Kanser tedavisinde her zaman akla ilk gelen yöntem cerrahi değildir. Gelişen tıp teknolojileri ve farklı disiplinlerin iş birliği sayesinde ameliyata gerek kalmadan uygulanabilen pek çok ileri tedavi seçeneği mevcuttur. Özellikle girişimsel radyolojinin sunduğu yöntemler tümörleri hedef alarak yok etmeyi veya küçültmeyi amaçlarken hastaya daha az yan etki daha kısa iyileşme süresi ve daha konforlu bir tedavi süreci sunabilir.


Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ
Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji
Ameliyatsız Kanser Tedavisi Neden Önemli?
Ameliyatsız kanser tedavileri, farklı sebeplerle cerrahi işlem için uygun olmayan veya cerrahiye ek olarak destek tedavi almak isteyen hastalar için büyük bir avantaj sağlar. Tıpkı bahçenizdeki zararlı otları elle tek tek sökmek yerine, hedefe yönelik bir ilaçla yok etme fikri gibi düşünülebilir. Sadece sorunlu bölgeye odaklanarak, sağlıklı dokulara mümkün olduğunca az zarar verilir ve hasta hızlıca günlük yaşamına dönebilir.
- Ameliyat sonrasında uzun süre hastanede yatmak gerekebilir. Oysa girişimsel radyoloji gibi minimal invaziv yöntemlerde çoğu zaman aynı veya ertesi gün taburculuk mümkün olabilir.
- Büyük cerrahi kesiler yapılmadığı için doku hasarı ve ağrı seviyesi genelde daha düşüktür.
- Bazı ameliyatsız yöntemler gerektiğinde yeniden veya farklı odaklarda uygulanabilir. Bu da hastalığın seyrine göre tedaviyi uyarlamayı kolaylaştırır.
Bununla birlikte hangi tedavinin uygun olduğuna karar verirken tümörün tipi, evresi, hastanın genel durumu ve diğer faktörler mutlaka göz önünde bulundurulur.
Girişimsel Radyolojik Tedaviler Nasıl Uygulanır?
Girişimsel radyoloji, kanserle mücadelede son yıllarda giderek daha fazla önem kazanan, çoğu zaman “nokta atışı” denilebilecek tedavi tekniklerini kapsar. Bu yöntemlerde genellikle ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme cihazları kılavuzluğunda ince iğneler veya kateterler yardımıyla tümöre ya da tümörü besleyen damarlara ulaşılır. Ardından uygulanan ısı, soğuk veya özel ilaçlar sayesinde hedef doku yok edilir veya ciddi anlamda küçültülür.
Nasıl Bir Süreç İşler?
- Öncelikle ayrıntılı bir görüntüleme yapılır, tümörün boyutu, yerleşimi ve komşu dokularla ilişkisi belirlenir.
- İşlem odasına geçilir, girişimsel radyoloji ünitesinde, çoğu zaman lokal anestezi veya hafif sedasyon altında işlem gerçekleşir.
- Görüntüleme eşliğinde hedefe ulaşılır, iğne veya kateter, görüntüleme yöntemlerinden yararlanılarak tam olarak tümöre yönlendirilir.
- Tedavi uygulanır, seçilen yönteme göre ısı, dondurma veya özel ilaç verme işlemi gerçekleştirilir.
Bu süreçteki amaç tıpkı bir keskin nişancının hedef tahtasına nişan alması gibi, tümörü tam noktasında yok etmeye çalışmaktır.
Hangi Girişimsel Tedavi Yöntemleri Var?
Girişimsel radyolojinin sunduğu yöntemler oldukça çeşitlidir.
Radyofrekans Ablasyon (RFA)
RFA, vücuttaki istenmeyen doku veya tümörü “yakmak” için yüksek frekanslı radyo dalgalarının kullanıldığı bir yöntemdir. Örneği bir ekmek kızartma makinesine benzetebiliriz; ekmeği içine koyduğumuzda içindeki rezistanslar ısı üreterek ekmeği kızartır. RFA’da da iğne benzeri bir prob, elektrik akımıyla hedef dokuda ısı oluşturur ve bu ısıyla kanserli hücreler yok edilir.
Avantajı: Özellikle karaciğer, akciğer ve böbrek gibi organlardaki küçük tümörlerde etkili olabilir. Hastanede kalış süresi kısa ve komplikasyon oranı nispeten düşüktür.
Dikkat Edilmesi Gereken Nokta: Tümör büyükse veya ana damarların çok yakınındaysa ısının yayılımı ve başarı oranı değişebilir.
Mikrodalga Ablasyon (MWA)
Mikrodalga ablasyon, RFA’ya benzer şekilde dokuyu ısıtarak kanser hücrelerini yok eder. Bu kez mikrodalga enerjisi kullanıldığı için çok daha hızlı ve geniş alanlarda ısı artışı sağlanabilir.
Avantajı: Isı dağılımı daha geniş olduğundan, bazı daha büyük veya farklı konumdaki tümörlerde tercih edilebilir.
Sınırları: Tümörün konumu, organın yapısı ve büyüklüğü gibi etkenler sonuçları etkileyebilir.
Bu yöntemde tam tersine “yakmak” değil “dondurmak” söz konusudur. Sıvı argon veya benzeri gazlar kullanılarak ekstrem derecede düşük ısı elde edilir ve tümör bölgesi dondurularak yok edilir. Donan hücrelerin zarları tıpkı buz patlayan bir şişe su gibi parçalanır.
Avantajı: Dondurma alanı görüntüleme sırasında net bir “buz topu” şeklinde izlenebilir; böylece tedavinin nereye kadar yayıldığı görülebilir.
Olası Dezavantajı: Yine, tümörün yerleşimi ve büyüklüğüne göre başarı oranı değişir.
İrreversible Elektroporasyon (IRE)
IRE, yüksek voltajlı kısa elektrik darbeleriyle hücre zarında kalıcı delikler (porlar) oluşturarak kanser hücresinin ölümüne yol açan bir yöntemdir. Tıpkı balonun yüzeyindeki mikro deliklerden havanın sızması gibi düşünün; hücrenin iç dengesini bozar ve ölüm kaçınılmaz olur.
Önemli Özelliği: Isı oluşturmadığı için damarlar ve safra yolları gibi kritik yapılar çevrede daha az zarar görebilir.
Sınırlaması: Özel donanım gerektirir ve tümörün büyüklüğü, şekli yine sonuçları etkileyebilir.
TACE (Transarteryal Kemoembolizasyon)
Karaciğer tümörlerinde sık uygulanan bir yöntemdir. Burada amaç kanserin beslendiği damarı tıkayıp tümöre giden kan akışını kesmek ve aynı zamanda kemoterapi ilacını direkt olarak o tümöre vermektir. Damar içerisine kateterle girilir, karaciğerde tümöre giden damar bulunur ve küçük partiküller veya ilaçlı maddeler verilir. Bu sayede tümör adeta oksijensiz ve ilaç baskısı altında bırakılır.
Avantajı: Kemoterapi dozu doğrudan tümöre aktarıldığı için sistemik yan etkiler nispeten daha az olabilir.
Uygulama Alanı: Özellikle karaciğer kaynaklı veya karaciğere yayılmış belirli tümör tiplerinde tercih edilir.
TARE (Transarteryal Radyoembolizasyon)
TACE’e benzer bir damarsal yaklaşımla, ancak kemoterapi yerine radyoaktif maddeler (çoğu zaman İtriyum-90 mikroküreleri) kullanılır. Tümörün içine yerleştirilen radyoaktif partiküller, tümörü içten ışınlayarak hücreleri öldürmeye çalışır.
Farkı: Daha çok radyoaktif tedaviye odaklanan bir yaklaşım olmasıdır.
Avantajı: Çevre dokulara büyük oranda zarar vermeden lokalize radyasyon sağlar.
Diğer Ameliyatsız Tedavi Seçenekleri Hangileridir?
Girişimsel radyoloji dışında da ameliyatsız pek çok yöntem mevcuttur. Bunların bir kısmını kısaca tanıyalım:
Kemoterapi: Damar yoluyla veya ağızdan alınan ilaçlarla vücuttaki kanser hücrelerini yok etmeye çalışır.
Radyasyon Tedavisi: Yüksek enerjili ışınlarla kanserli dokuyu hedef alarak hücrelerin DNA’sını bozar.
İmmünoterapi: Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıma ve yok etme kapasitesini artıran ilaç veya hücre bazlı tedavilerdir.
Hedefe Yönelik Tedaviler: Kanser hücrelerindeki belirli genetik veya protein yapılarını hedef alan ilaçlarla çalışır.
Hormon Terapisi: Özellikle meme ve prostat gibi hormon duyarlı kanserlerde, hormonların etkisini engelleyen ilaçlar kullanılır.
Bu Girişimsel Tedaviler Hangi Kanser Tiplerinde Uygulanır?
Girişimsel radyoloji teknikleri, özellikle erken evredeki veya sınırlı boyuttaki karaciğer, akciğer, böbrek ve bazı kemik tümörlerinde sıkça uygulanmaktadır. Bununla birlikte ileri evre veya metastatik durumlarda bile tümörün yükünü hafifletmek, ağrıyı azaltmak ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla kullanılabilir.
Örneğin:
- Karaciğer kanserleri (Hepatosellüler karsinom, metastatik lezyonlar)
- Akciğer nodülleri (küçük ve erişilebilir konumda olanlar)
- Böbrek tümörleri (küçük çaplı olanlar)
- Kemik metastazları (ağrı palyasyonu veya kırık riskini azaltmak için)
Kullanım alanları zaman içinde daha da genişlemekte ve kişiye özel planlar doğrultusunda farklı girişimsel yöntemler bir arada uygulanabilmektedir.
Girişimsel Tedaviler Nasıl Bir Hazırlık Gerektirir?
Bu yöntemlere karar verildikten sonra, hastanın kapsamlı bir değerlendirmeden geçmesi gerekir. Tıpkı uzun bir yolculuğa çıkmadan önce yaptırdığınız araç bakımı gibi, vücudunuzun bu işleme hazır olup olmadığına bakılır. Kan değerleri, kalp ve akciğer fonksiyonları, varsa diğer hastalıklar gözden geçirilir. Gerekli görülürse nükleer tıp, onkoloji, göğüs hastalıkları, kardiyoloji gibi bölümlerle konsültasyon yapılır.
İşlem öncesinde:
- Genellikle birkaç saatlik açlık istenir.
- Alınan ilaçlar gözden geçirilir. Kan sulandırıcılar veya diyabet ilaçlarının düzenlenmesi gerekebilir.
- Anestezi şekli (lokal, sedasyon veya genel anestezi) kararlaştırılır.
Her tedavinin kendine özgü hazırlık ve prosedür adımları olsa da temel prensip, hastayı mümkün olduğunca güvende ve konforlu tutacak şekilde planlama yapmaktır.
İşlem Sırasında Neler Olur, Sonrası Nasıl İlerler?
Girişimsel radyoloji işlemlerinin çoğu, ameliyathaneye benzer şekilde donatılmış ve steril şartların sağlandığı özel odalarda gerçekleştirilir. Hasta, işlem masasına uzanır ve genellikle monitörlere bağlanır. Bu sırada:
Görüntüleme Kılavuzu: İğnenin veya kateterin tam olarak hedefe ulaşması için ultrason, BT veya MR gibi yöntemler kullanılır.
Hedefe Ulaşma: Kısa ve ince iğnelerle hedef dokuya ilerlenir.
Tedavi Uygulama: RFA için ısı, kriyoablasyon için soğuk, TACE için kemoterapi ve partiküller, TARE için radyoaktif partiküller verilir.
Kontrol Görüntülemesi: Tedavi tamamlandığında, işlem başarısını değerlendirmek için çoğunlukla ek bir görüntüleme yapılır.
İyileşme Süreci
- Hastalar çoğu zaman kısa süre içinde ayağa kalkabilir, hafif ağrı veya halsizlik yaşayabilir.
- Genelde 24 saat veya daha kısa bir hastanede gözlem gerekebilir. Bazı vakalarda aynı gün taburcu olmak da mümkündür.
- Birkaç hafta içinde, tedavinin etkinliği kontrol etmek amacıyla takip görüntülemeleri yapılır.
Yan Etkiler veya Riskler Nelerdir?
Her tıbbi prosedür gibi, girişimsel radyolojik tedavilerde de belirli riskler veya yan etkiler olabilir. Ancak bunlar büyük cerrahi operasyonlara kıyasla genellikle daha sınırlıdır. Örnek vermek gerekirse:
Ateş ve Ağrı: Ablasyon sonrasında hedeflenen dokunun ölmesiyle hafif-orta dereceli ağrı veya ateş görülebilir.
Kanama veya Enfeksiyon: Damarsal girişimlerin olduğu bölgelerde nadir de olsa kanama veya enfeksiyon riski vardır.
İşlem Anındaki Komplikasyonlar: Büyük damarlara, safra yollarına veya sinirlere yakın tümörlerde komplikasyon riski artabilir.
Girişimsel radyoloji uzmanları, bu riskleri en aza indirmek amacıyla detaylı planlama ve ileri görüntüleme teknikleri kullanırlar.
Girişimsel Tedaviler ve Diğer Tedavi Yöntemleri Arasında Nasıl Bir İlişki Var?
Bu tedaviler genellikle “tek başına” çözüm olmakla birlikte karmaşık vakalarda multidisipliner bir yaklaşımın parçası olarak kullanılabilir. Örneğin:
Cerrahi Öncesi veya Sonrası: Tümör boyutunu küçültmek veya cerrahi sınırları temizlemek adına ablatif yöntemler ya da TACE, TARE gibi işlemler uygulanabilir.
Kemoterapi veya Radyoterapi ile Birlikte: Organ fonksiyonlarını korumak veya daha iyi tümör kontrolü sağlamak için birlikte planlanabilir.
İmmünoterapi Desteği: Ablasyon işlemlerinden sonra tümörden salınan antijenlerin bağışıklık sistemini uyarabileceği ve bu sayede immünoterapiye pozitif katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
Kısacası her kanser türü ve hastanın klinik durumu farklı olduğu için, hangi tedavinin veya hangi kombinasyonun tercih edileceği kişiye özeldir.
Girişimsel Radyolojik Yöntemlerin Avantajlarını Nasıl Anlamalıyız?
Bu yöntemleri, büyük bir müzikal orkestra içerisinde ustalıkla çalınan solo enstrümanlara benzetebilirsiniz. Cerrahi veya kemoterapi gibi daha geniş çerçevede etki eden yöntemler mevcuttur, ama girişimsel radyoloji genellikle daha nokta atışı bir etki gösterir. Eğer parçadaki solo tam yerinde ve doğru tonda uygulanırsa, bütün şarkının kalitesini artırır. Benzer şekilde, tek başına veya diğer tedavilerle kombine edildiğinde, girişimsel yöntemler birçok hastada başarılı sonuçlar sağlayabilir.
Bu Tedavilerin Dezavantajları veya Sınırlamaları Var mıdır?
Elbette, her tedavi yönteminin sınırlamaları gibi, girişimsel tedavilerin de göz önünde bulundurulması gereken yönleri vardır:
Tümör Boyutu ve Konumu: Çok büyük veya yaygın tümörlerde etkisi sınırlı kalabilir. Ayrıca kritik damarlara, sinirlere yakın bölgelerde dikkatli uygulanması gerekir.
Tekrarlama Riski: Tümör tamamen yok edilse bile, bir süre sonra aynı bölgede veya başka bir yerde tekrar ortaya çıkabilir. Düzenli takip şarttır.
Özel Ekipman ve Uzmanlık Gereksinimi: Tüm merkezlerde bu yöntemler uygulanamayabilir. Alanında deneyimli ekip ve ileri teknoloji gereklidir.
Tüm bu noktalar, hastalarla yapılan detaylı görüşmeler ve tetkikler sonucunda masaya yatırılır; tedavinin artıları ve olası riskleri birlikte değerlendirilerek karar verilir.
Kimler İçin Uygundur, Kimler İçin Uygun Değildir?
Her hasta için aynı yöntem geçerli olmaz. Girişimsel tedaviler, özellikle:
- Tümör çapının belirli bir sınırın altında olduğu,
- Tek odakta veya sınırlı yayılımın bulunduğu,
- Hastanın anestezi almasına engel teşkil etmeyen,
- Önemli organ fonksiyonlarının belli bir düzeyde korunduğu,
- Metastaz olsa bile sayıca sınırlı ve kontrol edilebilir boyutta olduğu
durumlarda sık tercih edilebilir. Ancak tümör çok yaygınsa, organ fonksiyonları ileri derecede bozulmuşsa veya hasta ek hastalıklar nedeniyle bu işlem için riskli bulunuyorsa, farklı tedavi seçenekleri gündeme gelebilir.
Tedavi Sonrası Takip Neden Önemlidir?
Girişimsel yöntemlerle başarılı bir tedavi uygulansa bile, kanserin doğası gereği belirli aralıklarla kontrol şarttır. Tıpkı bir tarlayı istenmeyen otlardan temizledikten sonra tekrar kontrol etmeniz gerektiği gibi, tedavinin devam eden etkinliği, tümörün tekrarlayıp tekrarlamadığı veya yeni bir lezyon oluşup oluşmadığı takip edilir.
Takip genellikle:
- Görüntüleme yöntemleriyle (BT, MR, PET-CT vb.) düzenli periyotlarda,
- Kan tahlilleri ile tümör belirteçlerinin ölçülmesi,
- Klinik muayene ve gerekli görülürse diğer branşlarla konsültasyon şeklinde ilerler.
Bu sayede, eğer bir nüks (tekrar büyüme) gözlenirse erken müdahale planlanabilir.
Girişimsel Tedavilerin Geleceği Nasıl Görülüyor?
Tıp teknolojisi hızla ilerliyor ve buna paralel olarak girişimsel radyoloji de gelişmeye devam ediyor. Yeni ablasyon teknikleri, daha güçlü görüntüleme yöntemleri ve ileri materyaller sayesinde hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin artacağı öngörülüyor. Ayrıca immunoterapilerle ve genetik odaklı ilaçlarla kombine edilen girişimsel prosedürlerin, kişiye özel tedavi kavramını daha ileri bir noktaya taşıması bekleniyor.
Örneğin kanser hücrelerini belirginleştiren, tümöre özgü nanopartiküllerle yapılan çalışmalar sürüyor. Bu sayede hedef dokunun çok daha net bir şekilde tespit edilip “nokta atışı” yok edilmesi amaçlanıyor.
SSS
Bu işlemler ağrılı mıdır?
Genellikle lokal anestezi veya hafif sedasyon uygulanır, bu yüzden hasta büyük oranda ağrı hissetmez. İşlemden sonraki ağrı ise genelde ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilecek düzeydedir.
Tek seans yeterli mi, yoksa tekrar gerekir mi?
Tümörün yapısı, boyutu ve tedaviye yanıtına göre değişir. Bazı küçük tümörlerde tek seans yeterliyken, bazı durumlarda tekrarlamak gerekebilir.
Bu tedaviler kanseri tamamen iyileştirir mi?
Amaç genelde tümörü tamamen ortadan kaldırmaktır; ancak her hasta ve tümör tipi farklıdır. Özellikle erken evre, küçük tümörlerde kür şansı daha yüksektir. İleri evre vakalarda ise yaşam süresini uzatma ve yaşam kalitesini yükseltme amacıyla uygulanabilir.
İşlem sonrası günlük hayata ne zaman dönebilirim?
Birçok hasta, işlem sonrasındaki ilk hafta içinde günlük yaşamına büyük ölçüde dönebilir. Net süre hastanın genel durumuna ve işlemin kapsamına bağlıdır.

Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez, 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanlığını İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Londra’da girişimsel radyoloji ve onkoloji alanında eğitim aldı. İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde girişimsel radyoloji bölümünü kurdu, 2020 yılında profesör oldu. Birçok uluslararası ödül ve sertifikaya sahip olup, 150’den fazla bilimsel yayını ve 1500’ün üzerinde atıfı bulunmaktadır. Şu an Medicana Ataköy Hastanesi’nde görev yapmaktadır.
Vaka Örnekleri
Bel fıtığı disk içi radyofrekans tedavisi sonucu
Fıtık Tedavisi
Boyun Fıtığı Tedavisinde Lazer Teknolojisi ve Anjiyografi
Fıtık Tedavisi
Basedow-Graves hastalığı ameliyatsız tedavi sonucu
Tiroid Hastalıkları
TAKE işlemi ile yok edilen karaciğer tümörü
Kanser Tedavisi
Ameliyatsız Paratiroid Adenomu Tedavisi Sonucu
Paratiroid Adenomu
Sol akciğer komşuğuna gizlenmiş paratiroid adenomu
Paratiroid Adenomu
Bağırsak dalak anevrizması embolizasyonu
Embolizasyon
Dev dalak damar anevrizması kaplı stent ile tedavisi
Stent
Böbrek damarı anevrizmasının akım yönlendirici stent ile tedavisi
Stent
Dev Karaciğer Hemanjiom Mikrodalga Ablasyon
Ablasyon
Santral ven oklüzyonu: Balon tedavisi
Vakalar
Y stent eşlikli kapalı anevrizma tedavisi
Vakalar