Papiller tiroid kanseri, tiroidin en sık görülen kanseridir. Yavaş ilerler, lenf nodlarına yayılabilir. Erken evrede cerrahi ve radyoaktif iyot tedavisi ile sağkalım oranı yüksektir.

Papiller tiroid kanseri risk faktörleri arasında radyasyon maruziyeti, genetik mutasyonlar ve aile öyküsü yer alır. Kadınlarda daha sık görülür. Tanıda ultrason ve ince iğne biyopsisi kullanılır.

Papiller tiroid kanseri tedavisinde total tiroidektomi uygulanır. Gerekirse radyoaktif iyot ve TSH baskılama tedavisi eklenir. Bu yöntemler nüks riskini azaltır.

Papiller tiroid kanseri takibinde tiroglobulin düzeyi, boyun ultrasonu ve hormon testleri düzenli yapılır. Erken tanı ile prognoz oldukça iyidir.

Hastalık AdıPapiller Tiroid Kanseri
TanımTiroid kanserinin en yaygın türü olan papiller tiroid kanseri, genellikle yavaş ilerler ve lenf düğümlerine yayılma eğilimi gösterir.
BelirtilerBoyunda ağrısız şişlik veya nodül, yutma veya nefes almada güçlük, ses kısıklığı, bazen boyunda lenf düğümü büyümesi.
NedenleriGenetik mutasyonlar (RET/PTC ve BRAF mutasyonları), radyasyona maruz kalma, ailesel yatkınlık; bazı vakalarda belirgin bir neden olmaksızın ortaya çıkabilir.
Risk FaktörleriKadın cinsiyet, 30-50 yaş aralığı, ailede tiroid kanseri öyküsü, radyasyona maruz kalma (özellikle çocuk yaşta).
Teşhis YöntemleriFizik muayene, tiroid ultrasonu, ince iğne aspirasyon biyopsisi (tanı doğrulaması için), TSH, T3 ve T4 hormon testleri, BT veya MR gibi görüntüleme teknikleri.
Tedavi YöntemleriTotal veya subtotal tiroidektomi (tiroidin tamamen veya kısmen çıkarılması), radyoaktif iyot tedavisi (hücre kalıntılarını yok etmek için), hormon replasman tedavisi (tiroid hormonu eksikliğini karşılamak için).

2 cm altında olanlarda ablasyon başarılı bir şekilde uygulanabilir.

PrognozErken tanı ve tedavi ile prognoz genellikle çok iyidir; papiller tiroid kanseri yavaş büyüme eğiliminde olduğundan yaşam süresi üzerinde minimal etki gösterir.
Takip ve İzlemTedavi sonrası tiroglobulin ölçümü (kanserin nüksünü izlemek için), düzenli boyun ultrasonu ve gerektiğinde radyoaktif iyot taramaları ile kontrol yapılır.
KomplikasyonlarCerrahi sonrası hipotiroidizm (tiroidin tamamen alınması durumunda), ses kısıklığı, nadiren hastalığın lenf düğümleri veya uzak organlara yayılması.
Önleme YöntemleriBelirgin bir önleme yöntemi olmamakla birlikte, risk altında olanlar için düzenli tiroid kontrolleri, radyasyondan korunma önemlidir.
Tedaviye YanıtTedaviye genellikle iyi yanıt verir; hastalığın nüks etme riski düşük olup, düşük seviyelerde tiroglobulin seviyesi izlenerek nüks erken saptanabilir.
Türkiye’nin Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji Doktoru

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ

Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji

Prof. Dr. Kılıçkesmez, Türk Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Türk Girişimsel Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Strok (inme) tedavisi sertifikasyonu ve Avrupa Girişimsel Radyoloji Boardu (EBIR) sahibidir. Akademik geçmişinde, 2008 yılında Siemens Radyoloji Birincilik Ödülü’nü kazanmıştır.
Özgeçmiş Ödüller Yorumlar

Papiller Tiroid Kanseri Nedir?

Papiller tiroid kanseri tiroid bezinin foliküler hücrelerinden kaynaklanan en yaygın tiroid kanseri türüdür. Bu kanser genellikle yavaş ilerler ve hücreler normal tiroid hücrelerine benzer şekilde diferansiye olur. Buna rağmen bazı vakalarda yakındaki lenf düğümlerine yayılabilir. PTC’nin gelişiminde BRAF gen mutasyonları önemli bir rol oynar özellikle BRAFV600E mutasyonu daha agresif formlarla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca radyasyona maruz kalma da hastalığın risk faktörleri arasında yer alır. Erken evrede tespit edilen papiller tiroid kanseri oldukça yüksek hayatta kalma oranlarıyla iyi bir prognoza sahiptir. Ancak ileri evreye ulaşan durumlar daha agresif bir seyir izleyebilir ve tedavi sürecini zorlaştırabilir.

Papiller Tiroid Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

Papiller tiroid kanserinin nedenleri genetik mutasyonlar ve çevresel faktörler üzerine yoğunlaşır. BRAF ve RET/PTC yeniden düzenlemeleri hastalığın moleküler temellerinde önemli bir yer tutar. BRAF V600E mutasyonu bu kanser türünde en sık rastlanan genetik değişikliklerden biridir. Bu mutasyon hücre büyümesini kontrolsüz hale getirerek tümör gelişimini tetikler. Aynı zamanda diğer gen mutasyonlarıyla birleştiğinde hastalığın daha agresif formlarına yol açabilir.

RET/PTC yeniden düzenlemeleri ise papiller tiroid kanseri için spesifiktir. Bu genetik değişiklikler özellikle iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalan bireylerde daha sık görülür. Radyasyon çocukluk çağında maruz kalındığında daha büyük bir risk oluşturur ve genellikle tıbbi tedaviler ya da çevresel felaketlerden kaynaklanabilir. Bu tür yeniden düzenlemeler tümör hücrelerinin büyümesini sürekli kılarak kanser gelişimini hızlandırır.

Diğer genetik faktörler de hastalığın oluşumunda önemli rol oynar. Örneğin TERT promoter mutasyonları ve RAS genindeki değişiklikler özellikle daha agresif ve tedaviye dirençli vakalarla ilişkilendirilir. Bu mutasyonlar kanserin ilerlemesini kolaylaştırabilir.

Aile öyküsü ve genetik sendromlar da risk faktörleri arasında yer alır. Ailesinde tiroid kanseri öyküsü bulunan kişilerde risk artarken şu genetik sendromlar da riski yükseltir:

  • Ailesel adenomatöz polipozis (FAP)
  • Cowden sendromu

Bu sendromlar hücre büyümesini kontrol eden genlerdeki mutasyonlarla ilişkilendirilir.

Papiller Tiroid Kanseri Ne Kadar Yaygındır?

Papiller tiroid kanseri tüm tiroid kanseri vakalarının büyük çoğunluğunu oluşturan en yaygın alt tiptir. Özellikle son yıllarda bu kanser türünün görülme sıklığında ciddi bir artış gözlemlenmiştir. Bu artışın nedenlerinden biri gelişmiş tanı yöntemlerinin küçük tümörleri daha kolay tespit edebilmesidir. Böylece geçmişte fark edilmeyen birçok küçük tümör günümüzde teşhis edilmektedir.

Bu durum özellikle gelişmiş ülkelerde aşırı tanı endişesini artırmıştır. Araştırmalar birçok yeni vakanın aslında ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmadan saptandığını ortaya koymaktadır. Ekonomik olarak daha gelişmiş bölgelerde teşhis oranları bu nedenle daha yüksektir.

Papiller tiroid kanseri cinsiyet açısından incelendiğinde kadınlarda daha sık görülmektedir. Kadınların bu hastalığa yakalanma riski erkeklere oranla üç kat daha fazladır. Yaş faktörü de önemli bir rol oynar ve hastalık en sık 30 ila 50 yaş aralığındaki bireylerde ortaya çıkar. Ancak her yaşta papiller tiroid kanseri gelişme riski bulunmaktadır.

Coğrafi olarak bakıldığında bu kanser türü en çok yüksek gelirli ülkelerde yaygındır. Kuzey Amerika ve bazı Avrupa ülkeleri en yüksek oranlara sahipken Güney Kore gibi yoğun tarama programlarına sahip ülkelerde de yüksek oranlar rapor edilmiştir. Küresel anlamda papiller tiroid kanseri en hızlı artış gösteren kanser türlerinden biri olarak dikkat çekmektedir.

7/24 WhatsApp
İçin
Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Papiller Tiroid Kanserinin Oluşum Süreci Nasıldır?

    Papiller tiroid kanseri genetik mutasyonlar ve sinyal yolu değişikliklerinin bir araya gelmesiyle gelişir. Bu süreçte en önemli mutasyonlardan biri BRAF geninde meydana gelen değişikliktir. Özellikle BRAFV600E mutasyonu hücre büyümesini kontrol eden MAPK yolunu sürekli olarak aktif hale getirir. Bunun sonucunda hücreler hızla çoğalır ve tümörün çevre dokulara yayılma potansiyeli artar.

    Bir diğer kritik mutasyon ise RET/PTC yeniden düzenlemeleridir. Bu durumda RET geninin parçaları diğer genlerle birleşir ve tiroid hücrelerinin kontrolsüz büyümesini tetikler. RET/PTC yeniden düzenlemeleri özellikle radyasyona maruz kalan kişilerde daha sık görülür ve kanserin gelişiminde önemli bir rol oynar.

    Papiller tiroid kanseri gelişiminde şu faktörler de etkilidir:

    • PI3K/AKT yolundaki değişiklikler: Tümörün büyümesini ve ilerlemesini hızlandırır.
    • TERT promotöründeki mutasyonlar: Tümörün agresifliğini artırarak metastaz ve nüks riskini yükseltir.
    • Epigenetik modifikasyonlar: Genetik değişikliklerin düzenlenmesinde rol oynar.

    Çevresel faktörler de kanserin oluşum sürecinde etkilidir. Özellikle iyot eksikliği veya radyasyona maruz kalma bu süreci hızlandırabilir. Ayrıca RNA metabolizmasında yer alan HNRNPC gibi moleküller aracılığıyla alternatif uçbirleştirmenin bozulması kanserli hücrelerin enerji ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneklerini artırarak maligniteyi destekler. Bu durum kanserli hücrelerin hayatta kalma ve yayılma yeteneklerini güçlendirir.

    Papiller Tiroid Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

    Papiller tiroid kanseri başlangıçta fark edilmeyebilir ancak ilerledikçe çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Genellikle bu belirtiler tümörün boyutu arttıkça daha belirgin hale gelir ve hastanın günlük yaşamını etkileyebilir. Bu semptomlar boyun bölgesindeki değişiklikler ve çevre dokulara baskı yapma durumu ile ilgilidir.

    • Boyunda şişlik: Papiller tiroid kanserinin en yaygın belirtisi boynun ön kısmında ortaya çıkan ağrısız ve yavaşça büyüyen bir nodüldür. Genellikle hastanın fark etmediği bu şişlik rutin bir kontrol sırasında keşfedilebilir.
    • Ses kısıklığı veya ses değişiklikleri: Tümör ses tellerine yakınsa kalıcı ses kısıklığına ya da ses tonunda değişikliklere yol açabilir. Bu durum özellikle ilerleyen aşamalarda fark edilebilir hale gelir.
    • Boyunda şişme: Lenf düğümlerinin büyümesi kanserin bu bölgelere yayılması ile ortaya çıkabilir. Bu şişlik dışarıdan gözle fark edilecek kadar belirgin olabilir.
    • Yutma veya nefes almada güçlük: Tümör büyüdükçe yemek borusu ya da nefes borusuna baskı yaparak yutma ve nefes alma sorunlarına neden olabilir. Bu belirtiler tümörün boyutuna bağlı olarak değişir.
    • Boyun veya boğaz ağrısı: Bazı hastalarda boyun ya da boğaz bölgesinde hafif ya da şiddetli ağrılar gözlemlenebilir. Bu belirtiler daha nadir olsa da zamanla kötüleşebilir.
    • Sıkışma hissi: Boyun bölgesinde bir baskı ya da sıkışma hissi yaşanabilir.
    Detaylı bilgi ve randevu almak için Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez'e hemen ulaş!

    Papiller Tiroid Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?

    Papiller tiroid kanseri teşhisinde kullanılan yöntemler birkaç aşamadan oluşur ve her bir aşama tanının kesinleşmesine katkıda bulunur. İlk olarak ultrason görüntüleme tiroid nodüllerini değerlendirmede yaygın olarak tercih edilir. Ultrason ile tespit edilen hipoekojenite düzensiz sınırlar ve mikrokalsifikasyonlar kötü huylu bir tümör varlığını düşündürebilir. Ayrıca ultrason metastatik lenf nodlarının belirlenmesinde de oldukça etkilidir.

    Bir sonraki adım ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) olarak bilinir. Ultrason eşliğinde yapılan bu yöntem tiroid nodüllerinden alınan örneklerin sitolojik olarak incelenmesine olanak tanır. Bethesda Sistemi kullanılarak elde edilen sonuçlar nodüllerin iyi huylu ya da kötü huylu olup olmadığını sınıflandırmada önemli bir rol oynar.

    İİAB sonuçlarının belirsiz kaldığı durumlarda moleküler testler devreye girer. Bu testler genetik mutasyonları analiz ederek tanıyı netleştirir. Papiller tiroid kanserinde sık rastlanan mutasyonlar arasında BRAF V600E ve RAS mutasyonları ile RET/PTC yeniden düzenlemeleri bulunur. Bu genetik değişiklikler kötü huylu bir tümörün varlığını destekleyen kanıtlar sunar.

    • Ultrason Görüntüleme: İlk adımda nodülleri ve metastatik lenf nodlarını değerlendirmek için kullanılır.
    • İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (İİAB): Sitolojik örnekler ile tanıyı netleştiren altın standart yöntemdir.
    • Moleküler Testler: Genetik mutasyonları inceleyerek tanıya katkı sağlar.

    Histopatolojik inceleme ise cerrahi müdahale sonrasında tanıyı doğrular.

    Papiller Tiroid Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

    Papiller tiroid kanseri tedavisinde radyofrekans ablasyonu (RFA) ya da Mikrodalga Ablasyon (MWA) gibi minimal invaziv yöntemler önemli bir rol oynar. Bu teknik özellikle küçük ve lokalize tümörlerde kullanılır ve cerrahi müdahaleye alternatif olarak değerlendirilir. Radyofrekans ablasyonu ultrason rehberliğinde yapılan bir işlem olup kanser hücrelerini ısıtarak yok eder. Bu yöntem ameliyat için uygun olmayan veya cerrahinin risklerinden kaçınmak isteyen hastalar için etkili bir seçenek sunar.

    MWA ve RFA’nın sağladığı başlıca avantajlar şunlardır:

    • Tiroid bezinin korunmasını sağlayarak tiroid hormonu replasman tedavisi ihtiyacını azaltır.
    • Daha kısa iyileşme süresi ve daha az ağrı ile minimal invaziv bir yöntemdir (20 dk sürer)
    • Cerrahiye kıyasla daha küçük kesikler yapıldığından (1mm) görünür bir yara izi bırakmaz.
    • Ekonomik olarak cerrahiye göre daha düşük maliyetlidir.

    Radyofrekans ablasyonunun etkinliği çeşitli çalışmalarla doğrulanmış olup yüksek oranda tümör küçülmesi sağlamaktadır. Örneğin yapılan meta-analizlerde RFA ile tedavi edilen hastalarda tümörlerin büyük bir kısmının kaybolduğu rapor edilmiştir. Yan etkiler nadir olmakla birlikte sinir tahrişi veya cilt yanıkları gibi komplikasyonlar görülebilir. Ancak deneyimli radyologlar tarafından gerçekleştirildiğinde bu riskler en aza indirilir. Bu teknik papiller tiroid kanseri için cerrahi ve aktif gözetim arasında etkili bir tedavi seçeneği sunarak daha fazla hasta için tercih edilmektedir.

    Papiller Tiroid Kanserinin Risk Faktörleri Nelerdir?

    Papiller tiroid kanserinin risk faktörleri genetik çevresel ve klinik etkenler olarak sınıflandırılabilir. Genetik faktörler arasında ailede tiroid kanseri öyküsü önemli bir risk taşır. Ayrıca ailesel adenomatöz polipozis veya Cowden sendromu gibi genetik sendromlar da bu riski artırır. Belirli genlerdeki mutasyonlar özellikle BRAF ve RET/PTC mutasyonları papiller tiroid kanseri ile güçlü bir ilişki içindedir. BRAF mutasyonları hastalığın daha agresif formlarında görülür ve daha kötü sonuçlarla bağlantılıdır.

    Radyasyona maruz kalma özellikle çocukluk döneminde papiller tiroid kanseri riskini artıran önemli bir çevresel faktördür. Bu durum genellikle tedavi amaçlı radyasyon veya nükleer kazalar sonucu oluşur. Radyasyonla kanser gelişimi arasındaki süre on yıllar alabilir.

    Yaş ve cinsiyet de bu kanser türünde belirleyici faktörlerdir. Kadınlarda görülme oranı erkeklere göre daha yüksektir ve oran 3:1’dir. Ayrıca kadınlar genellikle daha genç yaşta bu hastalığa yakalanma eğilimindeyken erkeklerde ileri yaşlarda görülme olasılığı artar.

    İyot alımı da önemli bir faktördür. Hem iyot eksikliği hem de aşırı iyot alımı tiroid bozuklukları ve papiller tiroid kanseri gelişimi riskini artırır. Buna ek olarak mevcut tiroid rahatsızlıkları özellikle Hashimoto tiroiditi ve nodüler guatr papiller tiroid kanseri riskini yükseltebilir.

    Papiller Tiroid Kanseri Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?

    Papiller tiroid kanseri tedavisi hastalığın evresine risk grubuna ve tümör boyutuna göre planlanır. Düşük riskli ve küçük tümörlere sahip hastalarda özellikle papiller tiroid mikrokarsinomu vakalarında minimal invaziv yöntemler öncelikli tercih edilebilir. Bu teknikler ameliyatı tercih etmeyen ya da ameliyat olamayacak durumdaki hastalar için uygun seçenekler sunar. Aynı zamanda tiroid fonksiyonunun korunmasını ve iyileşme süresinin kısalmasını sağlar.

    Minimal invaziv yöntemler arasında şu teknikler bulunur:

    • Radyo Frekans Ablasyonu (RFA): Düşük riskli papiller tiroid kanserlerinde tümör boyutunu küçültmek amacıyla uygulanır.
    • Mikrodalga Ablasyonu (MWA): Daha büyük nodüller için tercih edilen bu teknik mikrodalga enerjisi kullanarak tedavi sunar.
    • Lazer Ablasyonu (LA): Özellikle iyi huylu nodüller için kullanılmasına rağmen düşük riskli kanserlerde de dikkat çeker.

    Bu yöntemler tiroid kanserinin erken evrelerinde cerrahi yerine kullanılabilir. Hastanın sağlık durumu veya tercihleri göz önünde bulundurularak tedavi planı yapılır. Özellikle küçük lokalize tümörlerde bu yöntemler ameliyatın yerini alabilir. Bununla birlikte minimal invaziv yöntemler cerrahi tedaviye göre daha az invazivdir ve komplikasyon riskini azaltır.

    Daha büyük tümörlerin varlığında veya kanserin daha agresif bir yapıda olduğu durumlarda cerrahi hala birincil tedavi yöntemi olarak kalmaktadır. Yine de minimal invaziv yöntemler bazı durumlarda tamamlayıcı bir seçenek olarak kullanılabilir.

    Papiller Tiroid Kanseri Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?

    Papiller tiroid kanseri tedavisinde radyofrekans ablasyonu (RFA) veya benzer ablasyon yöntemleri bazı hastalarda kontrendike olabilir. Bu tedavi yöntemlerinin kullanılamadığı durumlar çeşitli klinik ve anatomik faktörlere dayanır. Özellikle tümörün yerleşimi boyutu ve hastalığın yayılım durumu önem taşır. Örneğin tümör trakea özofagus veya rekürren larenks sinirine yakınsa RFA tercih edilmez çünkü sinir hasarı veya ciddi komplikasyon riski artar. Ayrıca tümörün boyutu ve invazyon derecesi de ablasyon yöntemlerinin uygulanabilirliğini sınırlar.

    • Tümörün Kritik Yapılara Yakınlığı: Tümör trakea özofagus veya sinir yapılarının yakınındaysa ablasyon uygun değildir.
    • Tümör Boyutu ve İnvazyon: Ablasyon genellikle küçük (2 cm ve daha küçük) tümörlerde kullanılır. Daha büyük tümörlerde veya invazyon varsa bu yöntem önerilmez.
    • Lenf Nodu Metastazı: Kanserin tiroid bezinin dışına yayılması veya lenf nodu metastazı ablasyon için kontrendikedir.
    • Histolojik Agresiflik: Agresif varyantlara sahip tümörlerde ablasyon yerine cerrahi veya radyoaktif iyot tedavisi tercih edilir.

    Hasta faktörleri de bu tedavinin uygulanabilirliğini etkiler. Kötü genel sağlık durumu eşlik eden tıbbi durumlar veya anestezi almasını engelleyen faktörler ablasyon yöntemlerini sınırlayabilir. Sonuç olarak ablasyon terapileri seçilmiş vakalarda uygulanabilirken daha ileri ya da agresif hastalıklarda alternatif tedavi yöntemlerine başvurulmalıdır.

    Papiller Tiroid Kanseri Tedavisi Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?

    Papiller tiroid kanseri tedavisinden sonra iyileşme süreci oldukça hızlı ve rahattır. Özellikle mikrodalga ablasyon ve radyofrekans ablasyon gibi girişimsel teknikler tercih edildiğinde komplikasyon oranları önemli ölçüde azalır. Bununla birlikte hastalar işlem sonrası daha az rahatsızlık hissederler ve normal yaşamlarına çabuk dönerler. İşlem sonrası iyileşme sürecinde gözlemlenen bazı avantajlar şunlardır:

    • Daha az kan kaybı yaşanır.
    • Hastanede kalış süresi kısalır.
    • Ameliyat sonrası komplikasyonlar daha nadir görülür.
    • Tiroid fonksiyonu korunur ve hormon replasman ihtiyacı azalır.

    Ayrıca bu teknikler sayesinde hastaların yaşam kalitesi artar. Takip süreçlerinde düzenli görüntüleme yapılması tümörün durumunu doğrulamak için önem taşır. Böylece hastaların sağlık durumu yakından izlenir ve gerekli önlemler alınır.

    Papiller Tiroid Kanseri Nasıl Önlenir?

    Papiller tiroid kanserinin önlenmesi için bazı stratejiler uygulanabilir. İlk olarak radyasyona maruz kalmanın azaltılması oldukça önemlidir. Özellikle çocukluk döneminde radyasyona maruz kalma kanser riskini artırabilir. Bu nedenle gereksiz tıbbi görüntüleme işlemlerinden kaçınılmalıdır.

    İkinci olarak iyot alımının dengelenmesi gereklidir. İyot eksikliği veya fazlalığı tiroid sağlığını olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla diyetle yeterli iyot alımına dikkat edilmelidir.

    Ayrıca genetik faktörlerin incelenmesi önemlidir. Aile öyküsü olan bireyler için genetik danışmanlık faydalı olabilir. Bu yaklaşım yüksek risk taşıyan bireylerin taranmasına yardımcı olur.

    Bununla birlikte yaşam tarzı değişiklikleri de önleme stratejilerinin bir parçasıdır. Obezite gibi değiştirilebilir risk faktörleri tiroid kanseri riskini artırabilir. Sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz bu riski azaltmada etkili olabilir.

    Son olarak küçük tiroid nodülleri olan bireylerde aktif gözetim uygulanabilir. Bu yaklaşım düzenli izlemeyi ve gereksiz müdahaleleri en aza indirmeyi amaçlar. Bu sayede potansiyel olarak daha ciddi sağlık sorunlarının önüne geçilebilir.

    Bu stratejilerin bir arada uygulanması papiller tiroid kanserinin gelişim riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Her birey bu önlemleri dikkate almalıdır.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Papiller tiroid kanseri neden en yaygın tiroid kanseri türüdür?

    Papiller tiroid kanseri (PTK), tüm tiroid kanseri vakalarının yaklaşık %80-90’ını oluşturur, bu nedenle en yaygın tiroid kanseri türüdür. Bu yüksek prevalans, gelişmiş tanı yöntemleri sayesinde daha küçük, klinik olarak fark edilmeyen tümörlerin tespit edilmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca radyasyona maruz kalma, obezite ve çevresel faktörler gibi etmenler de PTK’nın daha sık görülmesine neden olmaktadır. PTK, kadınlarda daha sık görülür ve kadın-erkek oranı genellikle 3:1 ile 4.5:1 arasında değişir. Bu faktörlerin birleşimi, papiller tiroid kanserinin en yaygın tiroid kanseri türü olmasına yol açmaktadır.

    Bu kanser türünde genetik faktörler ne kadar etkilidir?

    Genetik faktörler, papiller tiroid kanserinin (PTK) gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. BRAF genindeki V600E mutasyonu, PTK vakalarının yaklaşık %45’inde bulunur ve agresif tümör özellikleriyle, örneğin dışa doğru yayılma ve lenf nodu metastazı ile ilişkilidir. RET gen düzenlemeleri, PTK hastalarının yaklaşık %10’unda görülür ve bu genetik değişiklik, daha genç yaşta teşhis ve çok odaklı tümörlerle bağlantılıdır. TERT promoter mutasyonları, PTK vakalarının %9,4’ünde bulunur ve genellikle BRAF veya RAS mutasyonlarıyla birlikte olup, daha yüksek TERT ifadesine ve kötü klinik sonuçlara yol açar. Genom çapında ilişki analizleri, FOXE1 geninin yakınındaki rs965513 ve NKX2-1 yakınındaki rs944289 gibi bazı tek nükleotid polimorfizmlerinin PTK riskiyle ilişkili olduğunu ve odds oranlarının 1.28 ile 1.70 arasında değiştiğini göstermiştir.

    Papiller tiroid kanseri tedavi edilmezse nasıl bir seyir izler?

    Tedavi edilmemiş papiller tiroid kanseri genellikle yavaş ilerler. Aşama I hastalarının 10 yıllık genel sağkalım oranı %86,34, aşama II hastalarının ise %66,03’tür. Ancak papiller tiroid kanserinin %10’u invaziv hastalığa, %5’i uzak metastazlara ilerleyebilir ve %20-30’u nüks edebilir. Hastalık ilerledikçe sağkalım oranları belirgin şekilde düşer; Örneğin lokalize evredeki hastalarda 5 yıllık göreceli sağkalım oranı %99,5’in üzerinde iken, uzak metastaz durumunda bu oran %74’e kadar düşer. Yaş, tümör boyutu ve agresif varyantların varlığı, tedavi edilmemiş papiller tiroid kanserinin ilerlemesi ve prognozu üzerinde etkili olabilir.

    Cerrahi tedavi sonrası radyoaktif iyot tedavisi ne kadar etkilidir?

    Radyoaktif iyot (RAI) tedavisinin papiller tiroid kanseri (PTK) cerrahisinden sonra etkinliği, hastanın risk faktörlerine bağlı olarak değişir. Düşük riskli hastalarda (Örneğin MACIS skoru 7’nin altında veya minimal lenf nodu tutulumu olanlarda), RAI tedavisinin kanser spesifik sağkalımda önemli bir iyileşme sağladığı gösterilmemiştir. Ancak yaşın 55’in üzerinde olduğu, geniş lenf nodu metastazı (Örneğin beşten fazla etkilenen nod veya N1b durumu) ya da agresif tümör özellikleri olan yüksek riskli hastalarda RAI tedavisi, tekrarlama oranlarını düşürmüş ve kanser spesifik sağkalımı artırmıştır. Örneğin 55 yaş üzeri N1b hastalarında RAI tedavisi, hastalıksal ölüm riskinde %52’lik bir azalma ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca yüksek doz RAI, yüksek riskli PTK hastalarında lokal nüks oranlarını düşürmüş, ancak yan etkilerde artışa yol açabilmiştir. Bu nedenle RAI tedavisi kararı, hastanın spesifik risk faktörleri dikkate alınarak kişiselleştirilmeli, potansiyel faydalar ve yan etkiler arasındaki denge göz önünde bulundurulmalıdır.

    Papiller tiroid kanseri tedavisinde prognoz neden genellikle iyidir?

    Papiller tiroid kanserinin prognozu genellikle çok iyidir; lokalize vakalarda 5 yıl sağkalım oranı %99’un üzerinde, bölgesel yayılma durumunda %99, uzak metastazlarda ise %74’tür. Bu iyi prognoz, papiller tiroid kanserinin yavaş büyümesi, cerrahi ve radyoaktif iyot tedavisi gibi tedavilere yüksek yanıt vermesi ve genellikle erken evrede tespit edilmesiyle açıklanır. Bununla birlikte, yaş, tümör boyutu, tiroid dışı yayılım ve bazı histolojik varyantlar gibi faktörler bireysel prognozu etkileyebilir.

    Hangi papiller kanserlerinde ablasyon uygundur?

    Ablasyon teknikleri, cerrahiye uygun olmayan veya minimal invaziv bir yaklaşımı tercih eden düşük riskli papiller tiroid mikrokanserli (PTMK) hastalar için uygundur. Yapılan çalışmalar, radyo frekans ablasyonunun (RFA) tümör kaybolma oranlarını %79 ile %100 arasında bulmuş ve komplikasyon oranlarını %0,6 ile %3,2 arasında raporlamıştır. Ayrıca hastalık ilerleme oranları, 10 yıla kadar yapılan izlemelerde %1,5 ile %6,1 arasında bildirilmiştir.

    Ameliyat sonrası tekrarlamış papiller kanserlerde ablasyon uygulanabilir mi?

    Evet, ablasyon teknikleri, cerrahi sonrası nükseden papiller tiroid kanseri (PTK) tedavisinde uygulanabilir. Çalışmalar, düşük riskli papiller mikrokanserlerde radyofrekans ablasyonunun (%79) ve lokal nükseden PTK’da (%91,3) tam iyileşme oranlarına ulaştığını göstermektedir. Ayrıca radyoaktif iyot tedavisinin, orta ve yüksek riskli nüks PTK hastalarında başarı oranlarının %51 ile %94 arasında değiştiği ve düşük doz radyoaktif iyot tedavisinin yüksek iyileşme oranları ile düşük nüks oranları sağladığı bildirilmiştir.