar oluşturur.
Son olarak tümörün kontrol edilebilirliğinin olmaması da önemli bir faktördür. Hızla büyüyen ve yayılma eğilimi gösteren ATC’de tümörü lokalize etmek zor olabilir. Bu durum radyo frekans ablasyonu veya kriyoablasyon gibi yöntemlerin uygulanmasını zorlaştırır. Ayrıca daha önce yaygın radyasyon almış veya radyasyona duyarlı hale gelmiş hastalar da bu tedavi yöntemlerinden fayda göremeyebilir.
Anaplastik Tiroid Kanseri Tedavisi Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
Anaplastik tiroid kanseri tedavisinde girişimsel radyoloji sonrası iyileşme süreci oldukça dikkat gerektirir. Bununla birlikte hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve sağkalım sürelerini uzatmayı hedefler. İyileşme süreci hastadan hastaya farklılık gösterir ve aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
- Tümörün konumu ve büyüklüğü
- Semptom kontrolünün ne kadar başarılı olduğu
- Hastanın genel sağlık durumu ve yaşı
Genellikle tedavi sonrası izleme süreci önemlidir. Ancak komplikasyonlar gelişebilir. Bu komplikasyonlar arasında fistül oluşumu enfeksiyon veya çevre dokulara zarar verme riski bulunur. Bu nedenle hastaların durumları dikkatlice izlenmeli ve gereken önlemler alınmalıdır. Sonuç olarak girişimsel radyoloji sonrası iyileşme süreci multidisipliner bir yaklaşım gerektiren karmaşık bir süreçtir. Tedavi sürecinin etkinliği hastanın bireysel özelliklerine göre değişiklik gösterebilir.
Anaplastik Tiroid Kanseri Nasıl Önlenir?
Anaplastik tiroid kanserinin önlenmesi genellikle farklılaşmış tiroid kanserleriyle (DTK) ilgili önleyici tedbirleri kapsamaktadır. Bu nedenle öncelikli olarak bu kanser türlerinin erken tanısı ve tedavisi büyük bir önem taşımaktadır. Böylece potansiyel olarak anaplastik hale gelebilecek vakaların gelişimi engellenmiş olur. İşte bu süreçte izlenmesi gereken stratejiler:
- Farklılaşmış Tiroid Kanseri Tedavisi: DTK’nın etkili bir şekilde tedavi edilmesi ATK riskini azaltmada kritik rol oynamaktadır. Bunun için düzenli izleme ve erken müdahale gereklidir.
- Tarama ve Genetik Test: Genetik tarama ile potansiyel olarak riskli mutasyonların belirlenmesi hastaların daha agresif tedaviye yönlendirilmesine yardımcı olur.
- Yüksek Riskli Hastaların Yakın Takibi: Genetik mutasyonları bulunan ya da tiroid kanseri geçirmiş hastaların düzenli olarak izlenmesi önemlidir. Bu sayede herhangi bir agresif davranış erken tespit edilebilir.
- Kanser Öncesi Durumlarda Hedefe Yönelik Tedavi: Yeni nesil hedefe yönelik tedavi yöntemleri kanserin anaplastik forma dönüşümünü engelleyebilir. Yüksek risk taşıyan hastalarda bu tedavilerin erken kullanılması faydalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Anaplastik tiroid kanseri diğer tiroid kanserlerinden nasıl farklıdır?
Anaplastik tiroid kanseri (ATK), tüm tiroid kanseri vakalarının %2’sinden azını oluşturan nadir ve agresif bir kanser türüdür. Papiller ve foliküler tiroid kanserlerinin %98’in üzerindeki 5 yıllık sağkalım oranlarına kıyasla, ATK’nın 5 yıllık sağkalım oranı yalnızca %8’dir. Genellikle 60 yaş üzerindeki bireyleri etkiler ve hızlı büyüme ile erken metastaz yapar, bu da boyunda hızla büyüyen bir kitle, ağrı, yutma ve nefes almada zorluk gibi belirtilere yol açar. ATK’nın agresif doğası nedeniyle teşhis sırasında genellikle evre IV olarak sınıflandırılır; oysa diğer tiroid kanserleri genellikle daha erken evrelerde tespit edilir. Tedavi seçenekleri ameliyat, radyasyon ve kemoterapiyi içerebilir ancak diğer tiroid kanserlerine kıyasla prognoz oldukça düşüktür.
Bu kanser türünde belirtiler ne kadar hızlı gelişir?
Anaplastik tiroid kanseri (ATK) çok hızlı ilerler ve semptomlar genellikle birkaç hafta içinde gelişir. Hastaların yaklaşık %65’inde semptomlar bir aydan kısa sürede ortaya çıkar. En yaygın belirtiler arasında hızla büyüyen boyun kitlesi, ağrı, yutma güçlüğü (disfaji), nefes almada zorluk (dispne), ses kısıklığı ve ses telleri felci gibi yerel yayılım işaretleri bulunur. ATK, hızlı ilerlemesi nedeniyle genellikle teşhis sırasında metastaz yapmış olur ve semptomların görülmesi halinde derhal tıbbi değerlendirme gerektirir.
Anaplastik tiroid kanserinde hangi tedavi yöntemleri uygulanır?
Anaplastik tiroid kanseri (ATK) tedavisinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi kombinasyonları kullanılır. Cerrahi olarak tümör tamamen çıkarılabiliyorsa tercih edilir. Radyoterapi, özellikle yoğunluk ayarlı radyoterapi, sıklıkla doxorubisin veya taxanlar gibi kemoterapi ilaçları ve platin bazlı tedavilerle birlikte uygulanır. Moleküler profil analizleri sayesinde BRAF V600E mutasyonu bulunan hastalarda dabrafenib ve trametinib kombinasyonu etkili bulunmuştur. İmmünoterapiler, özellikle PD-L1 ekspresyonu olan tümörlerde pembrolizumab ve spartalizumab gibi ilaçlarla değerlendirilir. Çok yönlü tedavi yaklaşımları, hayatta kalma oranlarını artırmada önemli rol oynamaktadır.
Bu kanser türünün prognozu neden düşüktür?
Anaplastik tiroid kanseri (ATK) son derece agresif bir hastalıktır ve medyan sağkalım süresi yaklaşık 4 aydır; 6 aylık genel sağkalım oranı %35’tir. Hastalığa özgü mortalite oranı %98-99’dur. Çoklu tedavi yöntemlerine rağmen 1 yıllık hastalığa özgü sağkalım oranı yalnızca %20 civarındadır. Ancak son yıllarda hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler bazı hastalarda sonuçları iyileştirme potansiyeli göstermektedir.
Anaplastik tiroid kanserinde klinik denemeler ne kadar etkilidir?
Anaplastik tiroid kanseri (ATK) için yapılan klinik araştırmaların etkinliği son yıllarda hedefe yönelik tedaviler ve multimodal yaklaşımlarla artış göstermiştir. Tarihsel olarak ATK’nın medyan genel sağkalım süresi yaklaşık 4 ay olup, 6 aylık sağkalım oranı %35 ve hastalığa özgü ölüm oranları %98-99 arasındadır. 2000-2019 verilerine göre 1 yıllık sağkalım oranları %35’ten %59’a, 2 yıllık sağkalım oranları ise %18’den %42’ye yükselmiştir. Özellikle BRAF inhibitörleri (dabrafenib) ve MEK inhibitörleri (trametinib) kombinasyonu, BRAF V600E mutasyonlu ATK hastalarında önemli etkinlik göstermiştir. Ayrıca pembrolizumab gibi immünoterapilerin tedaviye dahil edilmesi, hasta yanıtlarını artırma konusunda umut vaat etmektedir. Ancak ATK hala son derece agresif bir kanser türüdür ve devam eden klinik araştırmalar, hasta sonuçlarını daha da iyileştirmek için yeni tedavi kombinasyonlarını keşfetmeye odaklanmaktadır.

Interventional Radiology and Neuroradiology Speaclist Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez graduated from Cerrahpaşa Medical Faculty in 1997. He completed his specialization at Istanbul Education and Research Hospital. He received training in interventional radiology and oncology in London. He founded the interventional radiology department at Istanbul Çam and Sakura City Hospital and became a professor in 2020. He holds many international awards and certificates, has over 150 scientific publications, and has been cited more than 1500 times. He is currently working at Medicana Ataköy Hospital.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar