Graves hastalığı, tiroid bezinin aşırı hormon ürettiği otoimmün kaynaklı hipertiroidi formudur. Bağışıklık sistemi tiroidi uyararak tirotropin reseptör antikorlarının fazla salgılanmasına neden olur.

Graves hastalığı belirtileri arasında kilo kaybı, çarpıntı, terleme, sinirlilik, kas güçsüzlüğü, sıcak intoleransı ve gözlerde belirginleşme yer alır.

Graves hastalığı tanısı, tiroid hormon düzeylerinin ölçümü, tirotropin reseptör antikoru testi ve tiroid sintigrafisi ile konur. Göz tutulumu varsa oftalmolojik değerlendirme yapılır.

Graves hastalığı tedavisi, antitiroid ilaçlar, radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi tiroidektomi seçeneklerini içerir. Tedavi planı, hastanın yaşı, tiroid boyutu ve eşlik eden durumlara göre belirlenir.

Hastalık AdıGraves Hastalığı
TanımOtoimmün bir hastalık olan Graves hastalığında, bağışıklık sistemi tiroid bezini aşırı derecede uyararak tiroid hormonlarının fazla üretilmesine (hipertiroidizm) neden olur.
BelirtilerHızlı kalp atışı (taşikardi), kilo kaybı, sinirlilik, aşırı terleme, titreme, gözlerde belirginleşme (Graves oftalmopatisi), sıcak basmaları, halsizlik, uyku sorunları.
NedenleriGenetik yatkınlık ve otoimmün reaksiyonlar hastalığın başlıca nedenleridir; bağışıklık sistemi yanlışlıkla tiroid bezini uyararak hormon üretimini artırır.
Risk FaktörleriAilede Graves hastalığı öyküsü, kadın cinsiyet, yaş (20-40 yaş arası), diğer otoimmün hastalıkların varlığı, stres ve sigara kullanımı.
Teşhis YöntemleriKan testleri (yüksek T3 ve T4, düşük TSH seviyeleri), anti-TPO ve TSH reseptör antikorları testi, tiroid sintigrafisi, tiroid ultrasonu.
Tedavi YöntemleriAntitiroid ilaçlar (metimazol, propiltiyourasil), radyoaktif iyot tedavisi (tiroid bezini küçültmek için), beta blokerler (semptomları hafifletmek için), cerrahi (nadiren ve dirençli vakalarda tiroidektomi).

Yeni nesil tedaviler: Ablasyon ya da embolizasyonla tiroid dokusu küçültülür ve hasta ilaçsız ya da düşük doz tiroid baskılayıcı ilaçlarla hayatını sürdürebilir.

KomplikasyonlarKalp sorunları (aritmi, kalp yetmezliği), osteoporoz, Graves oftalmopatisi (gözlerde büyüme, çift görme), tirotoksik kriz (tiroid hormonlarının çok fazla yükselmesi sonucu acil durum).
Takip ve İzlemTedavi sonrası düzenli olarak tiroid hormon seviyelerinin takibi, göz sağlığının izlenmesi (özellikle oftalmopati olanlarda), gerekirse hormon replasman tedavisi.
Önleme YöntemleriBelirgin bir önleme yöntemi olmamakla birlikte, stres yönetimi, düzenli sağlık kontrolleri ve sigara kullanımından kaçınmak Graves hastalığı riskini azaltabilir.
Tedaviye YanıtTedaviye yanıt genellikle iyidir; ancak bazı hastalarda kalıcı hipotiroidi gelişebilir ve hormon replasman tedavisi gerekebilir.
Türkiye’nin Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji Doktoru

Prof. Dr. Özgür KILIÇKESMEZ

Girişimsel Radyoloji / Girişimsel Nöroradyoloji

Prof. Dr. Kılıçkesmez, Türk Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Türk Girişimsel Radyoloji Yeterlilik Belgesi, Strok (inme) tedavisi sertifikasyonu ve Avrupa Girişimsel Radyoloji Boardu (EBIR) sahibidir. Akademik geçmişinde, 2008 yılında Siemens Radyoloji Birincilik Ödülü’nü kazanmıştır.
Özgeçmiş Ödüller Yorumlar

Graves Hastalığı Nedir?

Graves Hastalığı görüntüsü
Sol tarafta sağlıklı tiroid ve gözler, sağ tarafta guatr olarak bilinen tiroid bezinin büyümesine bağlı Graves Hastalığının gözlere olan etkisi

Graves hastalığı bağışıklık sisteminin tiroid bezine karşı saldırıya geçerek aşırı hormon üretimine yol açtığı bir otoimmün hastalıktır. Bu hastalıkta tiroid bezini normalin üzerinde çalıştıran antikorlar üretilir ve bu durum hipertiroidizm adı verilen hormon dengesizliğine neden olur. Hastanın metabolizması hızlanır bu da kilo kaybı hızlı kalp atışı ve aşırı terlemeye yol açabilir. Aynı zamanda guatr olarak bilinen tiroid bezinin büyümesi de ortaya çıkabilir. Graves hastalığı göz sağlığını da etkileyebilir ve gözlerde belirgin bir çıkıntıya kuruluğa ve bazen görme bozukluklarına neden olabilir. Kesin nedeni bilinmemekle birlikte hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler önemli rol oynar.

Graves Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

Graves hastalığının gelişiminde hem genetik hem de çevresel faktörler önemli rol oynar. İlk olarak bağışıklık sistemindeki bir bozukluk nedeniyle tiroid bezine saldıran otoantikorlar hastalığın temel nedenidir. Tiroid uyarıcı immünoglobulinler (TSI’ler) tiroid hücrelerindeki TSH reseptörlerine bağlanarak tiroid hormonlarının aşırı üretimini tetikler ve bu durum hipertiroidizme yol açar.

Genetik yatkınlık Graves hastalığının nedenleri arasında önceliklidir. Özellikle bazı genlerin hastalığın gelişiminde kilit rol oynadığı bulunmuştur. Bu genler bağışıklık sistemini düzenleyen mekanizmalarda etkili olup otoimmün hastalıklara yatkınlığı artırır.

  • CTLA-4
  • PTPN22
  • CD40
  • TSHR

Bu genler dışında majör histo-uyumluluk kompleksi (MHC) bölgesindeki varyantlar da bağışıklık tepkisini etkileyerek hastalığa katkıda bulunur. Ayrıca TSHR genindeki bazı kodlamayan varyantlar tiroid bezini hedef alan bir bağışıklık tepkisi oluşturarak hastalığı tetikler.

Çevresel faktörler ise genetik yatkınlığı olan bireylerde hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Özellikle stres enfeksiyonlar ve iyot alımı bu süreci hızlandıran etmenlerdir.

Ayrıca sigara içmek Graves hastalığının önemli bir risk faktörüdür ve özellikle gözlerle ilgili olan Graves oftalmopatisini şiddetlendirebilir. Epigenetik değişiklikler de gen ekspresyonunu etkileyerek hastalığın gelişiminde rol oynayabilir. Bu değişiklikler DNA metilasyonundaki bozukluklarla ilişkilidir.

Graves Hastalığı Ne Kadar Yaygındır?

Graves hastalığı dünya genelinde yaygın görülen bir otoimmün hastalıktır ve tahminen %1-2 oranında bir küresel yaygınlığa sahiptir. Bu durum hipertiroidizmin en sık görülen nedenlerinden biri olarak öne çıkar. Bölgeler arasında insidans oranları farklılık göstermekle birlikte her yıl 100.000 kişi başına 20-50 yeni vaka görülmektedir. Graves hastalığı özellikle kadınları daha fazla etkilemektedir. Kadın-erkek oranı 5:1 ile 10:1 arasında değişir ve kadınların yaklaşık %3’ü erkeklerin ise %0,5’i yaşamları boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşır.

30-60 yaş aralığındaki kadınlar Graves hastalığı için en yüksek risk grubunu oluşturur. Bununla birlikte hastalık her yaşta ortaya çıkabilir. Graves hastalığının genetik bir yatkınlık gösterdiği bilinmektedir. Özellikle ailelerde kümelenme eğilimi vardır ve bu durum belirli genlerle özellikle CTLA4 ve PTPN22 gibi genlerle ilişkilendirilmiştir. Bazı etnik gruplar arasında da farklılıklar görülmektedir.

  • Avrupa kökenli insanlar arasında Graves hastalığı daha yaygınken
  • Afrika ve Asya kökenli bireylerde daha düşük insidans oranları bildirilmiştir.
  • Ancak kentsel Afrika popülasyonlarında son yıllarda artan vakalar tespit edilmiştir.

Çevresel faktörler de Graves hastalığının gelişiminde önemli bir rol oynar. Özellikle sigara içmek ve stresli yaşam olayları hastalığın ortaya çıkma riskini artıran etkenler arasında yer alır. Bu risk faktörleri özellikle kadınlar için daha belirgin hale gelmektedir.

7/24 WhatsApp
İçin
Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *Tedavi fiyatları ve süreci hakkında en iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Graves Hastalığının Oluşum Süreci Nasıldır?

    Graves hastalığının oluşum süreci genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle tetiklenen karmaşık bir otoimmün süreçtir. Bu hastalık bağışıklık sisteminin yanlışlıkla tiroid bezine saldırmasıyla başlar ve tiroid fonksiyonlarının bozulmasına yol açar.

    Öncelikle otoimmün bir tetikleyici devreye girer ve bağışıklık sistemi tiroid uyarıcı hormon reseptörlerine saldıran otoantikorlar üretir. Bu antikorlar tiroid bezini aşırı uyararak hormon üretimini artırır ve hipertiroidizm gelişir.

    Bağışıklık sistemi tiroid fonksiyonlarını kontrol eden düzenleyici T hücrelerinin bozulmasıyla daha da düzensiz hale gelir. Bu hücrelerin anormal çalışması otoantikor üretimini artıran B hücrelerine yardımcı olur. Ayrıca T hücrelerinin aşırı aktivasyonu da bu durumu daha da kötüleştirir.

    Genetik yatkınlıklar Graves hastalığının gelişiminde önemli bir rol oynar. Bazı genlerdeki polimorfizmler bağışıklık sisteminin tiroid bezine karşı saldırgan bir yanıt geliştirmesine yol açabilir.

    Bununla birlikte çevresel faktörler de hastalığın tetiklenmesinde etkilidir. Bu faktörler şunlardır:

    • Stres
    • Enfeksiyonlar
    • Aşırı iyot alımı
    • Sigara kullanımı

    Graves Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

    Graves hastalığı birçok farklı belirtiyle kendini gösteren karmaşık bir hastalıktır ve bu belirtiler genellikle tiroid hormonlarının aşırı üretiminden kaynaklanır. Öncelikle hastaların metabolizmaları hızlanır ve bu durum kilo kaybına aşırı terlemeye ve sıcağa karşı aşırı hassasiyete yol açar. Ayrıca kardiyovasküler sistemde etkiler görülür; hastalar hızlı veya düzensiz kalp atışları çarpıntı ve yüksek tansiyon gibi sorunlar yaşayabilirler. Sinir sistemi de bu hastalıktan etkilenir; hastalarda titreme sinirlilik anksiyete ve uyku problemleri sık görülür. Bu belirtilerin yanı sıra hastalar dinlendikleri halde yorgunluk hissedebilirler.

    Graves hastalığının belirgin özelliklerinden biri guatr oluşumudur. Bu tiroid bezinin büyümesiyle boynun tabanında şişlik meydana gelmesine neden olur. Ayrıca gözlerle ilgili bir durum olan Graves oftalmopatisi de sıkça görülür ve gözlerde tahrişe kızarıklığa ve kumlu bir hisse yol açabilir.

    • Metabolizma belirtileri: Kilo kaybı, aşırı terleme, sıcağa hassasiyet.
    • Kardiyovasküler belirtiler: Hızlı veya düzensiz kalp atışı, yüksek tansiyon.
    • Sinir sistemi belirtileri: Titreme, sinirlilik, uyku problemleri.
    • Guatr: Tiroid bezinin büyümesiyle boyunda şişlik.

    Graves hastalığının diğer komplikasyonları arasında kas güçsüzlüğü adet düzensizlikleri ve osteoporoz yer alır. Özellikle kadın hastalarda düzensiz adet dönemleri sık görülürken tedavi edilmemiş vakalarda kemik incelmesi ve kırık riski artabilir.

    Detaylı bilgi ve randevu almak için Prof. Dr. Özgür Kılıçkesmez'e hemen ulaş!

    Graves Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?

    Graves hastalığının teşhisi çeşitli klinik serolojik ve görüntüleme yöntemlerinin bir arada kullanılmasını gerektirir. İlk olarak hastanın klinik belirtileri değerlendirilir. Bu hastalıkta yaygın olarak görülen hipertiroidizm hızlı kalp atışı kilo kaybı ve sıcağa tahammülsüzlük gibi semptomlarla kendini gösterir. Ayrıca göz tutulumu ve ciltte değişiklikler gibi ekstratiroidal bulgular da teşhis sürecinde önemli rol oynar.

    Serolojik testler hastalığın teşhisinde kritik öneme sahiptir. Hipertiroidizmi doğrulamak için yapılan ilk testler şunlardır:

    • TSH (Tiroid Stimüle Edici Hormon): Düşük seviyeleri hipertiroidizmin erken göstergesi kabul edilir.
    • Serbest Tiroksin (FT4) ve Triiyodotironin (FT3): Bu hormonların yüksek seviyeleri hastalığın tanısına yardımcı olur.
    • TSH reseptör antikorları (TRAb): TRAb’nin varlığı Graves hastalığını belirlemede en spesifik testtir.

    Görüntüleme yöntemleri de teşhis sürecinde tamamlayıcı bir rol oynar. Ultrason tiroid bezinin boyutunu ve yapısını değerlendirir. Graves hastalığına özgü artmış vaskülariteyi ortaya koyar. Ayrıca radyoaktif iyot alımı testi tiroid bezinin iyot tutma kapasitesini ölçerek Graves hastalığını diğer hipertiroidizm nedenlerinden ayırmada kullanılır.

    Son olarak Graves hastalığı tiroidit gibi diğer tiroid bozukluklarından ayırt edilmelidir. Hashimoto tiroiditi ile ayırıcı tanı koyarken farklı antikorlar (TRAb TPOAb TGAb) değerlendirilir. Bu şekilde doğru bir teşhis konularak uygun tedavi sürecine başlanabilir.

    Graves Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

    Graves hastalığının tedavisinde hastalığın ciddiyetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak çeşitli tedavi yöntemleri kullanılır. Hipertiroidizmi kontrol altına almak amacıyla uygulanan bu tedavi yöntemleri hastanın yaşam kalitesini artırmayı ve belirtileri hafifletmeyi hedefler.

    İlk olarak antitiroid ilaçlar tiroid hormonlarının üretimini azaltarak hastalığın semptomlarını hafifletir. Bu ilaçlar özellikle metimazol ve propiltiyourasil gibi maddeler içerir ve genellikle uzun süreli kullanım gerektirebilir.

    Radyoaktif iyot tedavisi tiroid dokusunu küçültmek ve hormon üretimini azaltmak için uygulanır. Bu tedavi tiroid bezine doğrudan etki ederek hastalığın ilerlemesini durdurur.

    Cerrahi müdahale genellikle tiroid bezinin tamamının ya da bir kısmının çıkarılmasını içerir. Cerrahi özellikle diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalarda tercih edilir. Bununla birlikte cerrahi müdahaleler komplikasyon riski taşıyabileceği için dikkatlice değerlendirilmelidir.

    Bazı durumlarda beta blokerler kalp atış hızını düşürmek ve sinirlilik gibi belirtileri kontrol altına almak için kullanılır. Bu ilaçlar doğrudan tiroid hormonlarını etkilemez ancak hastalığın neden olduğu belirtileri hafifletir.

    Teknolojideki gelişmelerle embolizasyon ve ablasyon ile hastalık atakları kontrol altına alınabilir, tiroid hormonu baskılayıcı ilaç dozları azaltılabilir. Hastaların ilaç bağımlılığı azaltılır cerrahiye bağlı oluşabilecek paratiroid bezi hasarı ya da ses kısıklığı gelişmez.

    Graves Hastalığının Risk Faktörleri Nelerdir?

    Graves hastalığının risk faktörleri birçok farklı etkenle ilişkilidir ve bu etkenler genetik hormonal ve çevresel faktörleri içerir. Genetik yatkınlık hastalığın en güçlü risk faktörlerinden biridir. Ailede Graves hastalığı öyküsü bulunan kişilerde bu hastalığın gelişme olasılığı daha yüksektir. Bazı genetik varyasyonlar özellikle CTLA4 PTPN22 ve TSHR genlerinde meydana gelen değişiklikler bu yatkınlığı artırabilir.

    Cinsiyet de önemli bir risk faktörü olarak öne çıkmaktadır. Kadınların Graves hastalığına yakalanma olasılığı erkeklere kıyasla çok daha fazladır. Kadın-erkek oranı hormonların etkisiyle 5:1 ile 10:1 arasında değişmektedir. Özellikle östrojen hormonunun bu duyarlılığı artırabileceği düşünülmektedir. Ayrıca gebelik bağışıklık sistemindeki değişiklikler nedeniyle bir risk faktörü olarak kabul edilir.

    Çevresel faktörler ise riskin önemli bir bölümünü oluşturur.

    • Yüksek iyot alımı: İyot içeren ilaçlar veya takviyeler genetik olarak yatkın bireylerde hastalığın tetiklenmesine neden olabilir.
    • Sigara: Sigara kullanımı Graves oftalmopatisi gelişimi için önemli bir risk faktörüdür.
    • Stres ve travma: Yoğun psikolojik stres ve fiziksel travmalar hastalığın şiddetini artırabilir.
    • Enfeksiyonlar: Viral enfeksiyonlar bağışıklık sistemini değiştirerek hastalığın gelişimini tetikleyebilir.
    • Mikrobiyota değişiklikleri: Bağırsak mikrobiyotasındaki dengesizlikler hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayabilir.

    Graves Hastalığı Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?

    Graves hastalığının tedavi zamanlaması hastanın durumuna ve belirtilerin ciddiyetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tedavi genellikle geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı veya hasta tarafından tercih edilmediği durumlarda planlanır. Özellikle antitiroid ilaçlar radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi müdahale için uygun olmayan hastalarda alternatif tedavi seçenekleri değerlendirilebilir.

    Başlıca tiroid arter embolizasyonu (TAE) endikasyonları şunlardır:

    • Konvansiyonel tedavilerin başarısızlığı: İlaçlarla tedaviye yeterli yanıt alamayan veya ilaçların ciddi yan etkileriyle karşılaşan hastalarda embolizasyon düşünülebilir.
    • Cerrahi veya radyoaktif tedaviyi istemeyen hastalar: Ameliyat ya da radyoiyot tedavisini kabul etmeyen ve daha az invaziv bir yöntem arayan hastalar embolizasyonu tercih edebilir.
    • Ameliyat öncesi hazırlık: Ameliyatın geciktirilmesi gereken vakalarda veya büyük hipervasküler bir tiroid bezine sahip olan hastalarda ameliyatı kolaylaştırmak amacıyla embolizasyon yapılabilir.
    • Şiddetli hipertiroidi belirtilerinin hafifletilmesi: Tirotoksikoz gibi ciddi semptomları olan hastalarda tiroid arter embolizasyonu hormon üretimini hızlı bir şekilde azaltarak semptomları kontrol altına alabilir.

    Submaksimal Tiroid ablasyonu:

    • Bu yöntem dünyada birkaç merkezde ve Türkiye’de merkezimizde uygulanmış ve oldukça etkili olduğu görülmüştür.  Embolizasyon yöntemine göre daha etkindir, tedavi endikasyonları benzerdir.

    Graves Hastalığı Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?

    Graves hastalığının tedavisinde bazı durumlarda girişimsel radyoloji teknikleri uygulanamaz. Bu durumlar hastanın genel sağlık durumu ve tiroid fonksiyonları göz önünde bulundurularak belirlenir. Öncelikle aktif ve kontrol altına alınamayan hipertiroidizm girişimsel işlemlerde önemli bir engel oluşturur. Bunun nedeni kullanılan iyotlu kontrast maddelerin Jod-Basedow fenomeni ile hipertiroidi krizine yol açma riskidir. Bu durum hastanın hayatını tehdit eden ciddi komplikasyonlar doğurabilir. Ayrıca gebelik sürecinde radyofrekans ablasyonu gibi radyasyon içeren tedavi yöntemleri uygulanamaz. Fetüse zarar verme riski nedeniyle bu tür işlemler gebelikte kesinlikle kontrendikedir.

    Bunun yanı sıra bazı özel tiroid durumları da girişimsel radyoloji tekniklerinin uygulanmasına engel olabilir. Özellikle multinodüler guatr veya tiroid otonomisi olan hastalarda iyot kaynaklı tirotoksikoz riski yüksektir. Bu tür hastalarda iyot içeren işlemlerden kaçınılmalı ya da büyük bir dikkatle yaklaşılmalıdır. Ayrıca tiroid fırtınası riski taşıyan hastalarda iyotlu kontrast içeren herhangi bir işlem bu durumu tetikleyebilir. Bu nedenle tirotoksikoz veya şiddetli hipertiroidizm durumundaki hastalarda bu tür tedaviler uygulanmaz.

    Son olarak tiroid nodüllerinin kritik yapılara yakın olduğu durumlar da girişimsel radyoloji işlemleri için bir engeldir. Büyük veya karmaşık tiroid nodülleri trakea veya rekürren laringeal sinir gibi yapılarla temas halindeyse ablasyon işlemleri ciddi komplikasyonlar yaratabilir.

    Graves Hastalığı Tedavisi Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?

    Graves hastalığı için uygulanan arteriyel embolizasyon sonrası iyileşme süreci çeşitli aşamaları içerir. Öncelikle hastaların hastanede kalış süresi genellikle kısadır. Ancak bu süre izleme amacıyla gereklidir. Geçici ses kısıklığı ve tiroid bölgesindeki ağrı gibi durumlar sıklıkla gözlemlenebilir. Bu nedenle hasta konforu için anti-inflamatuar ilaçlar ve ağrı kesiciler kullanılır.

    İyileşme sürecinde izleme ve takip oldukça önemlidir. Özellikle tiroid fonksiyonu dikkatlice izlenir. Tiroid hormonu seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Bu takip süreci hipotiroidizm veya kalıcı hipertiroidizm gelişimini tespit etmek için hayati önem taşır. Ayrıca bazı durumlarda ek tedavi gerekliliği doğabilir.

    Uzun dönemde sonuçlar ise hastadan hastaya değişiklik gösterir. Etkililik açısından bazı hastalar tiroid hormon seviyelerinde başarılı bir azalma yaşarken diğerleri için ek müdahalelere ihtiyaç duyulabilir. Dolayısıyla embolizasyon işlemi sonrası sonuçlar değerlendirilmeli ve gerektiğinde tekrarlanmalıdır. Riskler ve komplikasyonlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu riskler arasında istenmeyen embolizasyonlar ve potansiyel sinir hasarları yer alır. Ancak bu durumlar genellikle deneyimli operatörlerde nadir görülmektedir.

    Graves Hastalığı Nasıl Önlenir?

    Graves hastalığını önlemek risk faktörlerini yönetmek ve yaşam tarzı değişiklikleri yapmak etrafında şekillenir. Bu hastalık genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimi sonucu oluşur. Ancak bazı stratejiler riski azaltmak için etkili olabilir. Bu stratejileri uygulamak hastalığın gelişimini önlemek için önemli bir adımdır. Aşağıda Graves hastalığının önlenmesine yardımcı olabilecek bazı temel yöntemler belirtilmiştir:

    • Sigaradan Kaçınma: Sigara içmek Graves hastalığı riskini artırır. Özellikle Graves oftalmopati gelişme olasılığını yükseltir. Bu nedenle sigarayı bırakmak büyük önem taşır.
    • İyot Alımının Kontrolü: Aşırı iyot alımı bazı bireylerde Graves hastalığını tetikleyebilir. Yüksek iyotlu gıdaları sınırlamak ve gereksiz iyot takviyelerinden kaçınmak faydalıdır.
    • Stres Yönetimi: Stres otoimmün hastalıklar için tetikleyici bir faktördür. Yoga meditasyon ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler stresi azaltmaya yardımcı olabilir.
    • Tiroid Fonksiyonunun İzlenmesi: Ailede otoimmün tiroid hastalığı öyküsü olan bireylerin düzenli olarak tiroid fonksiyonlarını izlemeleri önemlidir. Böylece anormal aktivitelerin erken teşhisi sağlanabilir.
    • Enfeksiyonun Önlenmesi: Viral enfeksiyonlar otoimmün yanıtları tetikleyebilir. Aşılar sayesinde enfeksiyonlardan korunmak ve genel sağlık durumu iyileştirilmelidir.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Graves Hastalığı Nedir? Graves Hastalığı Belirtileri & Beslenme Notları OzgurKilickesmez

    Graves hastalığı tehlikeli midir?

    Graves hastalığı tiroid bezinin aşırı çalışmasına neden olan otoimmün bir rahatsızlık ve tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Kalpte ritim bozuklukları, kalp yetmezliği gibi kalp hastalıkları, kemik erimesi ve çok nadir de olsa “tiroit krizi” olarak bilinen hayati tehlike yaratan bir tablo oluşabiliyor. Ayrıca gözleri etkileyerek görme sorunlarına neden olabilen Graves oftalmopatisi gelişebilir. Hamilelikte ise düşük erken doğum ve bebeğin tiroit sorunları yaşama riski artar. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi bu risklerin önlenmesinde büyük önem taşıyor.

    Graves hastalığı kanser mi?

    Graves hastalığı tiroid bezinin fazla hormon üretmesine neden olan bir otoimmün hastalıktır ve kanserle karıştırılmamalıdır. Yani Graves hastalığı kanser değildir. Ancak yapılan araştırmalar Graves hastalığı olan kişilerde özellikle tiroid nodülleri varsa tiroid kanseri riskinin bir miktar arttığını gösteriyor. Örneğin Graves hastalığı ile tiroid nodüllerine sahip bireylerde nodülü olmayanlara göre tiroid kanseri görülme oranı daha yüksek çıkabiliyor. Buna rağmen Graves hastalığı ve tiroid kanseri farklı durumlardır; biri otoimmün bir hastalık, diğeri ise kanserdir.

    Graves tamamen iyileşir mi?

    Graves hastalığı tamamen iyileştirilemez ancak semptomlar etkin bir şekilde kontrol altına alınabilir. Tedavi seçenekleri arasında antitiroid ilaçlar radyoaktif iyot tedavisi ve cerrahi müdahale yer alır; bunların hepsi tiroid hormon üretimini dengede tutmayı hedefler. Ancak bu tedaviler hastalığın otoimmün kökenini tamamen ortadan kaldırmaz bu yüzden hastalığın tekrar etme ihtimali vardır. Düzenli takip önemlidir; belirtilerin geri dönmesi durumunda tedaviye yeniden yön verilebilir. Ameliyat öncesi ablasyon ya da embolizasyon yöntemleri cok etkili minimal invazif tedavilerdir.

    Graves hastaları ne yememeli?

    Graves hastalığı olan kişiler yüksek iyot içeren yiyeceklerden uzak durmalıdır. Deniz ürünleri deniz yosunu, iyotlu tuz ve süt ürünleri gibi yiyecekler iyot seviyesini artırarak tiroid bezini daha da uyarabilir ve hastalığın semptomlarını kötüleştirebilir. Ayrıca soya sütü ve tofu gibi soya ürünlerinin tüketimini azaltmak yararlı olabilir çünkü bu gıdalar tiroid fonksiyonlarını etkileyebilecek bazı maddeler içerir. Kafein tüketimi de kalp çarpıntısı ve kaygıyı artırabileceğinden kahve, çay ve çikolata gibi kafein kaynaklarından mümkün olduğunca kaçınmak önerilir. Eğer kişinin glüten hassasiyeti veya çölyak hastalığı varsa glüten içeren gıdalardan uzak durmak da fayda sağlayabilir.

    Graves hastalığında ameliyat şart mı?

    Hayır! Ameliyatttan önce ablasyon ya da embolizasyon yöntemleri cok etkili minimal invazif tedavilerdir.

    Graves hastalığında cerrahi müdahale genellikle zorunlu değildir; ancak bazı özel durumlarda tercih edilir. Büyük guatrın nefes veya yutma güçlüğü gibi baskı yarattığı durumlarda kanser şüphesi varsa ciddi göz belirtileri ortaya çıkmışsa veya hasta ilaçların uzun vadeli etkisini beklemek istemiyorsa cerrahiye başvurulabilir. Ayrıca antitiroid ilaçlar etkili olmadığında ya da yan etkiler nedeniyle kullanılamadığında radyoaktif iyot tedavisinin de uygun olmadığı hastalarda cerrahi seçeneği değerlendirilir. Sonuç olarak ameliyat kararı her hastanın durumuna ve tercihine göre kişisel olarak değerlendirilmelidir.

    Graves yorgunluk yapar mı?

    Evet Graves hastalığı yorgunluğa yol açabilir. Bu otoimmün hastalık tiroid hormonlarının aşırı üretilmesine sebep olarak metabolizmayı hızlandırır. Bu durum uykusuzluk, anksiyete ve uyku düzeninde bozulma gibi sorunlara yol açabilir ve dolayısıyla kişi kendini sürekli yorgun hisseder. Ayrıca vücudun aşırı hızlanması kaslarda güçsüzlük ve bitkinlik yaratabilir. Doğru tedavi ile tiroid hormon düzeylerinin dengelenmesi bu yorgunluk hissinin azalmasına yardımcı olabilir.

    Graves hastalığı zehirli guatr mı?

    Graves hastalığı ve toksik guatr aslında aynı şey değildir. Graves hastalığı bağışıklık sisteminin tiroid bezini aşırı uyarıp büyümesine ve fazla hormon üretmesine neden olan bir otoimmün hastalıktır. Buna karşın toksik guatr (örneğin toksik multinodüler guatr veya toksik adenom) tiroiddeki bir ya da birden fazla nodülün kendi başına kontrolsüz şekilde hormon üretmesiyle ortaya çıkar. İki durumda da tiroid hormonları yüksek olur ancak hastalığın altında yatan mekanizmalar ve klinik belirtiler farklıdır.

    Graves hastası sigara içebilir mi?

    Graves hastalığı olan kişilere sigara içmek kesinlikle önerilmez çünkü sigara bu hastalığı daha da kötüleştirir ve komplikasyon riskini artırır. Özellikle sigara içenlerde gözlerde iltihaplanma ve şişme gibi tiroid göz hastalığı (TED) gelişme ihtimali iki kat daha fazladır; yoğun sigara içenlerde ise bu risk sekiz katına çıkar. Ayrıca sigara tedaviye olan yanıtı zayıflatır ve hastalığın tekrarlama olasılığını yükseltir. Bu nedenle Graves hastalığınız varsa sağlığınızı korumak için sigarayı bırakmanız şiddetle önerilir.

    Haşimato Gravese döner mi?

    Evet Hashimoto tiroiditi nadir de olsa Graves hastalığına dönüşebilir. İkisi de otoimmün tiroid hastalıklarıdır; ancak Hashimoto genelde tiroidin az çalışmasıyla (hipotiroidi) seyrederken Graves tiroidin fazla çalışmasına (hipertiroidi) yol açar. Bazı durumlarda Hashimoto hastalarında Graves’e özgü tiroid uyarıcı antikorlar ortaya çıkabilir ve bu durum tiroidin fazla çalışmasına neden olabilir. Bu nadir görülen geçiş aslında bu iki hastalığın karmaşık bir etkileşim içinde olduğunu göstermekteddir.

    Graves genetik mi?

    Graves hastalığı genetik yatkınlıkla yakından ilişkili olan bir otoimmün hastalıktır. Bu hastalığın ortaya çıkmasında genetik faktörler %75-80 oranında etkili olabilmektedir. Özellikle HLA-DR3 gibi bazı doku grubu genlerinde ve bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde rol oynayan CTLA-4 ve PTPN22 gibi genlerde görülen farklılıklar hastalığın gelişme riskini artırmaktadır. Genetik yatkınlık bu durumda başlıca etken olsa da çevresel faktörler de hastalığın başlamasında tetikleyici bir rol oynayabiliyor. Bu genetik ve çevresel etkenlerin birleşimiyle Graves hastalığı ortaya çıkabiliyor diyebiliriz.

    Graves hastalığı hangi semptomlarla kendini gösterir?

    Graves hastalığı, tiroid bezinin aşırı aktif hale gelmesine yol açan bir otoimmün hastalıktır ve çeşitli semptomlara neden olabilir. En yaygın belirtiler arasında büyümüş tiroid bezi (guatr), çarpıntı, titreme, iştah artışına rağmen kilo kaybı, sıcak havalara toleranssızlık, aşırı terleme, sinirlilik, uyku problemleri, halsizlik, kas güçsüzlüğü, sık tuvalet ihtiyacı ve düzensiz adet döngüleri yer alır. Graves hastalığının yaklaşık %30’unda göz iltihaplanması (Graves oftalmopatisi) gelişebilir; bu, gözlerin dışa doğru çıkması, ağrı, kızarıklık veya sulanma gibi belirtilerle kendini gösterir. Nadir durumlarda, Graves deri hastalığı görülebilir, bu da özellikle bacaklar veya ayakların üst kısmında kalın, kırmızı deri lezyonları oluşturur. Semptomların şiddeti ve kombinasyonu kişiden kişiye değişebilir.

    Bu hastalığın tiroid bezine etkileri nelerdir?

    Graves hastalığı, bağışıklık sisteminin tiroid bezini aşırı hormon üretmesi için uyaracak şekilde antikorlar ürettiği otoimmün bir hastalıktır ve bu da hipertiroidizme yol açar. Bu durum, hızlı kalp atışı, kilo kaybı ve aşırı terleme gibi belirtilere yol açar. ABD’de yaklaşık %1 oranında görülür ve ülkenin en yaygın hipertiroidizm nedenidir. Kadınlar, erkeklere göre 5 kat daha fazla etkilenir ve genellikle 30 yaşın üzerindeki bireylerde ortaya çıkar. Tedavi edilmezse, kalp yetmezliği, osteoporoz ve nadir durumlarda tiroid fırtınası gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Tedavi seçenekleri arasında, tiroid hormon üretimini azaltmayı amaçlayan antitiroid ilaçları, radyoaktif iyot tedavisi ve cerrahi müdahale bulunur.

    Graves hastalığında kullanılan ilaç tedavileri nelerdir?

    Graves hastalığı, genellikle tiroid hormonu üretimini engelleyen metimazol ve propiltiyourasil gibi antitiroid ilaçlarla tedavi edilir. Metimazol, daha iyi güvenlik profili nedeniyle genellikle tercih edilir. Hastaların yaklaşık %50’si, 12 ila 18 aylık bir tedavi sürecinin ardından remisyon sağlar, ancak nüks oranları %50-60’a kadar çıkabilir. İlaç tedavisi yetersiz ya da tolere edilemez olduğunda, radyoaktif iyot tedavisi veya tiroid ameliyatı seçenekleri değerlendirilir. Ayrıca beta-blokerler, hipertiroidizm semptomlarını hafifletmek için kullanılabilir.

    Radyoaktif iyot tedavisi Graves hastalığında ne kadar etkilidir?

    Radyoaktif iyot (RAI) tedavisi, Graves hastalığı tedavisinde oldukça etkili bir yöntemdir ve tek bir dozla iyileşme oranları, tedavi dozuna ve eşlik eden antitiroid ilaç kullanımına bağlı olarak %66,4 ile %93 arasında değişmektedir. Daha yüksek RAI dozları (Örneğin 20 mCi), daha kısa sürede iyileşme ve yüksek iyileşme oranları ile ilişkilidir. Antitiroid ilaçlar (Örneğin karbimazol) tedavi sırasında kullanıldığında, başarı oranı belirgin şekilde düşer; bu ilaçları kullanmayan hastalarda iyileşme oranı %93’e kadar çıkarken, ilaç kullananlarda bu oran %49’a düşmektedir. Ayrıca TSH reseptör antikor düzeyleri yüksek olan hastaların tek doz RAI ile iyileşme şansı daha düşüktür. RAI tedavisinin en sık görülen komplikasyonu, Graves oftalmopatisinin %15-20 arasında gelişmesi veya kötüleşmesidir. Genel olarak, RAI tedavisi, hastanın bireysel özelliklerine ve tedavi protokollerine bağlı olarak güvenli ve etkili bir seçenek sunmaktadır.

    Graves hastalığının tedavi edilmezse göz sorunlarına yol açma riski nedir?

    Graves hastalığı tedavi edilmezse, hastaların yaklaşık %25’inde Graves göz hastalığı (TED) gelişebilir. Bu durum, kuru ve batma hissi, ışığa hassasiyet, aşırı gözyaşı, bulanık veya çift görme, kızarıklık, şişmiş veya gerilmiş göz kapakları ve gözlerin dışa doğru çıkması gibi belirtilerle kendini gösterir. Şiddetli vakalarda, tedavi edilmemiş TED, optik sinir sıkışmasına yol açabilir ve görme kaybına neden olabilir. Ayrıca göz semptomları açıkça ortaya çıkmamış hastaların yaklaşık %70’inde, görüntüleme ile ekstraoküler kaslarda büyüme tespit edilebilir, bu da subklinik göz etkilenimini gösterir. Bu nedenle Graves hastalığının tedaviye alınması, göz komplikasyonları riskini en aza indirmek için çok önemlidir.

    Graves hastalığında yeni nesil tedavi olan ablasyon nasıl uygulanır?

    Yeni nesil ablasyon tedavisi, Graves hastalığı tedavisinde minimal invaziv bir seçenek olarak, ultrason rehberliğinde yapılan ısısal ablasyon tekniklerini (radyo frekans ablasyonu (RFA) ve mikrodalga ablasyonu (MWA) gibi) kullanmaktadır. Bu prosedür, tiroid dokusuna ısı uygulayarak tiroid hacmini küçültür ve normal tiroid fonksiyonunu geri kazandırır. Bir çalışmada, işlem sonrası 12 ayda median hacim azalma oranı %39.8 olarak bulunmuş ve hastaların %96’sı eutiroid duruma ulaşmıştır. Başka bir pilot çalışmada, tek seanslık RFA tedavisiyle 12 ayda %73,3 remisyon oranı sağlanmıştır. Prosedür genellikle iyi tolere edilmekte olup, geçici yan etkiler (taşikardi, ses kısıklığı gibi) gözlemlenmekle birlikte, uzun vadeli komplikasyonlar (Örneğin rekürren laringeal sinir hasarı) rapor edilmemiştir.

    Graves hastalığında embolizasyon ne kadar etkilidir?

    Trombosit embolizasyonu (TAE), Graves hastalığının tedavisinde umut verici sonuçlar göstermiştir. Bir çalışmada 41 hasta üzerinde yapılan araştırmada, hastaların %70.7’si embolizasyondan bir yıl sonra normal tiroid fonksiyonlarına kavuşmuş ve hastaların %19.5’inde nüks gözlemlenmiştir. Başka bir çalışmada 22 hastanın %63.6’sı euthyroid olmuş ve tüm hastalar tiroid bezi boyutunda %33 ila %50 arasında bir azalma yaşamıştır. Histolojik analizler, embolizasyon sonrası tiroid hücre apoptozunu artıran pro-apoptotik genlerin ifade edilmesinin normal tiroid fonksiyonunun yeniden sağlanmasına yardımcı olduğunu göstermektedir. Ancak TAE, beyin infarktüsü gibi komplikasyonlara yol açabilecek hedef dışı embolizasyon riski taşımaktadır. Bu nedenle TAE’nin etkinliği bazı hastalar için yüksek olsa da doğru hasta seçimi ve yönetim gerektirir.